Sanayi üretimi yavaş
2016 yılı pekiyi bir yıl olmadı. Şimdi hasar tespiti yapıyoruz. Göründüğü kadarı ile işsizlik ve enflasyonda önemli hasar var. Henüz yılın bütünü için üretim ve büyüme verileri yok. Dolayısıyla 2016 yılı büyümesini var olan göstergelerden hareketle kestirmeye çalışıyoruz.
Büyümeyi kestirebilmek için en yakın değişken sanayi üretim verileri. Bunlar hem aylık bazda, yani daha kısa zaman aralıklarıyla bize ulaştırılıyor hem de GSMH değişmeleri ile en uyumlu, korelasyonu en yüksek veriler. Bu nedenle sanayi üretim verileri büyüme tahmininde yardımı en yüksek olan istatistiklerdir. Aslında belki buna eskiden böyleydi demek daha doğru olur. Zira, GSMH hesap yönteminde yapılan revizyon sonucunda GSMH verileri ile sanayi üretim verileri arasındaki bağın zayıfl amış olması olasılığı yüksek. Buna olasılık dememi garipsemeyin, zira işin bu yönünü henüz bilmiyoruz. İlk GSMH verileri açıklanana kadar da bilmeyeceğiz. Sanayi üretimi bulgularından hareketle büyüme tahmini yapmak bu nedenle biraz karanlıkta yürümeye benzeyecek.
2016 yılının son sanayi üretimi verileri hafta ortasında açıklandı. Buna göre aralık ayında sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1.3 oranında artmış. Bu 2013- 2016 döneminin en düşük yıl sonu üretim artışına işaret ediyor. Yani, sanayi kesimi 2016 yılını görece düşük bir hızda kapatmış. Aslında sanayi kesimi 2016 yılına görece yüksek üretim artışlarıyla başlamış, mart ayından sonra yavaşlama işaretleri ortaya çıkmış, yılın ikinci yarısında iki ayda (temmuz ve eylül) sanayi üretimi daralmış öteki aylarda da üretim artış hızları yüzde 2 civarında dolaşmış. Bu sayılar 2016 yılının ikinci yarısında büyümede yavaşlama olduğuna işaret ediyor. Biz ikinci yarıdaki yavaşlamanın en azından yarısı hakkında bilgi sahibiyiz.
2016 yılın üçüncü üç ayında GSYH yüzde 1.8 boyutunda daralmış. Dolayısıyla, şimdi son sanayi üretim verilerinden hareketle 2016 yılının dördüncü çeyreğini ve yılın bütünü kestirmek durumundayız. 2016 yılının aralık ayında sadece takvim etkisine göre düzeltilmiş veriler sanayi üretiminin yüzde 1.3 artmış olduğunu gösteriyor. Aynı veriler takvim ve mevsim etkilerinden arındırıldığı zaman yıllık bazda sanayi üretimin yüzde 0.2 daralmış olduğu anlaşılıyor. Aynı yaklaşım ile yapılan ölçüm yılın son ayında imalat sanayinde kayda değer bir artış olmadığını gösteriyor. Öte yandan, 2016 yılının son çeyreğindeki sanayi üretimi büyümesi üçüncü çeyrektekinden yüksek. Dördüncü çeyrekte takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi üçüncü çeyreğe göre yüzde 3.9 artmış. Üçüncü çeyrekte artışın negatif olduğu düşünülecek olursa ardından gelen üç ayda üretimin bu oranda artmış olmasında çarpıcı bir yan yok. Hatta, dördüncü çeyrekteki artışı genellikle daralmaların ardından beklenen zıplamadan düşük kaldığı için yetersiz bulmak da mümkün.
Kısacası, yılın sonunda sanayi üretimi, özellikle de imalat sanayi, ciddi ölçüde istim kaybetmiş gibi görünüyor. Yıllık bazda ara malı üretiminde yüzde 4 dayanıklı tüketim malı üretiminde yüzde 5.6 boyutunda daralmalar var. Sanayi ve enerji gruplarındaki üretim artışları ise oldukça sınırlı. Ürün bazında bakıldığında da giyim, metal ürünleri ve mobilyada daralma görülüyor. Genel bir gözlem olarak, bütün bunların 2016 yılının GSYH büyüme hızının da yavaş olduğuna işaret ettiğini söylemek mümkün. Yani, 2017 yılına düşük büyüme ivmesi devrediliyor ve yıl içinde önemli bir açılım olmazsa, yeni bir itici ivme bulunmazsa bu yılın büyüme hızının da düşük kalma olasılığı yüksek.
Bu noktada iki farklı olasılığa işaret etmek mümkün. Bunlardan birisi sözü edilen itici ivmeyi son sıralarda yoğun biçimde başlatılan üretim ve harcama (talep) sübvansiyonlarının sağlaması olasılığıdır. Bu pozitif bir olasılıktır . İlkbahar canlanmasıyla birleşecek olan bu etki genel bir ivmeye dönüştürülebilirse 2017 için beklenen zayıf büyüme kıskacından kurtulmak mümkün olabilir. Bunun için başlatılan parçalı destekleri yılın bütünü için rasyonel bir plana yerleştirmek gerekir. İkinci olasılık bunun tersidir. Bir anlamda negatif olasılıktır ve daha çok önümüzdeki olası makro tabloyla bağlantılıdır. Son verilerin de ima ettiği zayıf büyüme önümüzdeki aylarda yükselen işsizlik, büyüyen cari açık ve hızlanan enflasyonla birleşecek gibi görünmektedir. Bu tablo büyüme dostu olmadığı gibi Türk lirası için de olumsuz bir iklim yaratacak niteliktedir. Türk lirası zayıflarsa sonuçta mutlaka faiz artışı gündeme gelecektir. Bu kombinasyon büyümenin daha da olumsuz koşullara sürüklenebileceğini ima etmektedir. 2017 için böyle bir olasılık da vardır.