Saha araştırması: Sınırları bilmenin erdemi

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Mehmet Kara ile yaptığımız özel bir gezide (3 Eylül 1996 tarihli ilk yazı, 2006 diye yazılınca dolayısıyla yazı esprisi kaybetti. Benden kaynaklanan yanlışlık için özür dilerim) mesleki sorumluluk gereği’ sadece turistik gezi yapmamış, gözlemlerimizi çalıştığımız işyerine aktarmak için “Rusya izlenimlerimiz ve bazı düşünceler” başlıklı notları da yetkililere sunmuştuk.

Daha önce yazdım: Gürcistan’daki cam ambalaj potansiyelini Azerbaycan’dan sonra araştırmıştım.

Bu çalışma şirket yetkililerine sunulduğu tarihte, cam ambalaj dış yatırımı henüz karara bağlanmamıştı. O nedenle, ‘Gürcistan’ın

özel durumu’ konusunda ortak değerlendirmemizi, uzman sorumluluğu ve sınırlarını bilme ilkesi açısından önemli idi. Sunduğumuz notun üçüncü ve son bölümünü aşağıda sizlerle paylaşarak, “…ilkeler kalelerimizdir” anlayışına ne denli uyabildiğimizi

belgelemek istedim.

Borjomi Maden Suyu harika “Rusya gezimiz sırasında edindiğimiz önemli gözlemlerden biri, Gürcistan bağlamında oldu.

Gürcüler’in “Borjomi Maden Suyu’nun” bu yörede yaygın olarak pazarlandığını, Fransa’nın ‘Evian’i’ gibi itibar gördüğünü, ambalaj sıkıntısından çeşitli renkli şişelerde satıldığını, ama gerçekten de ‘harika’ bir su olduğunu gözlemledik. Aynı imajın ‘Gürcü şarapları‘ için de geçerli olduğunu belirtmek gerekiyor.

Bu gözlemlerimiz bize, tarihsel ilişkiler çerçevesinde Gürcü ürünlerinin Rusya’da iyi bir imaj ve geniş talebi bulunduğunu, ancak

ambalaj sıkıntısı nedeniyle tüketiciye ulaşmada güçlükler yaşandığını teyit etti.

Esasen aynı durum Azerbaycan ve Ermenistan gibi diğer ülkelerin benzer ürünleri için de geçerli. Zaten kendileri topluca 700

km çapındaki bir bölge içinde 35-40 milyon nüfuslu bir pazar oluşturmaktadır.

Bilindiği gibi, Şişecam yetkilileri son yıllarda Kafkasya yöresinde çeşitli incelemelerde bulunmuşlar ve koşulları değerlendirmişlerdir. Bu sonuçlardan hareketle ortaya çıkan şudur ki, Gürcistan’daki “Ksani Cam Ambalaj Fabrikası“ gerçekten de Şişecam için önemli fırsat oluşturabilecek özellikler arz etmektedir.

Bu kanaatimiz aşağıdaki gerekçelere dayanmaktadır:

1. Gürcistan gerçek anlamda ‘dost’ bir ülke konumunda bulunmaktadır ve Türkiye için büyük stratejik önem taşımakta olup,

buradan sağlanacak başarı ülkemize önemli prestij kazandıracaktır.

2. Mevcut tesis ‘IS teknolojisine’ sahip yegane işletmedir ve bize uygundur.Topkapı‘dan gönderilen bir teknisyenin belirlemelerine göre tesis, kısa zamanda asgari maliyetle ayağı kaldırılabilir durumdadır.

3. Bu koşullar altında Şişecam’dan beklenen katkı, grubumuzun ‘kolayca’ altından kalkabileceği bir nitelik taşımaktadır. Dolayısıyla proje Şişecam için uygun ortamda ‘iyi bir iş deneyimi’ ve ‘yörede prestij’ kazanma fırsatıdır.

4. Bölgede yoğun cam ambalaj talebi bulunması ve gerçek anlamda rakip olmaması önemli bir husustur. Yerel nitelikte bir ürünle,

uluslararası rekabetten uzak ve yerel bir pazara hitap edilecek olması ek avantajlara işaret etmektedir.

5. Gürcistan tarafı hükümet düzeyine kadar her türlü işbirliğini desteklemekte olup, gereken kolaylıkları göstermeye açıktır. Bu sektör zaten teşvik edilecek kesimler arasında yer almaktadır.

Değinilen hususları gözeterek Gürcistan konusunun genel olarak yurtdışına açılma bağlamında değil ama, ‘özel proje’ olarak öyle

almanın çok daha yararlı olacağı kanısındayız.

Şüphesiz, ‘Ambalaj Grubu’nun’ Gürcistan’a kısa sürede gönderebileceği bir ‘misyon’, tüm tespitleri yerinde yaparak ‘mevcut

potansiyeli’ net bir biçimde ortaya koyabilecektir. Şişecam’ın yarınları için bu çalışmaların yapılması en samimi dileğimizdir”

Yatırım ciddi iştir

Konularınızı ne denli ayrıntıda bilirseniz bilin, uzmanlığınıza ne kadar güvenirseniz güvenin, “yatırım yönetimi” tek başına insanların

boyunu aşan, çok ciddiyet isteyen önemli bir olaydır.

Bir “öneride” bulunan ‘uzman’ ya da ‘kurmay’ görevdeki yetkili, karar veren konumundaki ‘yönetici’ her zaman geniş katılıma

yatkın olmalı. Çok disiplinli düşünmeli ve büyük resim ile ayrıntı bilgisine gereken özen gösterilmeli. Asıl önemlisi de herkes düşüncelerini ‘yazıya’ dökmeli ki, -aradan 13 yıl geçtiği halde bunu ortaya koyan-nerede yanıldık, nerede doğru görebildiğimizi irdeleyebilelim…

Yazısız, belgesiz, muhataplarının olmadığı ortamlarda, “… ben demiştim ki…” anlatımları ancak, “… çerçici sohbeti” olur.

Hızla “pozitif seleksiyon” aşamasına geçmeliyiz. İllüzyonlardan arınmalı, sahte ile gerçeği ayıracak duruma gelmeliyiz ki, kriz sonrasının trenini kaçırmayalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar