Sanayi ile büyümeye mecburuz
2000 Yılından bu yana, sabit fiyatlarla milli gelirdeki büyüme yaklaşık yüzde 60 dolayında. Ekonominin 2 temel sektöründen tarım aynı dönemde yüzde 25, sanayi yüzde 60'ın biraz üzerinde büyüdü.
Son on yılda 299.4 milyar dolar cari açık verdik. Başka ülkelerden bu büyüklükte bir kaynağı kullanarak iç talebi büyüttük. Aynı dönemde ihracat 30 milyar dolardan 135 milyar dolara yükseldi. Böylece iç talep artışı yanında dış talep artışı da büyümeyi sürükledi. Tüketim ağırlıklı büyüme, iç tasarrufların düşük olmasına, dışarıdan gelen yabancı tasarrufların (dış kaynağın) tüketimde kullanılmasına neden oldu. Büyümede sanayi sürükleyici sektör olmaya devam ediyor. Milli gelirin oluşumunda tarımın payı 2000'de yüzde 11.9 iken 2011 de yüzde 8.9'a geriledi. Sanayin payı yüzde 23.5 idi, yüzde 24.4 oldu. Sanayideki, ticaret, ulaştırma ve mali kesimdeki büyümeyi de peşinden getiriyor. Sanayide ölçek ekonomisi, araştırma ve geliştirme, teknoloji kullanımı, yenilikçilik giderek önem kazanıyor.
Sanayide ölçek ekonomisinde yeni projeler gerçekleştiremez olduk. 2002 Yılında yapılan Ford yatırımından bu yana ölçek ekonomisinde yeni bir yatırım projesi gerçekleştirilemedi. Son yıllarda KOBİ esaslı yatırım ve üretim öne çıktı. Taka ile Atlantik geçilmez. Sadece KOBİ'lere dayalı, ekonomik ölçekli olmayan üretim birimleriyle sürdürülebilir büyüme gerçekleştirilemez. Takalar ile kıyı kıyı gezilir. Ama Atlantik'ii geçmek için vapur inşa etmek gerekir.. Bunun için teknoloji olacak. Bu vapuru inşa edecek ve Atlantik'de kazasız belasız yürütecek teknolojiye, iyi yetişmiş insan gücüne sahip olunacak.
Yıllardır yabancı sermayenin Türkiye'de sabit sermaye yatırımı (döviz fabrikası) kurmasını bekleriz. Son yıllarda yabancı sermaye yatırımlarını daha geniş anlamda "Doğrudan Yabancı Sermaye" tanımı içinde değerlendiriyoruz. Merkez Bankası verilerine göre 2002 yılından bu yana ülkeye 90.8 milyar dolar Doğrudan Yabancı Sermaye girişi oldu. Bu toplam girişte imalat sanayi sektörünün payı 17.2 milyar dolarda kaldı. Buna karşılık özel sektör yatırım ve üretim için büyük ölçüde dış kaynak kullandı. Özel sektörün dış kredi borcu 2005 yılında 84 milyar dolar iken 2012 yılının ilk çeyreğinde 207 milyar dolara yükseldi.
Nüfus hızla artıyor. 2000 yılında 64.2 milyon idik. 2012'de 74.8 milyon olduk. u insanları doyurmak, sağlıklı yetişmelerini, iyi eğitilmelerini, iş sahibi olmalarını, üretime katkıda bulunmalarını sağlamak zorundayız. Ekononimi denilen oyunun nihai hedefi insanların refahı ve mutluluğudur. Bunun için büyüyeceğiz, kalkınacağız, gelişeceğiz.Bütün bunlar doğru ekonomi politikaları uygulanarak olur. Bizden önce yola çıkanlar ne yaptı, nasıl başardı ise biz de onlar gibi yapacağız, başaracağız. Başka çare yok.