Sallanan ekonomiler
Küreselleşme ile dünya artık tek bir köy haline geldi savı, kriz öncesi çok moda idi. Bu söylemi tutturan akademisyenler, gazeteciler, araştırmacılar prim yapıyorlardı. Özellikle sermaye sınıfının örgütleri bol paralar karşılığında bu kişilere konferans verdiriyorlardı. Bizim iş dünyamızda bunlara hayrandı, İstanbul’un lüks otellerinde yapılan toplantıların en ön sıraların otururlardı. Okunmak için değil, bakılmak için çıkan gazete ve dergilerde de bu toplantılar kendilerine boy boy fotoğraflarla yer bulurdu. Kriz ile bunlar büyük ölçüde kayboldular. “Gitmesek de, gelmesek de o köy bizim köyümüz şarkısını” duymaz olduk. İyi de oldu. Çünkü ne köy vardı ne de tümü ile benzeşik ekonomiler.
1990’lı yıllardan itibaren egemen çevrelerin bir başka balonu ise yükselen ekonomiler kavramı ile öne çıkartıldı. Kavram uydurmaydı ama gıcıklayıcı idi. Eskinin gelişmekte olan ülkeleri daha çekici bir isime sahip olmuşlardı. Bu bile onlar için keyif verici idi. Şimdilerde yükselen ekonomilerin önemli bir kısmının adı “sallanan ekonomiler” oldu. Bunlar hangi ülkeler Çin, Rusya, Brezilya, Meksika, Güney Afrika, Arjantin ve Türkiye. Rastlantı olsa gerek bu ülkeler arasında sadece Türkiye’de Başkanlık sistemi yok.
Bu ülkelerin ortak özelliği devletin ekonomide güçlü olması
Türkiye’yi dışarıda bırakalım ve bu ekonomiler arasındaki ortak özellikleri bakalım:
- Devlet ekonomide güçlü bir konuma sahiptir.
- Her ne kadar piyasa mekanizması ile idare ediliyor görünseler de, uygulanan model “devlet kapitalizmidir.”
- Bundan dolayı ekonomilerinde büyük yolsuzluklar bulunmaktadır.
- Borçlanma oranları yüksektir. Çin’in toplam borç stoku/GSYH oranı %250’yi geçti.
- Arjantin ve Güney Afrika dışında olanlarda enflasyon oranı düşüktür. Buna karşın Çin dışarıda bırakıldığında büyüme trendi sorunludur. Bu ülkeler için ortak noktalardan birisi de düşük büyümedir. Çin’in büyüme oranı yüksek olsa da, geçmiş yıllara göre düşüktür ve mevcut işgücüne katılma oranı nedeni ile çok kısa bir süre sonra bu oran işsizliğin artmasına neden olabilir.
- Bu ekonomiler aynı zamanda melez demokrasi ile idare edilen ülkeleridir.
Bundan dolayı birçoğunda siyasal sistemin aksaklıkları ekonomide olumsuzluklara neden olmaktadır.
Benzer oranlara sahip, ancak demokrasi çıtası yüksek ve de daha çok kurallara bağlı olan ülkelerde kriz aşıldı ve makroekonomik istikrara kavuşuldu. Ancak sallanan ekonomilerde siyasal yapılanmaları nedeni ile istikrara sağlanamadı. Dolayısıyla daha “merkeziyetçi ve otoriter siyasal yapılanmalar ekonomileri krizden uzak tutar savı” doğru değildir. Hatta kriz daha maliyetli olabilir.
Türkiye bu ekonomilerin neresinde diye soruyorsanız, tabloya dikkatle bakarsanız yanıtı siz verebilirsiniz diyorum.