Sanayi üretiminde daralma devam eder mi?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) sanayi üretimi verilerini açıkladı. Mevsimsellikten ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ağustos ayında bir önceki aya göre %1.6 gerilerken yıllık düşüş %5.3 olarak gerçekleşti.
İmalat sanayinde aylık daralma %1.3 olurken madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe daralma %4.4, elektrik, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe %3.2 olarak gerçekleşti. Görüldüğü gibi, üretimde gerileme tüm sektörlere yayılmış durumda.
Bundan sonraki soru sanayi üretimindeki gerilemenin ne kadar daha devam edeceği. Bu sorunun cevabını net olarak vermek zor. Enflasyonda gözlemlenen atalete karşı Merkez Bankası’nın sergilediği şahin tavrın ne kadar daha süreceği sorusunun cevabı burada kilit öneme sahip. TCMB enflasyonu düşürmek adına sıkı para politikasına devam edecek mi? Yoksa ekonomik aktivitede gözlenen yavaşlama nedeniyle enflasyon tarafında net bir başarı sağlayamadan faiz indirim sürecine başlayacak mı? Diğer taraftan, ihracat performansımız da ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın derinliğini belirleyecek faktörlerden birisi olacak.
Sıkı para ve sanayi üretimi
Bu sorulara cevap aramak adına geçmiş dönem gözlemlerinden faydalanılabilir. Aşağıdaki grafik TCMB’nin para politikasında sıkılaşmaya gittiği son dönem olan 2018- 2019 yıllarındaki reel faiz ve sanayi üretimi hakkında bilgi veriyor. Grafikte sanayi üretimini trendinden arındırmak için mevcut ay endeksinden geçmiş 12 aylık ortalamasını çıkarttık. Reel politika faizini elde etmek için de TCMB’nin ağırlıklı ortalama fonlama faizinden reel sektörün ve piyasa ekonomistlerinin 12 aylık enflasyon beklentilerinin ortalamasını çıkarttık.
2018 yılı sonbaharında Rahip Brunson krizi sonrasında yaşanan kur şoku ve bunun yarattığı enflasyonu bertaraf etmek için TCMB para politikasında sıkılaşmaya gitmişti. Grafikte reel politika faizinin bu dönemde %5’in üzerine çıktığı gözleniyor.
Kur şoku ve reel faizdeki artışa karşılık sanayi üretiminin bu dönemde trendinin altına gerilediğini gözlemliyoruz. Dip seviyesini Ocak 2019’da gördükten sonra sanayi üretiminin geçmiş döneme göre toparlanmaya başladığı söylenebilir. Dikkat edilirse, sanayi üretimi reel faizlerde düşüş başlamadan önce toparlanmaya başlamış ve trendine dönme eğilimine girmiş. Aynı zamanda sıkı para politikasının etkisi ile enflasyon düşmeye başlamış, Türk lirası değerlenme sürecine girmişti.
Geçmiş deneyimlerimizi hatırladıktan sonra günümüze dönersek mevcut para politikası sıkılığı ile sanayi üretiminde bir süre daha düşüş gerçekleşme ihtimali yüksek. Enflasyonu düşürme pahasına katlandığımız bu maliyetin boşa gitmemesi için enflasyon tarafında kalıcı düşüş trendine girmeden para politikasında gevşemeye gitmememiz gerekiyor. Bunu söylerken politika faizinde değişiklik gerekmediğini ima etmiyoruz.
İşsizlik verileri ile ekonomik aktivite verileri çelişiyor mu?
Çünkü, enflasyonun düşmeye devam ettiği bir ortamda politika faizinin sabit kalması para politikasının daha da sıkılaştığı anlamına gelir. Burada temel sorun enflasyonda gözlemlediğimiz atalet. Yani enflasyonun yavaş düşüyor olması. TCMB politikalarını destekleyecek politikaların devreye sokulmasının enflasyonu düşürmek için ödediğimiz maliyeti düşüreceğini bir kez daha hatırlatalım.
Ağustos ayında sanayi üretiminde düşüş yaşanırken işsizlik oranının %8.8’den %8.5’e gerilediğini görüyoruz. Sanayi üretiminde gerileme yaşanırken işsizliğin düşmesi hizmetler sektöründe aktivitenin canlı olduğu ve yeni iş yaratabildiği ihtimalini akla getiriyor. Diğer taraftan, yetenek açığının artık Türkiye’nin bir gerçeği olduğunu biliyoruz. Bir başka deyişle, çalışan kaybetmek artık çok maliyetli. Kaybedilen iş gücünü gelecekte tekrar kazanmak kolay olmuyor. Bu yüzden şirketlerin mevcut çalışanlarının korumaya çalıştığını da düşünüyoruz.