Sanayi üretiminde daralma devam eder mi?

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ
Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI [email protected]

Türkiye İsta­tistik Kuru­mu (TÜİK) sanayi üretimi verileri­ni açıkladı. Mev­simsellikten ve takvim etkisinden arındırılmış sana­yi üretimi ağustos ayında bir önceki aya göre %1.6 ge­rilerken yıllık dü­şüş %5.3 olarak gerçekleşti.

İmalat sanayinde aylık daral­ma %1.3 olurken madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe daralma %4.4, elektrik, bu­har ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe %3.2 olarak gerçekleşti. Görüldüğü gibi, üretimde gerileme tüm sektörlere yayılmış durumda.

Bundan sonraki soru sana­yi üretimindeki gerilemenin ne kadar daha devam edece­ği. Bu sorunun cevabını net olarak vermek zor. Enflasyon­da gözlemlenen atalete karşı Merkez Bankası’nın sergile­diği şahin tavrın ne kadar da­ha süreceği sorusunun ceva­bı burada kilit öneme sahip. TCMB enflasyonu düşürmek adına sıkı para politikasına devam edecek mi? Yoksa eko­nomik aktivitede gözlenen ya­vaşlama nedeniyle enflasyon tarafında net bir başarı sağ­layamadan faiz indirim süre­cine başlayacak mı? Diğer ta­raftan, ihracat performansı­mız da ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın derinliğini be­lirleyecek faktörlerden birisi olacak.

Sıkı para ve sanayi üretimi

Bu sorulara cevap aramak adına geçmiş dönem gözlem­lerinden faydalanılabilir. Aşa­ğıdaki grafik TCMB’nin pa­ra politikasında sıkılaşmaya gittiği son dönem olan 2018- 2019 yıllarındaki reel faiz ve sanayi üretimi hakkında bilgi veriyor. Grafikte sanayi üreti­mini trendinden arındırmak için mevcut ay endeksinden geçmiş 12 aylık ortalamasını çıkarttık. Reel politika faizini elde etmek için de TCMB’nin ağırlıklı ortalama fonlama fa­izinden reel sektörün ve piya­sa ekonomistlerinin 12 aylık enflasyon beklentilerinin or­talamasını çıkarttık.

2018 yılı sonbaharında Ra­hip Brunson krizi sonrasın­da yaşanan kur şoku ve bunun yarattığı enflasyonu bertaraf etmek için TCMB para poli­tikasında sıkılaşmaya gitmiş­ti. Grafikte reel politika faizi­nin bu dönemde %5’in üzeri­ne çıktığı gözleniyor.

Kur şoku ve reel faizdeki artışa karşılık sanayi üretiminin bu dönem­de trendinin altına gerilediği­ni gözlemliyoruz. Dip seviye­sini Ocak 2019’da gördükten sonra sanayi üretiminin geç­miş döneme göre toparlanma­ya başladığı söylenebilir. Dik­kat edilirse, sanayi üretimi reel faizlerde düşüş başlama­dan önce toparlanmaya baş­lamış ve trendine dönme eği­limine girmiş. Aynı zamanda sıkı para politikasının etkisi ile enflasyon düşmeye başla­mış, Türk lirası değerlenme sürecine girmişti.

Geçmiş de­neyimlerimizi hatırladıktan sonra günümüze dönersek mevcut para politikası sıkı­lığı ile sanayi üretiminde bir süre daha düşüş gerçekleşme ihtimali yüksek. Enflasyonu düşürme pahasına katlandığı­mız bu maliyetin boşa gitme­mesi için enflasyon tarafında kalıcı düşüş trendine girme­den para politikasında gevşe­meye gitmememiz gerekiyor. Bunu söylerken politika fai­zinde değişiklik gerekmediği­ni ima etmiyoruz.

İşsizlik verileri ile ekonomik aktivite verileri çelişiyor mu?

Çünkü, enflasyonun düşme­ye devam ettiği bir ortamda politika faizinin sabit kalma­sı para politikasının daha da sıkılaştığı anlamına gelir. Bu­rada temel sorun enflasyon­da gözlemlediğimiz atalet. Ya­ni enflasyonun yavaş düşüyor olması. TCMB politikaları­nı destekleyecek politikaların devreye sokulmasının enflas­yonu düşürmek için ödediği­miz maliyeti düşüreceğini bir kez daha hatırlatalım.

Ağustos ayında sanayi üreti­minde düşüş yaşanırken işsiz­lik oranının %8.8’den %8.5’e gerilediğini görüyoruz. Sanayi üretiminde gerileme yaşanır­ken işsizliğin düşmesi hizmet­ler sektöründe aktivitenin can­lı olduğu ve yeni iş yaratabil­diği ihtimalini akla getiriyor. Diğer taraftan, yetenek açığı­nın artık Türkiye’nin bir gerçe­ği olduğunu biliyoruz. Bir baş­ka deyişle, çalışan kaybetmek artık çok maliyetli. Kaybedi­len iş gücünü gelecekte tekrar kazanmak kolay olmuyor. Bu yüzden şirketlerin mevcut ça­lışanlarının korumaya çalıştı­ğını da düşünüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar