Sanayi verilerinin önümüze koyduğu tablo

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Son istatistik veriler ikaz işaretleri ile yüklü. Örneğin, İSO’nun açıkladığı “500 Büyük Sanayi Kuruluşu” 2015 verileri sanayi üretimindeki kırılganlığın işaretlerini taşıyor. Sanayinin 2005 yılı performansında hem üretim hem de maliyetler açısından can sıkıcı bulgular çıktı ortaya. 500 büyük firmanın 2015 yılında satışları yüzde 7 oranında artmış. Aynı zaman diliminde TÜFE’deki ortalama artış yüzde 7.6 oranında. Yani, enfl asyon etkisi bertaraf edildikten sonra büyük sanayi firmalarının 2015 yılında satışları artmamış gibi görünüyor. Dolar bazında yapılan hesap biraz daha can sıkıcı. Ortalama döviz kuru bazında satış hasılatının 194 milyar dolardan 170 milyar dolara gerilemiş olduğu görülüyor. 

Öte yandan, özellikle finansal maliyetlerin ortaya koyduğu desen de dikkat çekici. 2015 yılında 500 büyük firmada faaliyet karı yüzde 74 artarak 44.1 milyar lira olmuş. Bu olumlu gibi görünen bir artış. Ama finansman giderleri daha büyük oranda (yüzde 75) artmış, 28 milyar liraya çıkmış. Finansman giderlerinin faaliyet karı içindeki payı 2015 yılında yüzde 63.4 olarak ölçülmüş. Bu oranın 2012 yılında yüzde 25.3 olduğunu düşünülürse son yıllarda sanayinin büyük firmalarının finansman maliyetinin nasıl bir parkur izlediğini, yükün nasıl tırmandığını anlamak mümkün. 

Finansman maliyetindeki artışlar büyük ölçüde iki kalemden kaynaklanmış. Önde gelen neden döviz kurundaki artış. 2015 yılında 28 milyar lira ölçüsündeki finansman giderlerinin 18.2 milyar lirası döviz giderlerinden oluşmuş. 9.7 milyar liralık finansman gideri ise faiz harcamalarından kaynaklanmış. Uzun lafın kısası, 2015 yılında büyük sanayinin faaliyet karının üçte ikisi döviz kurundaki yükseliş ve faiz harcamalarına gitmiş. Yani sanayi 2005 yılında daha çok döviz kuru yükümlüklerini ve faiz harcamalarını karşılamak için çabalamış gibi görünüyor. Bu iyi bir tablo değil.

 Sanayi sektörü ile ilgili veriler bununla sınırlı değil. 2016 yılı Nisan ayı verileri sanayide ciddi bir üretim yavaşlaması olduğu izlenimi veriyor. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi 2015 yılının nisan ayına kıyasla yüzde 0.7 artmış. Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış sayılar da nisan ayında sanayi üretiminin yüzde 1.1 azaldığını gösteriyor. Sanayi üretim artışındaki yavaşlamanın büyük ölçüde tüketim malı ve sermaye malı imalatından sektörlerinden kaynaklandığı görülüyor. Tüketim malı üretiminde yüzde 3 olan daralma sermaye malları üretiminde yüzde 5.8 düzeyine çıkmış. 

Nisan ayı sanayi üretimi verisi önümüzü görmemiz açısından önem taşıyor. Nisan ayı yılın ikinci çeyreğinin ilk ayı. Birinci çeyrekte sanayi üretiminin görece canlı olduğunu, özellikle ilk iki ayda sanayi üretiminin yüksek hızda arttığını biliyoruz. Bunun ilk çeyrek için büyüme hızına önemli katkı yaptığı ekonominin bütünü için yıllık bazda yüzde 4 ya da üzerinde bir büyüme hızı ile uyumlu bir performans olduğu da söylenebilir. Yılın ilk üç ayındaki sanayi sektörü performansının yıllık büyüme hızının önceki yılın hızının üstüne çıkabileceği gibi bir beklenti de ürettiği gözleniyor. Şimdi nisan ayında sanayi üretiminde önemli ölçekte bir yavaşlama ve gerilemenin ortaya çıkmış olması hem ikinci üç ay hem de yılın bütünü için beklentilerin aşağı yönlü olarak yeniden biçimlenebileceğine işaret ediyor. Tek bir sektörde bir aylık bir ayak kaymasının bütün yıla yayılacak bir tahmin için yeterli baz olmayacağı açık. 

Öte yandan, son günlerde ortaya çıkan veriler 2015 yılını büyük bir finansal maliyet baskısı altında geçirmiş olan sanayi kesiminin 2016’nın ikinci çeyreğinin başında nefesinin kesilmiş olduğuna da işaret ediyor olabilir. Sanayi üretiminde maliyetlerin dağılış deseni ve ortaya çıkan yük üretimin özellikle finansal alandaki gelişmelere karşı oldukça duyarlı olduğu izlenimini veriyor. Önceki sene seçimler, jeopolitik riskler vb gibi nedenlerle finansal fiyatların yukarıya doğru yüksek oynaklık sergilediğini biliyoruz. Riskleri ve bunların döviz kuru, faiz gibi fiyatlar üzerindeki etkilerini gereğince yönetebildiğimizi söylemek zor. Bizdeki finansal fiyatların bu nedenle taşıdıkları risk primi ölçüsünde uluslararası fiyatlardan yüksek olduğu da malum. Bu desenin özellikle içerideki işletmeleri pozisyon açarak, döviz cinsinden borçlanma yoluyla ihtiyacını gidermeye özendirdiği de malum. Öte yandan, risk yönetimindeki aymazlık ve beceriksizliklerin bu tür tabloları sıkça cezalandırdığını da yaşayarak öğrendik. 

Şu ünlü kırılganlık söyleminin böylesi dinamiklerden kaynaklandığını da bu tabloya eklersek sanayi verilerinin önümüze koyduğu işaretlere her zamankinden daha fazla dikkat etmemiz gerektiğini söylemek mümkün.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018