Sahte belge düzenlenmesi ve önleyici tedbirler

Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK
Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK VERGİNİN GÜNDEMİ [email protected]

Bilindiği gibi Vergi Usul Kanunu’muzda (VUK) mükelleflerin ödemeleri gereken vergileri hiç ödememeleri veya zamanında ödemeleri halinde ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında ceza kesilmesi öngörülmüştür. 

Ödenmeyen vergilerin mükellefin kendiliğinden beyanı halinde ceza, pişmanlık şartları söz konusu ise hiç alınmamakta diğer hallerde %50 olarak kesilmektedir. 

VUK’un 359. maddesinde yer alan defter kayıtlarında hesap ve muhasebe hileleri yapmak, çift defter kullanmak, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek fiillerini işleyenler ile bunları bilerek kullananlara ziyaa uğratılan verginin üç katı tutarında ceza kesilmektedir.

Ayrıca VUK’nun 359. maddesinde sayılan fiili işleyenler hakkında hürriyeti bağlayıcı cezalar öngörülmektedir.

Sahte belge düzenlenmesi ve hürriyeti bağlayıcı cezalar

Defter kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar (bilerek) hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

 Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edeneler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.

Sahte belge düzenlenmesi ve kullanımının etkileri

Ülkemizin başta gelen sorunlarında biri ekonomide önemli ölçülere varan kayıt dışılıktır. Bu nedenle ödenmesi gerektiği halde beyan dışı kaldığı için vergiler devlet hazinesine intikal etmemektedir. Ekonominin kayıt altına alınması gayretleri Maliye Bakanlığı’nca hazırlanan üçer yıllık stratejik planlar çerçevesinde sürdürülen mücadelelerle sağlanmaya çalışılmaktadır.

Söz konusu planda belirlenen diğer tedbirler yanında, sahte belge düzenleme fiilinin yaygınlığından dolayı, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak maksadıyla vergi incelemeleri yapması gereken vergi inceleme elemanları çalışmalarının büyük bir bölümünü, sahte fatura düzenleyen mükellefleri ve bu mükelleflerden mal ve hizmet alan kişileri araştırmaya ve gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamaya hasretmektedirler. Vergi daireleri de aynı şekilde bu mükelleflerin sebep oldukları iş yükünden dolayı aslî görevlerini verimli bir şekilde yerine getirememektedir.

Sahte belge düzenleme fiili, çoğu zaman sahte belge ticareti yaparak düzenledikleri her bir belge üzerinden komisyon geliri elde etmek amacıyla mükellefiyet tesis ettirenlerce işlenmektedir. Ayrıca gayri faal hale gelmiş ancak mükellefiyet kaydı bulunan şirketlerin ortaklarından devralınması suretiyle paravan şirketler meydana getirildiği ve bu şirketlerin yoğun bir şekilde sahte belge düzenleme faaliyetinde bulundukları görülmektedir. Bu oluşumlardan komisyon karşılığı aldıkları sahte belgeleri kullananlar ise sahte belgeleri gider olarak kayıtlarına intikal ettirerek gelir veya kurumlar vergisi matrahlarını aşındırmakta, bu belgelerde gösterilen KDV’yi indirim konusu yaparak ödemeleri gereken KDV’yi ödememektedirler. Hatta haksız KDV iadesi alarak büyük çapta vergi kayıp ve kaçağına sebep olmaktadırlar.

Vergi kaybı yanında müteşebbisler arasında sahte belge kullananlar lehine olmak üzere rekabet eşitliğini bozmaktadırlar. Ayrıca yaygın olarak sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanılıyor olması vergi dairelerinin KDV iade taleplerine şüpheyle yaklaşmaları sonucunu doğurmaktadır. Vergi daireleri ister istemez incelemelerini derinleştirmekte buda mükelleflerin KDV iade taleplerinin yerine getirebilme süresini çok uzatmaktadır. Bu gecikmeler rekabet eşitsizliğine de katkıda bulunmaktadır.

Sahte belge düzenleyenlerin yeniden mükellefiyet tesisinde teminat verme zorunluluğu
Sahte belge düzenleme ve kullanımındaki bu yaygın uygulamanın önüne geçilmesi amacıyla bazı ek önlemler alınması gereği ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç çerçevesinde, 2013’te TBMM tarafından kabul edilip Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 Sayılı Kanun’la VUK’a 153/A madde olarak eklenen madde ile bir kısım gerçek ve tüzel kişilere yeniden işe başlamak istemeleri halinde mükellefiyet tesisinden önce teminat teminat verme zorunluluğu getirilmiştir. Madde kapsamının geniş olması nedeniyle konu kısaca ele alınacaktır.

