Şampiyonlar Ligi yerel rekabeti öldürüyor mu?
Şampiyonlar Ligi, yaşanan rekabetin kalitesi ve topladığı ilgi bakımından yalnızca Avrupa’nın değil tüm dünyanın kulüpler bazındaki bir numaralı organizasyonu. 2014-2015 sezonunda 32 takımın yaptığı mücadeleleri tribünlerde biletli olarak seyreden taraftar sayısı yaklaşık 5 milyon 200 bin kişi. Şampiyonlar Ligi’ni izlemek üzere ekranları başında yerlerini alan toplam izleyici sayısı ise milyarlarla ifade ediliyor. Sadece final karşılaşmasının 350 milyon civarında televizyonda izlendiğini hesaba katarsak, bir ekran başındaki tahmini taraftar sayısından tüme varmak çok zor değil. Dünya üzerinde bu denli ilgi çeken bir spor organizasyonunun geleceği ile alakalı kararlar almak, bir başka deyişle futbol kamuoyunun ilgisini canlı tutmak, UEFA’nın üzerine en çok kafa yorduğu konulardan bir tanesi. Açıkçası pek de haksız sayılmazlar.
UEFA’nın 2015-2016 sezonundan itibaren Şampiyonlar Ligi’nde dağıtılacak para ödülü miktarını artırması ve toplam meblağı 1 milyar 250 milyon euroya çıkarması elbette katılımcı takımların iştahını kabartıyor. Öte yandan Şampiyonlar Ligi’nin kalitesi kadar yerel liglerin kalitesini de gözeten kimi futbol adamlarının bu noktada yaptıkları itirazlar da dikkate değer doneler içeriyor. Madalyonun diğer yüzünden bakan futbol düşünürlerine göre, Şampiyonlar Ligi katılımcılarının UEFA tarafından paraya boğulması, yerel liglerde takımlar arasındaki makasın açılmasına yol açarak rekabeti öldürüyor. Bu duruma örnek olarak gösterilen liglerden bir tanesi de son dönemde mali kriz haberleriyle gündemi meşgul eden Yunanistan’ın Süper Ligi. 2008-2009 sezonundan bu yana Yunanistan’a ayrılan 16 kontejanı 14 kez Olympiakos ve Panathinaikos doldurmuş. Kolaylıkla tahmin edebileceğiniz gibi o sezondan bu yıla bu iki takımdan birisi ligi şampiyon olarak tamamlamış. Olympiakos’un domine ettiği ligde Panathinaikos’un sallandığı sezonları ise PAOK değerlendirmiş. Bu noktadan hareketle UEFA’nın dağıttığı Şampiyonlar Ligi para ödüllerinin bu iki takıma fazlasıyla katkı sağladığı söylenebilir. Buna mukabil konu para ödülü olduğunda üvey evlat muamelesi gören Avrupa Ligi, katılımcı takımlara Şampiyonlar Ligi’nin üçte birinden daha az kaynak sağlıyor. Öyle ki, UEFA’nın 2015-2018 dönemi için açıkladığı ödül dağıtım sisteminde bir takımın Şampiyonlar Ligi’nden alacağı maksimum performans ödülü 54.5 milyon euro iken, bu meblağ Avrupa Ligi’nde 15.3 milyon euro. Örneğin Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finali geçmenin bir başka deyişle yarı finale çıkmanın karşılığı 7 milyon euro olacak. Aynı başarıyı Avrupa Ligi’nde gösteren takım ise sadece 1.5 milyon euro alacak. Bu tabloya yayın gelirlerini de eklediğimizde ortaya çıkan sonuçlar oldukça çarpıcı hale geliyor. Örneğin Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kaldıran bir İngiliz takımının UEFA’dan 100 milyon euro civarında bir kaynağı alıp kasasına koyduğunu görebiliriz. Bu, Premier Lig büyüklüğündeki bir organizasyon için dahi büyük bir rakam.
2015-2016 sezonunda yedi takımın ilk kez boy göstereceği Şampiyonlar Ligi organizasyonu, bu alandaki rekorunu 11 yeni takımla 2012-2013 sezonunda kırmıştı. Bu yıl 52 katılımcı ülkenin 22’si geçen yıl gönderdikleri takımlarla bir kez daha boy gösterecekler. 2006-2007 yılından bu yana Şampiyonlar Ligi’ne Dinamo Zagreb’i gönderen Hırvatistan, yaklaşık 10 sezondur başka bir şampiyon görmedi. Bunun sonucu olarak, Hırvatistan ligindeki takımların kadro değerlerini incelediğimizde 50 milyon euroluk değeri ile Dinamo Zagreb’in en yakın rakibi Rijeka’yı yaklaşık ikiye katladığını söyleyebiliriz. Benzer biçimde Beyaz Rusya adına dokuz kez Şampiyonlar Ligi’ne katılan BATE Borisov’un 2006’dan bu yana kendi liginde şampiyonluğu bir kez kaptırdığını görüyoruz. Kadro değeri açısından ise BATE ile takipçisi Dinamo Minsk arasında %50’lik bir fark görünüyor.
UEFA tarafından yayınlanan raporlarda göze çarpan ilginç bir veri ise San Marino temsilcisi “SS Folgore Falciano Calcio” kulübü ile ilgili. San Marino liginde takımların yıllık gelirleri 250 bin euronun altında seyrederken, ön elemede gol atamadan elendiği şartlar düşünüldüğünde bile Folgore kasasına en az 450 bin euro koyacak. İlk kez geçen yıl Şampiyonlar Ligi’ne temsilci gönderen Cebelitarık, son 12 sezonun şampiyonu “Lincoln Red Imps FC” ile turnuvada boy gösterecek. Amatör ligde oyuncularına 200 poundun altında ücretler ödeyen bu kulüp için Şampiyonlar Ligi’nden elde edilecek gelir adeta bir piyango niteliğinde. Öte yandan bu durum ligin genel kalitesine nasıl etki edecek bu bilinmiyor.
Şampiyonlar Ligi’nin katılımcı takımlara sağladığı maddi katkı pek çok ligde bulunmaz fırsat niteliğinde. Öte yandan bu seviyeye çıkmak için takımların kendi liglerinde kat etmesi gereken mesafe de ödül sisteminin kendisinden kaynaklanan büyüklük nedeniyle gittikçe artıyor. Görüldüğü kadarıyla, toplam ekonomik büyüklüğü yüksek olan liglerde takımlar aradaki farkı nispeten kompanse edebilirken, düşük profilli liglerde ise “Şampiyonlar Ligi etkisi” bazı takımların dominasyonuna sebep oluyor.
Görülen o ki, “yönetim” ve “vizyon” kelimeleri futbolda giderek daha fazla önem kazanmaya başlıyor.