Sanayi üretimi her şeye rağmen artıyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Sanayi üretimi ekim ayında arındırılmamış endekse göre geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 4.4 artış gösterdi. Ağustosta yüzde 12.5 ile rekor kıran artış, eylülde de yüzde 4.5 olmuştu. Zaten sanayi üretimi bu yıl yalnızca temmuz ayında geçen yılki düzeyin altında kaldı, diğer aylar hep geçen yılın üstünde gerçekleşmeler sağlandı.

Aydan aya olan değişim, bir de arındırılmamış endekse göreyse, keskin dalgalanmalar gösterebilir; bir ay yaşanan hızlı bir gerileme, sonraki ay yerini aynı ölçüde çok hızlı bir artışa bırakabilir. Bunun tipik örneğini temmuz ve ağustos aylarında yaşadık. Temmuzda geçen yıla göre yüzde 4.6 gerileyen sanayi üretimi, ağustosta bu kez yüzde 12.5 gibi rekor bir artış gösterdi. Bu keskin dalgalanmanın altında, işgünü sayısındaki oynaklık yatıyordu. 

Zaten grafikte kolayca izlenebilecek, dalgalanmanın yoğunlaştığı bir dönem var. Temmuz, ağustos, eylül ve ekim aylarında hızlı iniş-çıkışlar gördük. Bunun nedeni açık, Ramazan ve Kurban Bayramları işgünü sayısında ciddi oynamalara yol açtı ve bu da sanayi üretimine yansıdı.

İstatistik bir sündürme sanatı mıdır? 

İstatistik verileri nasıl okuyacağınız, bir ölçüde "nasıl okumak istediğinize" bağlı. Örneğin, ekim ayı için sanayi üretiminin arttığını söylemek ne kadar doğruysa, tersini dile getirmek ve sanayi üretiminde gerileme olduğunu ileri sürmek de o kadar doğru. İşte bu aşamada, kıyaslamayı nasıl yapmak gerektiği sorusu gündeme geliyor. Doğru kıyaslama bir önceki yılın aynı dönemine göre mi, yoksa bir önceki döneme, yani bir önceki aya göre mi?

Nasrettin Hoca'nın "Sen de haklısın, sen de haklısın" demesi gibi, hem önceki yıla göre yapılan kıyaslama doğru, hem önceki aya göre olan kıyaslama. Ama, iki türlü yapılabilen kıyaslamaları doğru hale getirmek için de bazı düzenlemeler gerekiyor. 

Bu düzenlemeler TÜİK tarafından yapılıyor. TÜİK, sanayi üretimi olarak öncelikle çıplak veriyi veriyor. Endeks, hiçbir arındırma işlemine konu olmaksızın açıklanıyor. Ne işgünü sayısının etkisi var bu endekste, ne başka varsayımların. Yalın bir halde üretimin durumunu görüyoruz. Yarın açıklanacak GSYH'deki sanayi üretiminde baz alınan veri de bu zaten.

Bir diğer endekste takvim etkisinin yarattığı değişim dikkate alınıyor ve buna göre oluşturulan endeks, "çalışma günü sayısı aynı baza getirilmek" suretiyle açıklanıyor. Bu endekse göre de bir değişim oranı bulunuyor.

Önceki aya göre olan endeks ve değişim oranı hesaplanırken de takvim ve mevsimin yarattığı etki yok ediliyor.

Biz baştan beri üç endeksin de doğruyu gösterdiğini dile getirdik, ama gerçek üretim düzeyini arındırılmamış endeksin ortaya koyduğunu savunduk.

İşte bu endeks, ekim ayındaki üretimin geçen yılın yüzde 4.4 üstünde gerçekleştiğini gösteriyor. Eylüle göre bir gerileme var, ancak zaten eylüldeki düzeyde kalınabileceği, hele hele bu düzeyin aşılabileceği hiç beklenmiyordu ki. Üstelik, arındırılmamış endekse göre olan üretimin bir önceki ayla kıyaslanması söz konusu değil. 

Sanayi üretimi, gerek aylık bazda, gerek dönemsel olarak artmaya devam ediyor. İlk on ayın toplamındaki üretim, geçen yıla göre yüzde 3.8 arttı. Geçen yılın ilk on ayında 2012'ye göre yüzde 2.5, 2012'nin ilk on ayında ise 2011'e göre yüzde 2.1'lik üretim artışı sağlanmıştı.

Sanayi üretimi artıyor, hem de hızlanarak artıyor. İhracat dönem dönem sendeleme eğilimi gösteriyor, iç talebi frenleme adına sık sık adımlar atılıyor, ama bütün bunlara rağmen sanayi üretimi artışını sürdürüyor. En azından ilk on ayın tablosu böyle. Ama kasım ayının biraz kritik göründüğünü de kabul etmek gerekiyor. Sanayi üretim endeksi geçen yıl kasımda 127 ile şimdiye kadarki en yüksek ikinci düzeye çıkmıştı. Bu yıl 127'ye ulaşmak mümkün olmaz, dolayısıyla geçen yılın altında kalınırsa, kabul etmek gerekir ki moraller biraz bozulur.   

 

sgtrr.png

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar