S&P'nin not kararı pozitif, ama yetmez...
Serhan YENİGÜN / Finansinvest
Türkiye'nin benzer ekonomik göstergeleri olan bir çok ülkeye göre kredi derecelendirme kuruluşlarından düşük not aldığı uzun süredir dile getiriliyor. S&P'nin not artırımı bu çerçeveden bakıldığında Türkiye ekonomisindeki düzelmenin bir teyidi değil, sadece bir hakkın teslimi olarak da değerlendirilebilir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken önemli unsurlardan biri de S&P'nin açıklamalarında yer alan politika odaklı parametreler. Kredi derecelendirme kuruluşlarının sadece borç, cari açık, bütçe verileri gibi makro ekonomik argümanlara göre değerlendirme yapmadıklarını biliyoruz. Bir ülkedeki siyasi istikrar, dış ilişkiler, iç huzur ortamının varlığı gibi gerekler de kredi notlarına yönelik kararları verirken mutlaka dikkate alınıyor. Bu nedenle, S&P'nin açıklamasında bir kaç satır ile çok az yer bulsa da Türkiye'de son dönemde iç ve dış siyasi arenada gelişen iki önemli olayın not kararında esas belirleyici olduğunu düşünüyorum. Benzer düşünce yapısının Moody's ve Fitch için de geçerli olduğuna eminim. Bu nedenle, siyaset odaklı parametrelerin yeni not artışlarını makro gelişmelerden daha fazla destekleyeceği bir dönem geçirebiliriz.
S&P'nin son kararının olası piyasa etkilerine bakarsak. Türkiye'nin kredi notunun, ne sebeple ve nasıl bir ortamda olursa olsun küresel çapta en itibarlı derecelendirme kuruluşu olan S&P tarafından artırılması mutlaka pozitif kabul edilmesi gereken bir gelişmedir. Ancak, yukarıda da belirttiğim gibi zamanlaması dışında sürpriz olmayan bu kararın TL ve TL cinsi varlıklar üzerinde kısa vadede önemli bir ayrışma yaratmasını beklemiyorum. Önümüzdeki dönemde bu ayrışmayı yaratacak olan, derecelendirme kuruluşlarının da zaten takip ettiği politik, ekonomik ve sosyal gelişmeler olacaktır. Olası bir not artırımını tetikleyebilecek gelişmeler ise, her zaman olduğu gibi yine yatırımcılar tarafından zaten fiyatlanıyor ve fiyatlanmaya devam edilecektir. Bunlara rağmen, Türkiye'nin şu anda hassas bir konumda durduğunu da belirtelim. Moody's ve S&P değerlendirme kriterlerinde Türkiye "yatırım yapılabilir ülke" statüsünün sadece bir kademe altında. Bu nedenle, bu iki kurumdan ileride gelebilecek bir not artışı TL varlıklar için bir paradigma değişikliği anlamına gelecektir. Bu paradigma değişikliğini öncelikli olarak küresel sermaye akımlarından daha fazla pay kapabilmemizin önünün açılması olarak özetleyebiliriz. Ancak, buna kaynak maliyetlerinin azalacağını, kalıcı yatırımların daha cazip olacağını ve makro verilerde daha belirgin bir iyileşme yaşanabileceğini de ekleyelim.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar