S&P'dan Başbakan'a yanıt nitelikli savunma
S&P'un ülke notumuzu BB çevirmesinin ardından Başbakan Erdoğan'ın notu ideolojik gören ve kendisinin yutmayacağını açıklayan sözleri sonrası dün üç S&P yöneticisi nota neden olduğunu belirttikleri üç olumsuzluk gördükleri kriteri ortaya koyan Başbakan'a yanıt niteliğinde savunmalarını içernen açıklamalarda bulundular. Görüşlerine katılıp katılmamanın herkesin hakkı olduğunu, ancak doğru/yanlış değerlendirmesinin doğru olmayacağını söylediler.
S&P'un Türkiye'nin notunun BB durağana çeviren son raporunun ardından, Başbakan Erdoğan yaptığı değerlendirmede "İdeolojik davranıyorsunuz. Recep Tayyip Erdoğan'a yutturamazsınız" demişti. Dün S&P üç yöneticisi yaptıkları toplantıda "Başbakan'a yanıt nitelikli bir savunma" ile hem nottaki değişikliğe neden olan olumsuzluk gördükleri üç kriteri açıkladılar. Hem kendi notlarına itirazın Obama dahil bir çok ülke ve kurum yöneticisinden geldiğini belirttiler, hem notta ülkelerin milli gelirlerinin de içinde bulunduğu değerlendirme kriterlerinin etkili olduğunu belirttiler, hem de değerlendirmelerini herkesin "Beğenip beğenmeye" ve "Katılıp katılmama" hakkının olabileceğini, ancak "İdeolojik bulma" ya da "Doğru yanlış diye niteleme"nin doğru olmadığını açıkladılar.
Toplantıya S&P adına Küresel Analistlerden Sorumlu Başkanı Paul Coughlin, Türkiye Baş Analisti Eileen Zhang ve Türkiye Bölge Müdürü Zeynep Holmes katıldılar. 147 ülke ve birçok kurumda talep üzerine değerlendirme yaptıklarını belirten S&P uzmanları kendi kriterlerinin her yerde aynı olduğunu ve notlarıyla ilgili olarak birçok ülke ve kurumun, bankanın reaksiyonlarıyla sık sık karşılaştıklarını belittiler. Cougnlin, " ABD Başkanı kullandığımız yöntemi yanlış bulduğunu söyledi, İspanya'dan tepki aldık, İrlanda bankalarına ilişkin değerlendirmemiz benzer reaksiyonla karşılaştı. Rating kuruluşlarının işinin doğal sonuçlarından biridir bu." diyerek benzer tepkiler aldıklarını ortaya koyuyor.
Kendilerinin orta ve uzun vadeli riskleri analiz ettiklerini, Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak da böyle bir gözlem yaptıklarını, buna göre notu BB durağana çevirdiklerini söyledi.
S&P'un notu durağana çevirmesinde üç kriter rol oynuyor. Bunlar Dış Finansman riski, kısa vadeli borçların çevrilmesinde doğa bilecek sorunlar ve ekonomide daralma yaşanma olasılığı.
Sanırım bu noktada bizim S&P'a tepkimiz Başbakanınkinden farklı olmalıydı. Dış finansman riski, konusu yanıtlanırken bankacılık sektörünün bu yıl sendikasyonlarının Avrupa'da ve yakın coğrafyamızdaki sorunlara rağmen biraz fiyat artışıyla yüzde 100 oranında çevirdiğimizi, özel sektör dış borçlanmasının da sorun taşımadığını, yapısının da farklı özellikler taşıdığını anlatabilirdik.
Kısa vadeli borçların çevrilmesinde sorun yaşanabileceği konusundaki değerlendirmeye, Türkiye'nin kamu borçlarının son yıllarda sürekli düştüğünü, kamu borç seviyesinin Avrupa'da Maastrich kriterleri içersinde olan çok az ülkeden biri olduğunu belirterek yanıt verebilirdik.
Ekonomide daralma konusunda iç pazarda önemli bir daralma yaşanmadığını, dış pazarda ise son yıllarda önemli çalışmalarla yeni pazarlar elde edebildiğimizi anlatabilirdik. İhracatımız içinde yüzde 50'lerin üzerinde olan Avrupa'ya ihracatımızın 2008 krizi sonrası yüzde 40'lara gerilerken toplam ihracatımızın yeni bulduğumuz pazarlarla düşmediğini bilakis arttığını belirtebilirdik.
Doğaldır ki, bu verdiğimiz yanıtlar makro ekonomik sorunlarımız olmadığı anlamına gelmeyecekti.
Cari açık başta olmak üzere istihdam ve enflasyon konularında da sorunlarımızın sürdüğünü belirterek, hem makro ekonomi alanında reformları sürdürme kararımızı yaptığımız ve yapmakta olduklarımızla anlatırdık. Hem de mikro ekonomik alanda reformist bir politika izleme kararında olduğumuzu ortaya koyabilirdik. Doğaldık ki, bu konularda açıklamalar yaparken, "Avrupa krizde biz çok iyi durumdayız" söyleminden uzak durup, gerçekçi davranmak ve olumsuzluklarımızı da ortaya koymak durumunda olmalıydık.
S&P yöneticileri bizden yüksek notlu ülkelerin notunun neden yüksek olduğu yönündeki bir soruya yanıt verirken, "Bizim milli geliri 5-15 bin dolar katagorisinde" olduğumuzu, o yüksek gelirli ülkelerden farklı durumda olduğumuzu söylerlerken sanırım, bu "Tek yönlü sadece iyi yanı gören" bakışımızdaki hatayı üstü kapalı olarak ortaya koyuyorlardı…