“Sana bir boyun atkısı gerek. Kış geldi” 

Cem KÜTÜK
Cem KÜTÜK Tersi Düzü [email protected]

Çoğunluğu pek de mutlu etmediğini gözlemledi­ğim bir yılın sonuna geliyoruz.

Küresel pazarlarda bu yıl otomotiv ve yarıilet­ken sanayilerinde statükonun sarsılmaya başla­dığını gördük: Yeni oyuncuların pazarlara girişle­ri ve maliyet üstünlükleri (otomotiv) veya mevcut oyuncuların teknoloji avantajıyla tekelleşmesi (ya­rıiletkenler) dengeleri değiştirdi.

Avrupa otomo­tiv sanayisi maliyet yapısını radikal bir şekilde de­ğiştirmek zorunda. Orta ve orta üst segmentte yer alan Volkswagen’in sendikalarla cebelleşmesinin sebebi bu mecburiyet. Lüks segment görece yüksek marjları ve sınırlı rekabet nedeniyle şimdilik rahat gözükse de birkaç yıla aynı yola girmeleri mecburi.

Yarıiletkenlerde 2024 ciddi ayrışmaların yılıydı. Yapay zekâ uygulamalarına yönelik veri merkezi yatırımları grafik kartlarına talebi patlatırken, ki­şisel bilgisayarda kullanılan işlemciler, hafıza çip­leri ve endüstriyel çiplerde talep ve fiyatta durgun­luk yaşandı. Sektörde gelecek yılın ana konusunun, büyük teknoloji şirketlerinin kendileri için özel olarak tasarlatıp ürettikleri çiplerin, Nvidia’nın grafik işlemcilerinin yerini ne derece alabilecekle­ri olacağı anlaşılıyor

Erozyon hisse değerlerine yansıdı

Ambalajlı gıda sektöründeki şirketlerinin, pek çok ülkede enflasyonun düşmesiyle birlikte fiyat­lama güçlerindeki erozyon hisse değerlerine yan­sıdı. Nestle’de yılın başından bu yana kayıp yüzde 25’i bulurken, Mondelez’de yüzde 19, Pepsi ve Her­sheys’de yüzde 11 düzeyinde. Gelecek yıl için de sektörün büyüme ve kârlılık öngörüleri sınırlı.

Çelik sanayi ve emtia sektörleri en büyük tüke­tici ülkenin iştahındaki zayıflık nedeniyle yılı mut­suz kapatanlar arasında. Dow Jones Demir-Çelik Endeksi, yılın başından bugüne yüzde 23, Arce­lor yüzde 18 aşağıda. Çin inşaat sektörünün seyri, 2025’deki fiyatları belirleyecek.

S&P Taşımacılık Hizmetleri Endeksi, yazın ne­gatif bölgedeyken sonbaharla birlikte artıya geç­ti. Önce Kızıldeniz’deki sorunlar nedeniyle gemi­lerin Afrika’yı dolaşmaya başlaması, ardından da ABD’nin doğu yakasındaki liman grevlerinin etki­siyle konteyner navlunlarında beklenen düşüş ger­çekleşmedi.

Kuru yükte ise durum oldukça farklı, zira Baltık Kuru Yük Endeksi 2099 puandan başla­dığı yılı 907 puandan bitirmek üzere (-52.7%). Kirli ve temiz petrol tanker navlunları da sınırlı yılı ne­gatif seviyelerde kapatırken 10 yıllık ortalamaların uzağında olmamaları, petrol ve türevlerine talebin -ciddi rakamlara ulaşan yenilenebilir enerji yatı­rımlarına rağmen- canlı kaldığını gösteriyor. 2030 civarında tepe yapacağı yazılıp çizilen hidrokarbon talebinin daha uzun bir dönem boyunca güçlü kala­cağını öngörüyorum.