Teminat verecekler ve teminat tutarı

Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine işi bırakmış addolunan ve mükellefiyet kayıtları vergi dairesince terkin edilenlerden, serbest meslek erbabının, şahıs işletmelerinde işletme sahibinin, adi ortaklıklarda ortaklardan her birinin, ticaret şirketlerinde; şirketin, kanuni temsilcilerinin, yönetim kurulu üyelerinin, şirket sermayesinin asgari % 10'una sahip olan gerçek veya tüzel kişilerin ya da bunların asgari %10 ortağı olduğu veya yönetiminde bulundukları teşebbüslerin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlerin veya düzenlenen raporda fiillerin işlenmesinde bilfiil bulundukları tespit edilenlerin işe başlama bildiriminin alınması halinde, bunlar adına mükellefiyet tesis edilebilmesi için işe başlama bildiriminde bulunanların ve mükellefiyeti terkin edilenlerin;

 a) tüm vergi borçlarının ödenmiş olması,

 b) 6183 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan neviden 75 bin Türk Lirası’ndan ( 1.1.2014'den itibaren 77 bin TL) ve düzenlenmiş olan sahte belgelerde yer alan toplam tutarın %10'undan az olmamak üzere teminat verilmiş olması şarttır.

Yukarıda sayılan gerçek ve tüzel kişilerin ortağı oldukları adi ortaklıkların, kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, şirket sermayesinin asgari %10'una sahip oldukları ticaret şirketlerinin veya idare ettikleri tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin işe başlama bildiriminde bulunması halinde de vergilerin ödenmesi ve teminat gösterilmesi gereği maddede hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, başta sayılanların, mükellefiyeti bulunan adi ortaklık, ticaret şirketleri ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, idarecisi, asgari %10 ortağı olması, bunları devralması, kısmen veya tamamen bunlara devrolunması halinde, keyfiyetin vergi dairesinin bilgisine girdiği tarihten itibaren bir ay içinde gerekli vergilerin ödenmesi ve teminat gösterilmesi bu mükelleflerden yazılı olarak istenir. Otuz günlük süre içinde şartların yerine getirilmemesi ve sayılan kişilerin statülerinin devam ettirilmesi halinde, istenilen teminat tutarı verilen sürenin son günü vade tarihi olarak kabul edilmek suretiyle mükellef adına teminat alacağı olarak tahakkuk ettirilir. Tahakkuk ettirilen bu teminat alacağı, gecikme zammı uygulanmak suretiyle mükelleften tahsil edilir. Tahakkuk etmiş tüm vergi borçları ise mükellef, müşterek ve müteselsil sorumlu olmak üzere, ilgili kişilerden 6183 Sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsil edilir.

Teminatın iadesi - mükellefiyetin vergi dairesince yeniden terkin edilebilmesi

Yukarıda belirtilen teminatın alınmasını takip eden yılın başından itibaren üç yıl içinde, sahte veya yanıltıcı belge kullanılması hariç, VUK’un 359. maddesinde sayılan fiillerden herhangi birisinin işlenmediğinin tespit edilmesi halinde alınan teminat iade edilir. Ancak mükellefin başka vergi borcu olmamalıdır. Üç yıl içinde maddede belirtilen suçlardan birinin işlendiği tespit edilirse mükellefiyet terkin edilecektir. Yukarıda sayılan başkaca bir ticari, zirai, mesleki faaliyeti olmayanlar dışında kalan gerçek ve tüzel kişilerden sahte belge düzenleme fiilini işledikleri vergi inceleme raporu ile tespit edilen ve bu durumu kesinleşenlerde de aynı teminat istenir. Beş yıl içinde sahte belge düzenlenmediğinin tespiti halinde, vergi borcu yoksa teminat iade edilir. Vergi borcu varsa borç ödendikten sonra geriye kalan kısım iade edilir.

Vergi desteklerinden yararlanma mahrumiyeti

VUK’un 359. maddesinde sayılan fiilleri işledikleri veya bu fiillere iştirak ettikleri vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporla tespit edilenlerden bu durumları kesinleşenler ile sahte belge düzenlemeyi meslek haline getiren ve yukarıda açıklanan faaliyeti bu faturaları düzenlemek olanlarla bunların fiillerine iştirak edenler altı yıl süreyle vergi teşvik ve desteklerinden yararlanamazlar.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Aramalı vergi incelemesi 26 Eylül 2019