Sahnede bir kadın meddah...
Kül Kızı, Anadolu insanının aydınlık yanını temsil eden, binlerce yıl öncesinden gelen sufizme dayanarak, kadının içe bakış hikayesini anlatan farklı bir gösteri.
Farklı, çünkü karşımızda bir kadın Meddah var ve bize Anadolu insanının hümanist ve aydınlık yanını temsil eden Sufizmin motiflerini işleye işleye “külden güle dönüş” yolculuğunu anlatıyor.
Kül Kızı’nın yapımcılığını üstlenen Roket Yapım’ın Kurucusu Ercan Mertbilek, “Sahne sanatlarında klasik akımların dışına çıkma cesaretini göstererek, kültürel yol arayışına farklı bir dokunuş ve farklı bir anlatı getiren Kül Kızı’nı sinematik- müzikal-anlatı olarak adlandırdık. İnsanlığın gelişiminde kadının öyküsü sanıldığından uzun, bilindiğinden de acı ve zordur aslında. İşte buradan hareketle sanatçı Mutlu Polat, bir meddah olarak sahnede yer alıyor ve bize bu öyküyü aktarıyor. İyi ve kötü anlamda kurgulanmış, sınırları başkalarınca çizilmiş bir dünyada, kısır bir döngü olarak karşımıza çıkan sorunlar, modern çağın karanlık yüzü ve büyük şehirlerde yaşanan hayatın karmaşası Güney Amerika, İstanbul ve İzmir’de yapılan çekimlerle perdeden sinematik olarak yansıtılıyor. 60 dakikalık tek perde gösteride kadına ait saklı dil öykünün sonuna kadar devam ediyor. Mutlu Polat’a; saksafon, ney, flüt ve mızıkadan oluşan nefesli çalgılarda Alpago Polat ve Raci Çığırtkan doğaçlama müzikleriyle eşlik ediyor” bilgilerini veriyor. Kül Kızı, kadının arkaik çağdan beri süre gelen saklı doğası ve dili üzerine kurgulanan bir içe bakış hikayesi. Bir yandan kadının içsel yolculuğunu anlatırken, diğer yandan yaşadığımız hayatın karmaşasını yansıtıyor. Modernize edilmiş geleneksel Türk Tiyatrosu’nun izleklerini taşıyan eserde bir kadın meddah görüyoruz sahnede. Meddahın performansına, sinematik anlatım ve Alpago Polat’ın doğaçlama müziği eşlik ediyor. Sonuçta, sinema, tiyatro ve müzik, çağdaş bir meddahın anlatımında tek bir potada eritiliyor.
Günümüze çağdaş bir ses olmak
Kadın meddah Mutlu Polat, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Oyunculuk bölümü mezunu. 1991’de Universita di Bologna’da reji masterı yapmış ve ilk tiyatro grubum Dodele e Dodele’yi kurarak savaş karşıtlığı üzerine İtalya’da kendi oyununu sergilemiş.
Polat’ın “meddah”lık hikayesinin temelinde, eniştesi Erol Günaydın var. Mutlu Polat, 2012’de yitirdiğimiz değerli tiyatro ve sinema sanatçısı Erol Günaydın için “Çocukluğumun idolüydü. Fuar döneminde İzmir’e geldiğinde beni fuardaki kulise götürürdü. Daha çocuk yaşta sahne tozuna buluşmak, bu mesleği seçmemde en büyük etkendir. Meddahlar hep erkek olmasına rağmen, neden bir kadın meddah da olmasın diyerek, eniştem Erol Günaydın’ın izinde yürüyorum. Elbette almış olduğum eğitim, birikimleri de bu yolculuğun içine katıyorum. Günümüze çağdaş bir ses olmaya gayret ediyorum” diyor. Polat, çağdaş bir ses olduğu kadar, aynı zamanda çoksesliliği de savunan bir isim. “Annem ressam. Benim oyuncaklarım annemin boyalarıydı. Okuldan eve gelir gelmez resim yapardım. Babaannem, piyano ve keman çalardı. Halide Edip Adıvar’ın sınıf arkadaşıydı. Babaannem benim için eve piyano aldırttı. Yapılan bu sanatsal üretimler, uzun zaman bana yaşamın olağan durumları gibi geldi. İşte tüm bu farklı sanat dalları beni bu alanda çoksesliliğe yöneltti” diyen Polat, eser hakkında şu bilgileri veriyor: “Kül Kızı var oluştan bu yana bir içe bakış ve aydınlanmanın hikâyesi. Modern çağın karanlık yüzüne ve metropollerde sıkışıp kalmış kadın hayatlarına, Kül Kızı adı altında sembolize edilmiş bir kadın kahraman ile dokunan hikaye, Anadolu insanının aydınlık yanını temsil eden sufizimin incelikli felsefesi ile içsel bir yolculuğu dile getiriyor.”