Sakla elektriği...
Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılmasını herkes yürekten ister.
Ama pratikte yenilenebilir kaynakların elektriğe dönüştürülüp kullanıma sunulmasında bazı sorunlar var.
Aslında buna “pratikte” yerine “ticari açıdan” ifadesi daha uygun düşer.
Uzatmayalım.
Olağan şartlar altında rüzgar estikçe, gün ışıdıkça işe yarar. Bu da istikrarsız bir enerji kaynağı demektir.
Ama teknoloji desteğiyle şartlar zorlanırsa, güneş ve rüzgar insanoğlunun daha çok işine yarayabilir.
Zaten günümüzde insanoğlunun en çok peşinde koştuğu konuların başında da bu geliyor. Yani enerjinin saklanması...
Rüzgarı eserken, güneşi ışırken elektriğe dönüştürsek de, o anda kullanamayabiliriz. Ama ihtiyacımız olduğu anda kullanabilmemizin önündeki engeller, yetersiz batarya teknolojilerinden ibaret.
Türkiye’de lisanssız elektrik üretim yatırımlarıyla ilgili geçen hafta ciddi bir yönetmelik değişikliği yapılmıştı. İşte bu saklama teknolojisi konusu orada da önümüze çıktı.
Yenilenebilir kaynaklara dayalı lisanssız elektrik üretim projelerine eskiden beri belirli sınırlamalar getiriliyordu.
Hem mevcut sınırlamalar daha da netleştirildi hem de bazı daraltmalara gidildi. Ancak bunun istisnalarından biri, yenilenebilir enerjiden üretilen elektriğin dezavantajlarını ortadan kaldıracak saklama teknolojileriyle çok yakından ilgili.
Rüzgar ya da güneşten üretilecek elektriğin şebekeye daha istikrarlı ve kesintisiz sunulması batarya, pil veya benzeri saklama üniteleriyle mümkün.
İşte bunu sağlayabilen tesisler söz konusuysa, lisanssız elektrik üretimine yönelik bazı kısıtlalar otomatikman ortadan kalkıyor.
Yani lisanssız elektrik için yaşasın teknoloji!
Sakla samanı gelir zamanı atasözündeki gibi…
Sakla elektriği...
Gerisi gelir...