Sanayi devriminin deviremediği ustalar
Ayvacık’ta Hüseyin Usta
Geçen yıldı. Denizden gelmiştim. Arabayı kapı önünde park ettim. Tekrar çalıştırmak istediğimde çalışmadı. İlk akla gelen neden olarak akü boşalmıştır diye düşündüm. Ama kornadan ses geliyordu, farlar yanıyordu. Komşularımızdan birisi “marş motoru” diye teşhisi koydu. Komşumuz teşhisle de yetinmedi, iyi edecek doktorun da adını verdi. “Ayvacık’ta Hüseyin Usta yapar bunu. Benim arabada da aynı şey olmuştu, gayet güzel yaptı” dedi.
Teşhis konmuştu. Ama hareket etmeyen araba Ayvacık’a nasıl gidecekti? “Vurduralım Hocam” dediler. Arabayı iterek çalıştırdık. “Şimdi Ayvacık’a kadar arabayı durdurmadan gideceksiniz” dediler. Aynen öyle yaptım. Ayvacık’ta Hüseyin Usta’nın sanayideki dükkanına vardım. Bana gösterilen yere park ettim. “Şimdi arabayı durduracağım, bir daha çalışmaz ona göre” diye kendimce uyarımı yaptım. Usta suratıma usta usta baktı. “Biliyorum, zaten bunun için buradasınız” der gibi baktı.
Ve bir ustanın çalışmasını izledim. “Evet marş motoru. Kömürleri bitmiştir” dedi. Ve marş motorunu sökmeye başladı. Marş motorunu arabadan çıkardıktan sonra açıp içini gösterdi. “Söylediğim gibi, bakın kömürler gitmiş. Kömürleri yenileyeceğiz” dedi. Çekine çekine sordum “Bu model için kömür bulunur mu?”. Hüseyin Usta yine bilge bilge konuştu. “Bulunmazsa uydururuz” dedi. Gerçekten de yedek parçacıdan aldığımız kömürler uymadı, ama Hüseyin Usta yontarak uydurdu. Bir kuyumcu titizliği içinde kömürleri dizdi. Marş motorunu taktı. Anahtarı çevirdiğinde o “kutsal ses” (!) duyuldu, araba çalıştı.
Ya araba durursa korkusu olmadan yazlığa geri döndüm. Eğer marş motorunun yenisini serviste taktırsaydım maliyetim 10 misli olacaktı.
Ayvacık’ta Serkan Usta
Bu yıl bir sabah yazlıkta uyandım. Sigara tiryakilerinin kalktıklarında sigaralarına sarılmaları gibi telefonuma sarıldım. Acaba bir arayan soran olmuş muydu, bir önemli mesaj gelmiş miydi? Telefonu açmak için düğmesine bastım ama ne ekran aydınlandı ne de bir ses geldi. Pili gitti galiba deyip sarj aletini takarak denedim ama nafile. Telefonum susmuştu. Telefon susunca banka işlemlerimi de yapamayacaktım. Hemen Ayvacık’ın yolunu tuttum.
Sormak, bilgi almak iyi bir şeydir. Bir dükkana girip sordum ”Cep telefonum bozuldu. Buralarda bir tamirci bulunur mu?” İşim rast gitmişti. Dükkandaki kişi çok ilgili çıktı. Cebinden cep telefonunu çıkarıp bana gösterdi “Evet bulunur. Dün de benim ki bozuktu, tamirciye götürdüm. Çok iyi birisi, hemen yaptı” dedi. Serkan Usta’nın yerini tarif etti “Bu yönde gideceksiniz. Dükkanın vitrininde “Ayvacık Cep Telefonu Hastanesi” yazıyor.” İsmi iddialı buldum. Biraz takılayım dedim. “Benim telefonun işi o kadar ciddi değil sanırım. Sorununu bir hastane değil ama bir klinik olsa çözerdi.” dedim; gülüştük.
Tarif edilen yeri buldum. Dükkandaki gence telefonun sorunu söyledim. Önce pili kontrol etti. “Pilde sorun yok, dolu görünüyor” dedi. Sonra “Sorun açma-kapama düğmesinde, kırılmış” dedi. Ben teşhisi konulmuş bir hasta yakını edası ile konuştum. “Peki şimdi ne olacak?” Genç tam bir profesyonel tavır içinde “Değiştireceğiz” dedi. Sarj aletlerinin bile nerdeyse her model için farklı olduğu bir cep telefonu dünyasında, acaba benim telefonun modelinin açma kapama düğmesi yedeğini bulunur muydu? .Korka korka sordum “Peki düğme sizde var mı?”. Delikanlı “Var” dedi. Cep telefonun düğmesi 10 dakikadan daha az bir sürede değişti. İstenen para da çok mütevazi idi.
Cep telefonu hastanesinden güle oynaya çıktım. Telefonum yeniden hayata dönmüştü.
Bir Yorum
Bazı şeyler Anadolu’da daha kolay çözülebiliyor. Gerek arabayı, gerekse cep telefonunu eğer İstanbul’da bu ürünlerin servislerinde yaptırsaydım zaman ve para olarak bana kaç misline mal olacaktı.
Sanayi devrimi ile seri üretime geçildi. Ürünler rekabet sonucu ucuzladı. Ama satış sonrası hizmet konusunda bir devrim yaşanmadı. Tüketici köşeleri, ürünlerin satış sonrası hizmetlerinden şikayet edenlerle doludur.
Firmalar satıştan sonra ürünlerinin arkasında pek durmuyorlar. Dursalar da, eğreti duruyorlar. Belki bu bilinçli bir politika gereği; “Eski ürünü onarmayalım, yenisini alsınlar” diye düşünüyorlar.
Bazen de firmalar, satışta kazanamadıklarını satış sonrası hizmette çıkarmaya çalışıyorlar. Ama şu gerçeği unutuyorlar: Tüketici, onarımı uzun süren ve pahalı olan bir ürünü almıyor, başka markaya yöneliyor.
Firmaların servisleri bu kadar yavaş çalışırken ve pahalı iken, sanayi devriminde işlerini kaybeden zanaatkarlara da iş düşüyor . Bu zanaatkarların hepsi ,ürünlerin servislerinde çalışanlar kadar iyiler mi bilemiyorum. Ama en azından Ayvacık’ta iki usta biliyorum ki, iyiler.