S&P: Türkiye'nin notu yükselebilir
Biliyorsunuz derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili bazı rezervlerim var. Bu kuruluşlar son dönemde güven kaybına uğradılar. Ana görevleri ödeme sıkışıklığını öngörmek iken Enron krizinden tutun, ABD ve AB ülkelerinin iflaslarını herkesten daha sonra fark edebildiler. Benim ana eleştirim ise, insanoğlunun elindeki analitik modellerinin bu konuda ne kadar güçlü olduğu.
Büyük krizler, hatta tek tek şirketlerin ödeme sıkıntıları, sık sık tekerrür eden durumlar değil. Elimizdeki skorlama temelli, ilkel ve matematiksel manada "sürekli" olmayan ayrımlar, derecelendirmede sistematik olarak bazı borçlanıcıların olduklarından daha yüksek, diğerlerinin ise daha düşük yerleştirilmelerine sebep oluyor. Bu genel problem sebebiyle derecelendirme kuruluşlarının vardıkları hükümler bu köşe de dahil haklı ya da haksız sürekli eleştirilmelerine zemin hazırlıyor.
Standard and Poors'un 26 Mart tarihinde yayınladığı Türkiye değerlendirmesi bana bunları hatırlattı. Rapor önemli bir içeriğe sahip. S&P Türkiye'yi yerli para cinsinden 2010 Şubat ayından beri BB olarak notladı. Ülkemizin yabancı paradaki notu ise aynı tarihte BB+'ya yükseltilmişken, geçen sene Eylül ayında bir kademe yükseldi.
26 Mart notunda S&P iktisatçıları Eileen X Zhang ve Frank Gill Türkiye'nin notunun artışını hangi faktörlerin kısıtladığını analiz etmişler ve şu sonuçlara ulaşmışlar:
Güçlü yanlar
-Orta derecedeki kamu borç yükü
-Etkin ekonomi politikası oluşturma gücü ve kurumları
-Dalgalı kurun ve derinleşen sermaye piyasalarının beraberinde getirdiği, para politikası esnekliği
Zayıflıklar
-Düşük verimlilik ve düşük işgücüne katılım oranları sonucundaki düşük gelir seviyesi
-Geçen senelerdeki güçlü kredi artışının ardından gelebilecek yavaşlama
-Dış denge bozuklukları, sermaye girişlerindeki değişikliklerin ve enflasyon şoklarının ortaya çıkartabileceği kırılganlık ve bunların kamu maliyesi üzerinde ortaya çıkartabileceği ikincil etkiler.
S&P raporunda Türkiye'nin ihracatın artırılması, ithalatın ise kısılmasıyla notunun yükseleceği söyleniyor. Zira bu gerçekleşirse dış dengedeki kırılganlık ortadan kalkacak. Buna ilaveten, ya da bunun yerine, sosyal güvenlik reformunun derinleştirilerek bütçe dengelerinin daha da güçlendirilmesinin de Türkiye'nin notunu yükselteceğini söylüyor şirket.
Biz, birçok diğerleri gibi S&P'nin Türkiye'ye haksızlık yaptığını düşünüyoruz. Ancak parmak bastığı her iki noktaya da katıldığımızı da söylememiz gerekiyor. Türkiye'nin tüketimini kısıp üretim ve ihracatını artırması gerekiyor. Son dönemde politikalar da bu konuya yoğunlaşıyor. Öte yandan, bu köşede geçen hafta da söylendiği gibi, sosyal güvenlik açığı gittikçe ciddileşiyor. Bütçenin uzun dönemli sağlığı için hükümetin bu soruna tekrar eğilmesi gerekiyor.
Unutmadan; 2012 büyümesi S&P'nin beklediği yüzde 2'nin muhtemelen iki katında gerçekleşecek. Dolayısıyla, gördüğü üç zayıflıktan birisinin üzerini çizmesi gerekecek.