SAMSİAD’da verimli bir sohbet

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Merkez düşüncesi olmayan kararlılığın ve direncin ezberlerden, yerleşik doğrulardan, kör inançlardan ve önyargılardan beslenme olasılığı yüksektir. Kör kararlılık geliştirici değildir; değer katmadığı için de erdemli davranış olarak nitelenemez.

Atalarımızın akıl birikimi “Yoksulun kuru inadını, memurun süslü avradını, zenginin şımarık evladını” tehlikeli bulur; cahil inadını ve cahil cüretkarlığını da yıkıcı bir tutum olarak değerlendirir. Halkıza gerçek saygı, onun akıl birikimine ilkeli sadakat gerektirir.

Bizim Anadolu’da saha gözlemleri yapma sevdamız, körü körüne bir saplantının peşine düşme değildir. İnat ve ısrarla sorgulama ve öğrenme içindir. Eğer herhangi bir davranışı “kasaba cühelalığı” diye niteliyorsak; topluluktan topluma geçmenin farkını, bir ara form olan kasabalılığın sosyolojik kodlarını bilerek söyleriz. Bizim Trakya ve Anadolu’daki arayışımız, tanımlanmış bakış açısına, meşrulaştırıcı felsefeye ve fark yaratacak bir stratejik düşünceye dayanır: Kendi yanılmazlığımıza asla inanmama ilkesine, çok sesliğe, çok kültürlü bakışa, çok yönlü ve çok boyutlu gerçeklik arayışına, indirgemecilikten uzak yaklaşımlara güneşte gölge sadakatı gösterir.

Arayışımızın son duraklarından biri de Samsun oldu. Samsun’da sabah iki saat SAMSİAD yönetici ve üyeleriyle kahvaltı sohbetinde birlikte olduk: Hüseyin Yalgın, Bahri Uğurlu, Yusuf Ziya Büyüklü, İsmail Okutgen, Süleyman Eldemir, Reşat Bayraktar, Emre Tüfekçi, Murat Görgülü, İsmail Can, Ahmet Uğur Eren, Hüseyin Cahit Berk ve İlknur Yılmaz ve Fatma Sevim Çöllü’nün katıldıkları kahvaltı toplantısında endüstri 4.0 aşamasınının sıcak gündemlerine ilişkin düşünceleri paylaştık.

- “İşte hayat budur!”

Sohbetin ana doğrultularından biri herkesin uyması gereken 5 disiplin üzerine odaklandı: Düşünme ve bilme, öngörme ve önlem alma, keşfete, tanımlama ve odaklanma, ödünsüz gözetim ve denetim, geri bildirim ve ince ayar, değer üreterek uzun dönemli geleceği güven altına alma…

- Düşünme ve bilme:

Endülüs uygarlığının ünlü imamı da, 5 değere işaret eder. Canınızı koruma, aklınızı muhafaza eme, nesli sürdürme, malınıza sahip çıkma ve inancınızı yaşmama. Satrancı geliştiren Hintli rahip, iyi düşünmenin, iyi bilmenin ve geleceği iyi öngörebilmerin kazandıracağını, hayatın da bu olduğunu belirtir. İki bilge de ortak aklın düşünme ve bilmenin maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırmanın yolu olduğunu söyler. Bugün de bilgili ve temas halinde bir halkın olmadığı yerde kalkınmanın olamayacağını çok sayıda örneğinden biliyoruz. “Hakkında kesin bilgin olmadığı şeyin arkasından gitmememe” özeniniz olmadığı zaman büyük kayıplarla yüzleşme kaçınılmazdır.

- Öngörme ve önlem alma:

İnsanı diğer canlılardan farklılaştıran özelliklerden biri de, bilim aracını kullanarak geleceği öngörme yetkinliğidir. Carl Sagan’ın belirttiği gibi, yaşadığımız evren hiçbirşeyin değişmediği bir yer olmadığı gibi, hiçbir şeyin anlaşılmadığı bir kaos ortamı da değildir.Elimizin altında bilimsel düşünce gibi bir araç vardır; o aracı etkin kullanarak öngörebiliyor, önlem alıyor ve eğilimlerin yarattığı tehditleri en az maliyetle savuşturabiliyorsak önümüz açıktır.

- Keşfetme, tanımlama ve odaklanma:

Çabalarsak keyfediyor, bileşen ve bağlamları tarımlayabiliyor; odaklanırsak olay ve olguları yönetebiliyoruz. Zaman dediğimiz olgu kendi ritminde akıp gidiyor. Zamanı durdurma, stoklama ve ihtiyacımız olduğu zaman kullanma imkanımız yok. Bizim için en etkin yol, kendimizi disiplin altına alarak zamanı akış anında iyi değerlendirmektir. Hayatın diğer bağlamlarında da iyi yönetişim yapıldığı zaman etkin sonuçlara ulaşılır.

- Gözetim, denetim, geri bildirim ve ince ayar:

İnsan doğası, insan aklıyla üretilen her şeyde gözetim, denetim, geri bildirim ve ince ayar ihtiyacı yaratır. Alınan bir karar, oluşturulan bir yapı, kapsayıcı bir sistemin gözetim ve denetim disiplininden yoksunsa, kendi yarattığı boşluklara düşerek yok olabilir. Gözetim ve denetim ihtiyacı, kapsayıcı kurumlar aracılığıyla sistemli bir biçimde yürütülmezse toplumların kaynakları çar çur edilir. Bu açıdan yaklaştığımızda, insanların maddi ve kültürel zenginliğini artırarak yaşamlarını kolaylaştıracak her uygulamanın gözetim ve denetim yapan bağımsız kurumlara sahip çıkmalıyız.

- Değer üretme ve geleceği güven altına alma:

Nelerin yararlı, nelerin zararlı olduklarına karar verirken, maddi ve kültürel zenginlik üretimine ne katkı yaptığına bakmak gerekir. Değer üretmeyen ve insan yaşamını kolaylaştırmayan çabalar israfa yol açar. Uzun dönemli geleceği güven altına alacak “ekonomik fazla” üretmeyen işlerden kaçınmalıyız.

- İlginin etkisi

SAMSİAD yöneticileriyle, endüstri 4.0 konusunu iyi kavrayarak, bu yeni aşamayı yakalamak için iş insanlarının nelere dikkat etmeleri gerektiği üzerine düşünce alışverişinde bulunduk.

Bağlantı imkanlarını artıran ve bağlantı maliyetlerinin düşüren dİjital teknoloji gelişmeleri endüstri 4.0 aşamasının itici gücü. Hemen ardından sınırsız iletişim olanakları geliyor. İletişimin önünün açılması, işbirliği potansiyellerini artırıyor. Yeni işbirlikleri olanakları da, açık inovasyonları hızlandırıyor; süreçlerin doğasını değiştiriyor, akıllı ve bağlantılı ürünler de ürün doğası değişiyor. İş ile insan ilişkilerini belirleyen her alandaki “akışlar farklılaşıyor”. Akışların farklılaşması, yeni üretim ve bölüşüm ilişkilerini eniden tanımlamayı gerektiriyor. Yeni üretim ve bölüşüm ilişkisinin değişmesi, yaşam biçimlerimizi ve yaşam tarzlarımızı değiştiriyor.

Çok hızlı değişmelerin olası etkileri bağlamında endüstri 4.0 konusunun ülkemizin derinliklerinde ilgi alanı haline gelmesi, Samsun’dan Antakya’ya, Edirne’den Iğdır’a tartışma gündeminde yerini alması sevindirici bir gelişme. Bu ilgiyi bilgiye ve değer üretimine dönüştürmeliyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar