Sanayi 5.0 yolda
Tesla (elektrikli otomobil). SpaceX (Uzaya Mars’a seyahat). Hyperloop (vakumlu tüp içinde yeryüzünde seyahat). GigaFactory (100 futbol sahası büyüklüğünde pil fabrikası). SolarCity (Nevada Çölü’nde güneş enerjisi tesisi). Bunların hepsini akıl eden, vizyonunu çizen, girişken işadamı Elon Musk. Geçen ay Los Angeles’te trafikte kalmış. Aklına “dahiyane” bir fikir gelmiş: Ben, tünel işine gireyim. Yerin altında üstüste tüneller yapayım, trafik sorununu çözeyim.
Ardarda attığı tweet’lerde anlatıyor: “Tünel iyi çözüm. Yerin altında bir delikten ibaret. Trafik sorununu gidermek için şehirlerin altında tüneller açabilirsiniz. Değişik düzeylerde böyle 30 tünel bile olabilir. Bu da trafiği yoğun şehirlerin sorununu tamamen çözer.”
Elon Musk, tweet’lerinde kelime oyunları da yaparak devam ediyor. Tünel açma makinesinin adı İngilizce’de “boring machine”. Bu kelime hem “yeri delmek” anlamına geliyor, hem “sıkıcı” anlamına. Elon Bey, şirketine “Boring” adını verecekmiş: Sıkıcı... Devam ediyor: “Evet, sıkıcı. Yaptığımız iş bu.” Yani, sıkıcı bir iş yapıyoruz. Ekliyor: “Bunu gerçekten yapacağım.”
Aralık sonundaki bu tweet’leri iş dünyası ciddiye aldı. Ama Elon Musk’tan, bu konuda yeni bir açıklama gelmedi, şimdilik. Herkesleri aşan engin yenilikçi vizyonuyla, gerçekten bu işe de girebilir.
Tam da Elon Musk’ın niyetini anlamaya çalışırken şu haber çıkıverdi:
Londra’da çalışan PLP Architecture mimarlık şirketi, sadece sürücüsüz otomobiller için şehirlerin altına tünel açmayı öneren bir proje açıkladı. Adı: Otomobil Borusu (CarTube). Burada da bir kelime oyunu var.
İngilizler metroya “tube” (boru) der. Amerikalılar için bu kelime “boru” demektir. Onlar, metroya “subway” (yer altı yolu) derler. İngiliz mimarların önerdiği “boru” şöyle çalışacakmış: Araçlar yapay zekalı, aralarında kısa fren mesafesi bırakarak (tıpkı metro gibi), nizam intizam içinde tespih böcekleri gibi, aynı hızda gidecekmiş. Bu sayede daha çok araç, aynı anda boruda yer kaplayacakmış. Borudan sağa sola sapılmayacağı için, ulaşım daha hızlı olacakmış. Bu araçlarla bir yere gitmek isteyen kişi, ceptelinden araca mesaj gönderecek, rezervasyon yapacak, aracın yapay zekası gidilecek uzaklığı hesaplayarak müşteriye, ödeyeceği miktarı iletecek. Müşteri, parayı ödedikten sonra aracına binip borunun içinden gidecek.
Bu proje, teknoloji medyasına çıktığı sırada, taksi hizmeti sunan Uber’in, bu hizmetini Volvo XC90 sürücüsüz araçlarla vermeyi planladığı test sürüşleri ABD’nin Pittsburgh kentinde devam ediyordu. Uber, halen ABD’de sahibi olduğu bir milyon aracının tümünü sürücüsüz hale getirmek istiyor. Tam da bu konuda Google henüz geçen hafta bir patent aldı: Yine Pittsburgh’da ABD’nin öncü teknik üniversitelerinden Carnegie Mellon’la ortaklaşa geliştireceği bir sürücüsüz araç projesi için... Bu araçlar, müşterinin ille her istediği yerde inip binmesine şimdilik yeterli değil. Yol yapımı, trafik akışının değişmesi, engebeli arazi gibi nedenlerle sürücüsüz araçlar, sadece iyi tanımlanmış noktalarda bu indirme bindirme işine uygun. Google, bu adresleme sorununa getirdiği çözümü patente bağladı: Müşteri, binmek istediği yeri araca bildirecek. Merkezi bir sistem, aracı “daha uygun” bir noktaya yönlendirecek. Bu bilgiyi, müşteriye de iletecek. Böylece ikisi orada buluşacak. 22 Aralık 2016 tarihli 22 sayfalık patentte kilit nokta, bu merkezi sistem: Google Haritaları... Bu patent, Google’ın Uber’e golü olarak görüldü.
Otomobil derken, elektriklisi, derken sürücüsüzü, derken daha akıllısı, derken daha da akıllısı, derken açık veri kullananı... Sanayi 4.0’ü yeni hecelerken, Sanayi 5.0 ufukta.