Yılı, yataya yakın ivmeyle geçirdi

Gayrimenkul sektöründe faal halka açık şirket­lerin hisse değerleri, yılı yataya yakın bir ivme ile geçirdi. ABD’de halka açık inşaat şirketleri yüksek faize rağmen olumlu bir performans sergilerken, Çin’de yaz sonunda yüzde 20 ekside olan (S&P Chi­na A 1800 Real Estate) performansın endeksin ma­li genişleme ve sektöre yönelik açıklanan destek­lerle toparlanıp yılı yüzde 1 civarında bir kayıpla kapatacağı görülüyor.

Avrupa’da halka açık gayri­menkul şirketleri (STOXX Europe 600 Real Esta­te Price) yaz sonunda yakaladıkları pozitif ivmeyi sonbaharda geri vererek yılı sınırlı kayıpla (yüzde 7) tamamlıyor. İngiltere’de ev fiyatları yılın başına göre yüzde 1.9 yukarıda. Yeni yılda -neredeyse her coğrafyada- faiz hadlerinde beklenen düşüşlerin sektörde talebi canlandırması beklentisi hâkimse de henüz bunun satın alınmadığı görülüyor.

2025’te dünya genelinde büyümenin bu yılın pa­ralelinde gerçekleşmesi beklenirken, ABD yöneti­minin ek gümrük tarifesi uygulayacağı coğrafyalar için (Çin, Meksika, AB, belki ASEAN üyeleri ve Ka­nada) daha düşük büyümeler öngörülüyor. İkili ti­caret anlaşmaları ve yönlendirilmiş ithalat döne­mine giriyoruz.

Sanayi üretiminde bölgeden bölgeye önem­li farklılıklar olsa da, hizmet sektörü bu yıl hemen hemen her piyasada olumlu ayrıştı ve büyümenin taşıyıcısı oldu. Yapay zekâ uygulamalarını gelişti­rilmesi için yapılan hacimli yatırımlar yarıiletken sektörü üzerinden büyümeyi (ABD, Tayvan ve Ja­ponya’da) desteklerken, bu yazılımların iş süreçle­rinde verimliliği artırabildiği ölçüde 2030 ve öte­sinde daha yüksek büyüme rakamlarına ulaşılma imkânı oluşacak. O aşamada ise manşetlerde, ya­pay zekâ uygulamalarının süreçlerde insanların yerini alması nedeniyle ortaya çıkacak işsizlik dal­gasının sonuçlarının yer alacağını öngörüyorum.

Ayrışmanın olumlu tarafı

2024’de başlangıcına şahit olduğumuz yapay zekâ merkezli sektörel ve coğrafi ayrışma ivme ka­zanarak sürecek. İki merkezde yer alan teknolo­ji şirketlerinin (ABD ve Çin) yapay zekâ altyapısı­nın oluşturulmasında dünyanın geri kalanının açık ara önünde olduğu açık. Dil modellerinin gelişimi ile ivmelenen veri merkezi yatırımları, Nvidia’nın rekor değerlemeye ulaşmasını sağlıyor ve yapay zekâ yetkinliklerinin iş süreçlerine nüfuz etmesi aşamasına geçişi imkânlı kılıyor. Bu yeni aşama­da oyuna dâhil olacak şirketler, ayrışmanın olum­lu tarafında konumlanabilecekler. Geriye kalanlar ise yapay zekâ sayesinde yaşanacak verimlilik sıç­ramasından pay almakta zorlanacak.

Başta ABD ve Japonya borsası olmak üzere his­se senetlerinin yüksek seviyelerden fiyatlandığı ortamda, 2025’de portföy yönetenler ve yatırımcı­lar ancak alfa yaratarak mutlu olabilecek. Bulundu­ğu sektörün fevkinde kârlı büyüme gösterebilecek şirketlerde pozisyonlanmak ve portföyü aktif yö­netme zamanı.

(*) Kış, kuzey yarımkürede kendini bir miktar hissettirse de çoğu bölge kara henüz karışmadı. Turgut Uyar’ın “Bilirim bir kışa hazırlanmayı” şi­irinden aldım bu haftanın başlığını. 2025’in içimizi ısıtacak haberler getirmesi gelmesi dileğimle.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yıl biterken manzara 12 Kasım 2024
Yeni altına hücum 06 Haziran 2024