Sanayi üretimindeki çözülme!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Açıklanan veriler ekonominin oldukça güçlü bir şekilde daraldığına işaret ediyor. 2008 yılı Aralık ayında sanayi üretiminin yüzde 17.6 oranında gerilemiş olması geleceğe yönelik belirsizliği önemli ölçüde artırıyor. Makro ekonomik göstergelere ilişkin beklentiler olumsuzlaştıkça kırılganlık artıyor. Bakış açımızı daha iyi anlatabilmek için öncelikle sanayi üretimi neden tempolu bir şekilde geriliyor ve olası sonuçları neler olabilir şeklindeki soruları yanıtlamaya çalışalım.

Gerek küresel ticaret hacmi, gerekse başta gelişmiş ekonomiler olmak üzere ihracat pazarlarımızdaki daralma başta sınai üretim olmak üzere ekonomimizi olumsuz yönde etkiliyor. Ayrıca 2000'li yıllarda ülkemizde uygulanan ekonomi politikalarının sanayi üretimi üzerinde yarattığı tahribatı ve olası dış talep daralmasının özelde bu işkolunda, genelde ise tüm ekonomideki etkilerini öngörebilmek adına önem taşıyor.

Yaklaşık altı ay öncesine kadar sanayi üretimi, uzun dönemli bir artış eğilimi sergiliyordu; fakat bu durum uygulanan politikaların bir sonucu idi ve kesinlikle işlerin daha iyiye gittiği anlamına gelmiyordu. Zira faaliyet gelirleri hızla azalır iken borçları büyüyordu; küresel rekabet koşullarındaki olumsuzlaşma ve ülkemizde uygulanan politikalar sanayi üretimini varoluş mücadelesine mecbur etmişti. Artan girdi maliyetlerine rağmen ithal ürünlerin belirlediği piyasa fiyatının gerilemesi büyük bir açmaz yaratmıştı. Verimlilikte sürekli yeni rekorlar kırmak ve daha fazla üretip satarak birim içinde sabit maliyetleri aşağı çekmek zorunda idiler. Katlanılan fedakarlıkların karşılığı ise gerileyen faaliyet geliri olacak sadece yaşıyor olacaklardı. Maliyetleri daha fazla aşağı çekemezler veya kapasite sınırlarını zorlayarak gerçekleştirdikleri üretimi satamaz iseler varlıklarını koruyamayacaklardı. Özetle söylemek gerekir ise hep sırat köprüsünde kaldılar. Sınai üretim cephesinde gerçekleştirilen üretim artışı ise ekonomik büyüme rakamlarının daha iyi gösterilmesi ve Türkiye'nin pazarlanmasına önemli katkı yaptı.

Bugün için sanayi üretiminde çok ciddi bir daralma var; dış talepte devam etmesi beklenen daralma, iyice olumsuzlaşan fiyat odaklı rekabet koşulları ve önemli ölçüde azalan finansman imkanlarına bağlı borç-alacak sorunları çok ciddi bir açmaz yaratıyor. Varolmaya devam etmek her geçen gün zorlaşıyor: Zira küçülmek pek mümkün olamıyor. Talep daraldıkça stoklar artıyor, üretim azaldıkça maliyetler yükseliyor ve mevcut istihdamı korumak imkansız hale geliyor. Sanayi üretimindeki gerileme ekonomik görünümü de bozarak kırılganlığı artırıyor; büyüme negatife iniyor ve işsizlik artıyor, ekonomik aktivite derin dalışa geçerek istikrarsızlaşıyor. Gelişmeler iç talebi de olumsuz yönde etkiliyor ve beklentileri bozuyor. Sonuçta dış ticaret hacmi anormal bir tempo ile daralıyor ve cari açık küçülüyor; azalan vergi gelirlerine bağlı olarak, bütçe açığı büyürken kamu borç yükü artıyor. İstihdam daraldıkça sorunlu kredi hacmi de büyümeyi sürdürüyor.

Özetle söylemek gerekir ise dış ve iç talepteki daralmaya sanayi üretiminin ve buna da Türkiye ekonomisinin tahammül gücü bulunmuyor. 2008 yılında 127.5 milyar dolara ulaşan ihracatımızın yüzde 86.6'sının  sanayi ürünü olduğu ve bu sektörün gayri safi milli hasıla içindeki payının yüzde 40'ı aştığı dikkate alınır ise yaşanan gelişmelerin ne kadar hayati olduğu daha iyi anlaşılabilir. Diğer tüm sektörler bu alanda yaşanan gelişmelerden yoğun bir şekilde etkilenecek; kalıcı çözüm için bir şey yapılmadığı takdirde olumsuzluk tüm ekonomiye yayılacak ve dalga dalga büyüyecek. IMF ile yapılacak bir anlaşma ise uzun sürmesi beklenen küresel daralma devam ettiği sürece çözümsüzlük anlamına gelecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar