Sakin kentin pazarlama başarısı

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 [email protected]

Geçen hafta referandum rüzgarıyla yazamadığımız tatil gözlemlerinden birine, arayı çok da soğutmadan bu hafta değinelim... Gezi rotamızda yer alan ve uzun süredir görmek istediğimiz yerlerden biri de son yıllarda adını "Cittaslow" yani "Yavaş şehir" veya "Sakin şehir" ünvanıyla birlikte duymaya başladığımız Seferihisar'dı. Seferihisar, aslında İzmir'in tipik sevimli kıyı kasabalarından biri sayılmaz. Daha çok İç Ege'nin Orta Anadolu'ya doğru uzanan kentlerinin havasını taşıyan, küçük, kendi halinde, biraz dışa kapalı havasıyla olağan tatil rotası içinde yer alması zor bir ilçe. Ancak Seferihisar, hemen yanı başında 5 kilometrelik yolculukla ulaşılabilen ve aslında doğası ve mimarisiyle Ege havasını fazlasıyla barındıran Sığacık Koyu, Ekmekçi Plajı ve park alanı, hemen yanı başındaki Teos antik kenti ve yine bir kaç kilometrelik mesafedeki Akarca sahiliyle önemli bir turizm potansiyelini de içinde barındırıyor.

İlçenin son yerel seçimlerde işbaşına gelen Belediye Başkanı Tunç Soyer, kendi halinde ve kendi yağıyla kavrulmaya alışkın ilçeyi, çevresiyle birlikte çok iyi gözlemleyerek önemli bir pazarlama konseptinin içine oturtmuş. Bu konseptin Seferihisar'la bütünleştirilmesi çabası çok uzun bir geçmişe sahip olmasa da, Başkan Soyer tarafından atılan ilk adımların başarılı olduğu ve mayanın tuttuğu görülüyor.

Aslında Seferihisar ve çevresinin, Ege'nin benzer kasabalarından çok da fazla bir farkı yok. Hatta dediğim gibi Seferihisar'ın merkezinin turizm açısından fazlası yok, eksiği var.  Peki, bu eksikliklere ve aslında temelde bir üstünlüğe sahip olmamasına rağmen Seferihisar, ve Sığacık çok kısa süre içinde nasıl olup da değerini hızla artıran bir turizm beldesi haline geliyor?

Bunun cevabı aslında çok da karmaşık değil. Dünyada neler olup bittiğini iyi gözlemleyen bir yönetici, elinde nelerin olduğuna bakıyor, maddi manevi varlıklarını, insan kaynağını, yapabilirliklerini iyice ölçüp biçiyor, dünyada ortaya çıkan trendlerden birinin, elindeki malzemeyle iyi uyum sağlayacağını düşünüyor ve  elindekini o konseptin içine yerleştiriyor.  Böylece "Sakin Şehir" konseptiyle "Seferihisar-Sığacık" bütünleşiyor, ortaya pazarlanabilir, farklılaştırılabilir bir ürün ortaya çıkıyor.

Hürriyet Gazetesi'nin hafta sonu eklerinden birinde çıkan "Yavaş şehirler" yazısı üzerine konuya ilgi duyduklarını anlatan Belediye Başkanı Tunç Soyer, 28 Haziran 2009 tarihinde Hürrriyet Gazetesi'nden Ayten Serin'e bu süreci son derece sade bir biçimde özetlemiş:

"Yavaş şehir tanımını duymuştum ama detaylı bilgim yoktu. Sizin yazınız bana ilham verdi. Seferihisar kimliksiz bir ilçe. Yavaş şehir tanımı da bizim için, bir giysinin tam üstünüze oturması gibi oldu."

Evet gerçekten de "Sakin şehir" giysisi Seferihisar'ın özellikle de Sığacık'ın üzerine oturan bir giysi. Ancak elbette atılan bu ilk adımların arkasını getirmek çok önemli. Küreselleşmeye karşı yerel halkı güçlendirmeyi gözeten yavaş şehir olgusunun hayata geçirilmesi için gerekli adımlar peş peşe atılıyor. Köylülerin ürünlerini doğrudan tüketiciye ulaştırabilecekleri pazarların kurulması, el emeklerini değerlendirmek isteyen kadınların organize edilerek bir el sanatları çarşısı kurulması, hatta geçtiğimiz günlerde basına yansıyan, kenti "Cittaslow" amblemiyle bütünleştirecek salyangoz çiftlikleri projesi bu adımlar arasında.  Belediye'nin  konaklama tesislerindeki eksikliği görerek, özellikle Sığacık'ta sınırlı arazi stokunu ağırlıklı olarak turizm için tahsis etmesinin meyveleri de önümüzdeki yıllarda hiç kuşkusuz alınacak.

Bu süreç iyi yönetildiği takdirde Başkan Soyer'in de dediği gibi küreselleşme fırtınası karşısında başka türlü bir kalkınma ve zenginleşme modelinin ortaya konabileceği kanıtlanmış olacak. Bunun yanında yıllardır kaderine terk edilmiş duran Teos antik kentinde kazıların yeniden başlaması ve burayı neredeyse ikinci bir Bergama haline getirecek potansiyelin ortaya çıkartılmasıyla, 8-10 yıl içinde bu bölgenin tabiri caizse "tadından yenmez" olacağını söylemek zor değil.

Tabii bu arada "sakin şehir" konseptine karşı bazı tehditlerin de göz önüne alınması gerekiyor. Örneğin bölgede arazi spekülasyonunun hızlanması, sosyal dokuda önemli değişikliklere yol açabilir. Benzer şekilde Sığacık Kaleiçi'nde koşulların zorlamasıyla fonksiyon değişikliği yaşanabilir ve bu alan Bodrum benzeri küçük bir eğlence kompleksine dönüşebilir. Diğer yandan, merkezi yönetim eliyle dayatılan orkinos çiftlikleri de bölge turizmi için ayrı bir tehdit yaratıyor. Sakin şehir konseptine darbe vurabilecek bu tehlikelerin kontrol altında tutulması hayati önem taşıyor.

Sonuç olarak her zaman dediğimiz gibi, başarılı bir pazarlama süreci için doğru bir fikrin önemi çok büyük. Bu fikri isterseniz siz ortaya koyun, isterseniz dış dünyada var olan bir fikri alıp kullanın. Bu fikrin iki önemli özellik taşıması gerekir. Birincisi; insanlar için bir değer taşıması ve bir değer ifade etmesi, ikincisi ise seçtiğiniz veya bulduğunuz fikrin kendi yapabilirliklerinize ve dokunuza uygun olmasıdır. Seferihisar bunu "sakin sakin" başarıyor. Siz neden başaramayasınız...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018