Samanın getirisi, döviz, faiz, altın ve borsadan yüksek
Ekonomi dünyasında,televizyon ekranlarında, gazetelerin ekonomi sayfalarında, sosyal medyada döviz, faiz, altın ve borsaya ilişkin haberler hep ilgiyle izlenir.
Uzmanlar, ekranlarda gün boyu ekonomik ve siyasi gelişmeler doğrultusunda bu yatırım araçlarındaki gelişmeleri yorumlar. Yatırımcıya yol gösterir. Kimisi "döviz alın" der. Kimisi altın, kimisi faizi önerir. Parası olan yatırımcı aldığı bilgiler doğrultusunda yatırım yapar. Ya para kazanır veya para kaybeder.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun Mart 2018 itibariyle açıkladığı "Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getirileri" tablosuna göre, mevduat faizinin yıllık nominal getirisi yüzde 9.94 olurken Tüketici fiyat Endeksi'ne indirgenmiş reel getirisi -0.26 oldu. Borsa İstanbul 100 Endeksi'nin aynı dönemde nominal getirisi yüzde 29.86, reel getirisi yüzde 17.81 olarak gerçekleşti. Amerikan Doları'nın getirisi nominal yüzde 6.01, reel getirisi yüzde -3.83 olurken, euro'nun nominal getirisi yüzde 22.38, reel getirisi de 11.02 olarak gerçekleşti. Aynı dönemde külçe altının nominal getirisi yüzde 14.23, reel getirisi yüzde 3.63 oldu.
Saman fiyatı yüzde 64.6 arttı
"Paranızı samana yatırın" diyen yok. Fakat, son bir yılda samanın getirisi döviz, faiz, borsa ve altından çok daha yüksek oldu.
Et ve Süt Kurumu'nun 16 Nisan 2018' günü yayınladığı Haftalık Piyasa Bülteni'ne göre, son bir yıllık dönemde samanın fiyatı yüzde 64.6 oranında arttı. Bir yatırımcı dövizi, faiz, altın veya borsa yerine samana para yatırsa kazancı yüzde 64.6 ile çok daha yüksek olurdu.
Sadece samanın değil, diğer yemlerde de fiyat artışı oldukça yüksek. Et ve Süt Kurumu'nun yayınladığı bültendeki bilgilere göre, son bir yılda besi yemi yüzde 20.8, süt yemi yüzde 20.6, yonca yüzde 30.4, korunga yüzde 55.9, silajlık mısır yüzde 32.8 arttı.
Yemdeki fiyat artışı aynı oranda et ve süt fiyatlarına yansımadığı için üretici ciddi olarak zarar ediyor. Hayvancılıktan çekiliyor.
Gündemde olan kırmızı et fiyatlarına bakıldığında, Et ve Süt Kurumu verilerine göre, son bir yıllık dönemde besilik dana fiyatı yüzde 17.52, dana karkas fiyatı yüzde 6.40, kuzu karkas fiyatı yüzde 32.6 oranında artış kaydetti
Canlı hayvan ithalatı yüzde 340 arttı
Yem fiyatları ve diğer girdiler artarken, Hükümet, et fiyatlarının sabit kalmasını istiyor. Bu nedenle sürekli olarak canlı hayvan ve et ithal ederek fiyat artışını önlemeye çalışıyor. İthalat, üretici fiyatlarının artmasını engelleyerek aslında bir çok üreticinin hayvancılığı bırakmasına ve daha çok ithalat yapılmasına neden oluyor. Hükümet, ithalatı durdurmak için ithalat yaptığını söyleyerek adeta aklımızla alay ediyor. Oysa, ithalat yaparak ithalatı değil, üretimi durdurursunuz.Rakamlar da bunu gösteriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2016 yılında 603 milyon 821 bin dolar olan canlı hayvan ithalatı yüzde 100 artışla 2017'de 1 milyon 212 bin dolara yükseldi. Bu yılın ilk 2 aylık döneminde ise çok daha büyük artış var. Ocak-Şubat döneminde 2017'de 75 milyon 618 bin dolar olan canlı hayvan ithalatı, 2018'in aynı döneminde 258 milyon 43 bin dolar olarak gerçekleşti. Canlı hayvan ithalatı ilk iki ayda geçen yıla göre yüzde 340 oranında arttı.
Kasaplık hayvan ithal etmek cinayettir
Öyle görünüyor ki, geçen yıl canlı hayvan ithalatının yüzde 100 artmasından memnun olmayan Hükümet, bu yıl yeni bir rekorun peşinde. 2017 yılında 18 bin 823 baş kasaplık sığır ithal edilirken, geçtiğimiz günlerde 500 bin baş kasaplık sığır ithalatı için özel sektöre izin verildi. Daha önce devlet kendisi ithalat yaparken şimdi özel sektöre yaptırılacak.
İthalatın kimin yaptığı değil, neden yapıldığı ve doğuracağı sonuçlar çok önemli. İthal edilecek 500 bin baş kasaplık sığır, ülkeye getirilecek ve kesilip yenilecek. Bu ithalatın hayvancılığa hiç bir katkısı olmayacak. Kasaplık hayvan ithal etmek bir ülke hayvancılığı için cinayettir. Besilik sığır, damızlık sığır ithalatı ihtiyaç olduğunda, zorunlu olunduğunda geçici bir dönem için yapılabilir. Fakat, kasaplık hayvan ithalatı hem ülke hayvancılığını batırır,hem de hayvan sağlığını, insan sağlığını tehdit eder.
Hayvancılıkta 7 yılda 20 milyar dolar ithalat
Özetlemek gerekirse, bu kadar sayısal verilerin yorumu özetle şöyle; Türkiye 2010 yılından bu yana damızlık, besilik, kasaplık canlı hayvan, karkas et, yem hammaddelerinin en az yüzde 50'sini, samanı ithal ediyor. Koyun, kuzu, keçi ithal ediyor. 2010-2017 döneminde sadece canlı hayvan ve et ithalatına yaklaşık 5.5 milyar dolar ödendi. Bu yılın ilk iki ayında 258 milyon dolarlık canlı hayvan ithalatı yapıldı. Yemde yılda ortalama 3 milyar dolarlık ithalat yapılıyor. Yem ve diğer girdilerin ithalatı hesaba katıldığında, Türkiye, son 7 yılda hayvancılıkta 20 milyar doların üzerinde ithalat yaptı.
Sonuç ne oldu?
- Hayvancılıkta yaşanan sorunlar çözüldü mü?
- Ülke hayvancılığı 7 yıl öncesine göre daha iyi durumda mı?
- Hayvancılık yapanların geliri mi arttı?
- Tüketici daha ucuza et ve süt alabiliyor mu?
Üreticiyi ve tüketiciyi korumak için ithalat yaptıklarını söyleyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba bu sorulara "Evet" diyebiliyorsa buyursun ithalata devam etsin. Fakat, kimse aklımızla alay etmesin.