Sanayi üretiminden yüksek büyüme sinyali
Takvim etkisinden arındırılmamış, yani gerçekleşen ne ise onu gösteren sanayi üretimi mart ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6.8 arttı. Ocakta yüzde 12.9, şubatta yüzde 10.1 olan artışla birlikte yılın ilk çeyreğindeki artış yüzde 9.8 düzeyinde oluştu. Takvim etkisinden arındırılmış endekse göre hesaplanan ilk çeyrek artışı da yine aynı oranda, yani yüzde 9.8 düzeyinde gerçekleşti.
Bu çok yüksek bir oran. Sanayi üretiminin bir çeyrek toplamında geçen yıla göre neredeyse yüzde 10 artması önemli bir gelişmeye işaret ediyor. Sanayi üretimindeki bu hızlı artışın en somut yansımasını hiç kuşkusuz GSYH artışında göreceğiz.
Yazımızda yer alan ve 2016 ile 2017 yıllarının çeyrekler itibarıyla sanayi üretimini, GSYH kapsamındaki sanayi sektörünün büyümesini ve GSYH değişimini yansıtan grafikler, sanayi üretimiyle diğer büyüklükler arasında nasıl bir paralellik olduğunu gösteriyor.
Son iki yılın çeyrekler itibarıyla gelişmesini gösteren verilerde tek bir dönem için istisna var, zaten o da dikkati çekecektir. 2016 yılının ilk çeyreğinde sanayi üretimi ve GSYH kapsamındaki sanayi sektörünün büyümesi yüzde 8’in üstünde gerçekleşmesine rağmen GSYH büyümesi yüzde 4.8’de kaldı. Bu durum büyük ölçüde o çeyrekte tarım sektörünün daralmasından kaynaklandı.
Büyüme ne olur?
Sanayi üretiminde ilk çeyrekte ortaya çıkan yüzde 9.8’lik artış, bire bir olmasa bile, bir anlamda GSYH kapsamındaki sanayi sektörünün nasıl bir performans sergilediğini gösteriyor.
GSYH büyümesini belirleyen tek sektör elbette sanayi değil. Hem öyle olsa sanayi üretimine bakarak GSYH değişimine ilişkin nokta atış yapmak mümkün hale gelirdi.
Ama yine de sanayideki üretim değişiminin önemli bir belirleyici olduğu gerçeği ortada. Sanayi sektörü GSYH içinde yüzde 20- 21 ile en büyük paya ilk çeyrekte sahip oluyor. Dolayısıyla ilk çeyrekte kaydedilen bu yüzde 9.8’lik artışın önemi büyük.
Sanayi üretimindeki bu hızlı büyümeden yola çıkarak ilk çeyrekteki GSYH artışının yüzde 8’in altına inmeyeceğini, hatta yüzde 10’a yaklaşabileceğini söylemek mümkün.
Ancak sanayi dışındaki sektörlerde ortaya çıkabilecek düşük artış ya da daralma elbette yüzde 8’in üstünde tahmin ettiğimiz oranın daha düşük gerçekleşmesi sonucunu doğurabilir.
Genişlemeci politikaların etkisi
İlk çeyreğin tablosu üç aşağı beş yukarı belli. Büyüme, sanayi üretimindeki hızlı artış sayesinde iyi gelecek. Peki sonraki dönemlerde, örneğin içinde bulunduğumuz ikinci çeyrekte ne olacak?
Elimizde sanayi üretiminin nasıl seyrettiğine ilişkin herhangi bir veri yok. Ancak ikinci çeyrekte uygulamaya konulan genişlemeci politikaların tüm mal ve hizmet üretimini olumlu etkileyeceğini ve büyümenin görece yine yüksek geleceğini beklemek yanlış olmaz.
Kuşkusuz asıl merak edilen dönem 24 Haziran (ya da 8 Temmuz) sonrası. Türkiye en geç 8 Temmuz’da yeni döneme adım atacak. Genişlemeci politikalarla ikinci çeyrekte de yüksek bir büyüme oranı tutturması muhtemel olan Türkiye, bu yeni dönemle birlikte ekonomik istikrar için ister istemez frene basacak.
Bir yandan döviz kurundan kaynaklanacak maliyet baskısını bir de talep kaynaklı fiyat artışı tetiklediği takdirde enfl asyon her şeyi ezip geçecek duruma gelecek çünkü.
O yüzden büyüme ilk iki çeyrekte gayet iyi gelecek, son iki çeyrek ise görece düşük büyüme gerçekleşen bir dönem olacak. Şimdilik görünen bu...