Sağlık yatırımları neden iştahsız?
Şehir hastaneleri, sağlık kampusları, hastane açılışları haberlerine son dönemde daha sık duyuyoruz. Bu haberlerdeki artışa bakarak sağlık yatırımlarının oldukça canlı bir dönem yaşadığı düşünülebilir. Ancak Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son yayınladığı sağlık harcamaları istatistikleri, sağlık yatırımlarında ciddi bir iştahsızlık olduğunu ortaya koyuyor.
Sağlık yatırımlarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı, 2012 itibarıyla 4 yıl öncesinin yarısından bile az. 2008’de sağlık yatırımlarının, toplam sağlık harcamaları içindeki payı yüzde 9.4’e kadar çıkmıştı. 2012 yılında ise sağlık yatırımlarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı sadece yüzde 4.5.
Bu düşüşte kuşkusuz arada yaşanan krizin bir etkisi var. Nitekim sağlık harcamalarında yatırımın payı, 2009’da yüzde 9.4’ten yüzde 4.5’e düştü. Ama daha sonra ekonomide yaşanan hızlı büyümeye rağmen, yatırımların payı hala krizde düştüğü düzeylerde sürünüyor. 2008 yılına göre cari sağlık harcamaları yüzde 39.2 artmış olmasına rağmen, yatırımların miktarı 2008’in yüzde 36.2 altında. Özel sektör sağlık yatırımları ise 2008’de ulaştığı düzeyin yüzde 60.7 altında. Yani neredeyse 4 yıl öncesinin üçte biri kadar.
2008 öncesinde sağlık yatırımlarında görülen artışta kamunun yanısıra özel sektör yatırımlarındaki artış da önemli rol oynamıştı. 2003’te toplam sağlık harcamaları içinde yüzde 2.5 olan yatırımların payı, 2008’de yüzde 9.4’e çıkmıştı. Bu sürede kamu yatırımlarının payı yüzde 2.5’ten yüzde 7.2’ye çıktı. Özel sektör yatırımlarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı ise sıfırdan 2007’de yüzde 3.7 ile zirvesine çıktı. Bu oran kriz sonrası 2009’da yüzde 0.41’e kadar düştü. Aradan geçen üç yılda sağlık harcamalarında özel sektör yatırımlarının payı, sadece yüzde 0.67’ye kadar çıktı. Yani kriz öncesi zirvenin beşte birinden bile düşük.
Daha sonraki hızlı büyüme yıllarının temposunun sağlık yatırımlarına yansımamış olması üzerinde durulması gereken bir nokta. Üstelik bu arada 2005 ve sonrasında yapılan düzenlemelerle sağlık hizmetlerine erişim ve sağlıkta ticarileşme hatırı sayılır bir ilerleme kaydetti. Buna rağmen, özel sektörün hala sağlık yatırımlarında iştahsız olmasının altında başka nedenler olmalı.
Tam da bu noktada son günlerde öne çıkan hastane ruhsatı haberleri akla geliyor. Sağlıkta bir yandan genelde özelleşme ve ticarileşmenin önü açılırken diğer yandan alt düzeyde hastanelerin faaliyetlerinde bir dizi kısıtlamalar uygulanıyor. Özel hastanelerdeki kadro ve ruhsat kısıtlamaları, son günlerin en canlı örneklerinden birisi.
Bu kısıtlamalar yüzünden özel hastane ve tıp merkezleri arasında kadro ve ruhsat ticareti yaşanıyordu. 1 Ocak itibarıyla buna da imkan kalmayacak. Bu nedenle şimdi de çok sayıda küçük hastane satılığa çıkmış durumda. Özel hastanelerin yaklaşık üçte birinin değerinin çok altında fiyatla satılığa çıktığı haberlerini okuyoruz.Sonuç olarak önümüzdeki kısa sürede sağlık sektöründe ciddi boyutta el değiştirmelere şahit olacağız. Özellikle küçük gruplar, düşük fiyatlarla büyük grupların kontrolüne geçecek.
Sağlık sektöründe bu el değiştirme süreci küçüklerin elenmesine, büyüklerin daha da büyümesine yol açacak. Bu el değiştirme süreci tamamlandıktan sonra, bu duruma neden olan kısıtlamaların kalktığına ve özel sektör yatırımlarının yeniden hızlandığına şahit olabiliriz.