Şampiyonlar Ligi’ni bir Türk takımı kazanabilir mi?

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

Geçen hafta çekilen kuralarla, bu yıl Süper Ligi Şampiyonlar Ligi’nde temsil edecek Galatasaray’ın rakipleri belli oldu. C grubunda mücadele edecek Galatasaray’ın rakipleri İspanyol Atletico Madrid, Poretkizli Benfica ve Kazak takımı Astana…

Bu hafta biz Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde ne yapacağından daha çok, bir Türk takımının bu kupayı havaya kaldırma şansının bulunup bulunmadığını analiz edeceğiz. Bu nedenle, Şampiyonlar Ligi’nin kurulduğu 1992-93 sezonundan bu yana şampiyon olmuş tüm takımları ve onların liglerini inceleyeceğiz. Bunu yaparken de, bu şampiyonlukları ne tür faktörlerin etkilemiş olabileceği üzerinde durmaya çalışacağız. Bu kapsamda, yaptığımız regresyon analizi sonuçlarını, sizleri çok sayılara boğmadan paylaşacağız.

ingiliz-ligi.jpg

Tablo1 bize UEFA Şampiyonlar Ligi’nde en fazla maç oynayan kulüplerin yer aldığı Liglerin Merkez Ligler olduğunu gösteriyor. Şampiyonlar Ligi’nde Premier Lig ekipleri 2003-04 ile 2012-13 sezonları arasında toplam 418 maça çıkarken, ikinci sırada 381 maç sayısı ile İspanyol La Liga ekipleri geliyor. İtalyan Serie-A takımları ise 333 maç sayısı ile üçüncü sırada yer alıyor. Bu tablo Şampiyonlar Ligi’ne katılan ülkelerin oynadıkları maç yoğunluklarını göstermesi bakımından çok önemli. Çünkü, istatiksel olarak en fazla sayıda maça çıkan ülke ligleri göreceli de olsa, bir rekabet üstünlüğüne sahip oluyor.

Analizimize geçmeden önce Şampiyonlar Ligi’ni bugüne kadar hangi takımların ve liglerin kazandığına bir bakalım. Bu analizimize temel dayanak oluşturacak bir tablo. Bu nedenle önce Tablo 2’yi sizlerle paylaşıyorum. 

tablo-2-017.jpg
İki İspanyol devi Şampiyonlar Ligi’ni parselledi
Aşağıdaki Tablo2’den de görülebileceği üzere, 1992-93 sezonlarından itibaren mücadelenin başladığı Şampiyonlar Ligi’ni, geçen 21 yıllık sezonda yedi ülke liginden on farklı takım kazanma başarısı gösterebilmiş.

Tablo 2’yi analiz ettiğimizde, bu turnuvada en fazla kazanan Lig olarak karşımıza sekiz kez ile İspanyol La Liga çıkıyor. La Liga’da sadece Real Madrid ve Barcelona toplam dokuz final oynayıp bunların sekizini kazanmışlar. 

Yine, bu tabloyu irdelediğimizde toplam 21 şampiyonluğun 19’unun (yani, %90’ı), beş büyük lig kulüpleri tarafından paylaşıldığını gözlemlemekteyiz. Beş Büyük Lig dışından sadece Hollanda Ligi’nden Ajax ile Portekiz Ligi’nden Porto’nun birer kez bu Kupa’yı müzelerine götürebildiklerine tanık oluyoruz.

Bu tablo bize yine, son 11 senede bu kupayı merkez liglerin domine ettiğini gösteriyor. Bırakın, bir çevre lig takımının bu kupayı kazanmasını, bu lig takımlarının bu kupada finale dahi gelemediklerini somut olarak ortaya koyuyor. 

Bir şampiyonluğu ne belirliyor?
Şüphesiz ki, bir şampiyonluğu belirleyen kalitatif ve kantitatif değerler bulunur. Örneğin, bir takımın sahip olduğu oyuncu kadrosunun yeteneği, kalitesi, teknik adamın oyun stratejisi, kalitesi, yönetsel ve teknik yeterliliği gibi bazı ögeler, o takımın kalitatif değerliliğini bize gösterir. Bu bağlamda, kalitatif değerler şampiyonluğu belirleyen önemli etmenlerdir. Bunların yanısıra bir de, takımın sahip olduğu parasal gelir, gider bütçesi, takım değeri, marka değeri, stadının kapasitesi, finansal göstergeler vb. gibi, kalitatif değerleri doğrudan etkileyen ve biçimlendiren niceliksel, yani somut olarak ölçümlenebilen sayısal değerler bulunur ki, bunlara da kantitatif değerler diyoruz. Kantitatif değerler, kalitatif değerler kadar önemli olup sonuca doğrudan etki ederler. Bu iki değerler bütününün optimal dengesi, o takıma şampiyonlukları getirir ya da götürür.
Biz 1992-93 ile 2013-14 arası Şampiyonlar Ligi sürecinde şampiyon olan takımların yıllar itibariyle,
1) Takım değerlerini,
2) Toplam gelirlerini,
3) Piyasa değerlerine,
ilişkin 21 yıllık tarihsel serilerini dikkate alarak analizimizi gerçekleştirmeye çalıştık. Bu süreçte bazı takımların (Ajax, Porto ve O. Marsilya) marka değerleri ve takım değerlerini ilk beş yıl için tespitte zorlandığımız için seriyi 15 yıl ile sınırlı tuttuk. 

tablo-3-012.jpg

Biz Şampiyonlar Ligi’nde şampiyon olan takımların daha çok kantitatif, yani nicelik olarak ölçülebilir değerlerini baz alarak bir analiz yaptığımızda, karşımıza aşağıdaki sonuçların çıktığını görüyoruz. 
1. Şampiyon olan takımların bonservis bedelleri üzerinden takım değerleri özellikle son 15 senede yüzde 250'ye yakın bir artış kaydetmiştir. Bu artış, bazı kulüplere ciddi rekabet üstünlüğü getirmiştir. Takım değerlerindeki yukarı yönlü bir değişim şampiyonluğu %82 etkilemektedir.
2. Takımların parasal gelirlerindeki artış, kulüpleri şampiyonluğun ciddi adayı haline getirmesine karşın, parasal gelirdeki artış, kadro değerinde bir artışa yol açabiliyorsa, şampiyonluğu %78 etkilemektedir. Bu bağlamda, özellikle parasal gelir artışı ile takım değeri artışı arasında kuvvetli bir korelasyon bulunmaktadır. 
3. Takımların marka değerlerindeki artış ile parasal gelirleri arasında sıkı bir korelasyon bulunmuyor. Bu nedenle, takım değeri ile kulüp marka değeri arasında çok sıkı olmasa da, bir korelasyonun bulunduğu görülüyor. Sonuçta, artan marka değerinin şampiyonluğa etkisinin yüzde 38 civarında olduğunu gözlemliyoruz. 
4. Şampiyonlar Ligi’nde özellikle son 15 yılda, bazı takımlarda ciddi bir finansal konsantrasyon gözlemliyoruz. Bu kulüpler sahip oldukları parasal büyüklükler ile kendilerine sportif rekabet üstünlüğü sağlamış durumdalar.

Sonuç
Yaptığımız analizde gördük ki; Şampiyonlar Ligi’ni kazanan takımların yüksek takım değerleri, şampiyonluğun kazanılmasındaki en büyük etken. Bu değerlere ulaşabilmenin yolu ise parasal gelirleri artırmaktan geçiyor. Parasal gelirdeki artış ise, bir yandan takım değerini artırırken, diğer taraftan marka değerine de olumlu etki yapıyor. 

Merkez lig takımlarının artan parasal gelirleri, daha yetenekli ve değerli kadroların oluşmasına ortam ve olanak sağlıyor. Takım değerleri yükselen bu kulüpler, Avrupa’nın en önemli organizasyonu Şampiyonlar Ligi’nde adeta bir tekel oluşturmuş vaziyetteler. Bu gelişim trendi, bu kulüpleri adeta finansal ve sportif bir deve dönüştürüyor. Bu nedenle çevre liglerden bir takımın, UEFA’nın bir numaralı kupasını kazanması ne yazık ki, mümkün görünmüyor.

Tüm bunların ötesinde şüphesiz ki, futbol her türlü sürprize açık bir oyundur. Aksi taktirde, Porto’nun 2003-04’teki şampiyonluğunu nasıl açıklayacağız? Çevre liglerden bir takımın, merkez lig takımları karşısında turnuvada sürpriz yaparak, UEFA’nın 1 numaralı kupasına favoriler karşısında ulaşma olasılığı ise yüzde birin altında maalesef. Analizler bunu doğruluyor. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar