Sağlık teknolojileri yönetiminde artık ‘dış kaynak’ dönemi başladı
ABD’li Medtronic, 1949 yılında kurulmuş tıp teknolojileri tarafında dünyanın en önde gelen firmalarından biri… Dünyanın 500 büyük firması içinde yer alıyor ve 160 ülkede 85 bin çalışanı bulunuyor. Yüzlerce ürün üretiyor. Dünya cirosu, 25 milyar dolara yakın. Türkiye’de de pazarda lider bir oyuncu… Dünyada sağlık sektöründe yaşanan önemli teknolojik devrimin bir parçası ve sürükleyicisi şirketlerden biri… Medtronic Türkiye ve Orta Asya Başkanı Ayhan Öztürk, yaptıkları işi kısaca şöyle özetliyor: “4 ana grubumuz var: Kardiyovasküler, minimal invazif cerrahi grubu (Çok geniş kesim yapmadan, kameralarla yapılan ameliyatlar), restoratif terapi gurubu ve diyabet. Ama her birinin altında bulunan şirketlerin büyüklüğü kadar iş kolları var. 1.5 yıl önce yaklaşık 46 milyar dolara bir satın alma yaptık. Covidien diye bir firmayı satın aldı Medtronic. Tarihteki en büyük medikal teknoloji satın almasıydı. Bununla beraber dünyadaki liderlik konumunu daha da geliştirdi.”
Artık ürün odaklı sistem değişiyor
Fakat konu artık sadece ürün odaklı değil. Bugün size biraz süreçler konusunda ortaya konan yeni yaklaşımlardan söz edeceğim. Medtronic, teşhis ve tedavi dışındaki süreçlerin, teknoloji odaklı kısmını devralmak üzerine yeni bir programın öncülüğünü yapıyor. Bu dünyada sağlık sektördeki bütünsel dönüşümün de önemli bir parçası. Medtronic Türkiye ve Orta Asya Başkanı Ayhan Öztürk bunu şöyle anlatıyor: “Medtronic’in sağlık sistemini dönüştürmek gibi bir iddiası var. Başka bir firma yok, böyle bir iddiası olan. Medtronic, Entegre Sağlık Çözümleri diye bir program geliştirdi. Örneğin, Avrupa’da şu anda 60 hastanenin kateter laboratuvarını Medtronic işletiyor. Medtronic, sistemi başka bir modele geçirmek istiyor: Teknolojiyi üreten olarak, Ar-Ge’yi yapan olarak, sadece ürün satarak müşterimize faydamızın minimum olacağını görüyoruz. Sağlıkta ulaşılması gereken daha çok hasta olduğunu biliyoruz. Bunun için hastanelerle şunu yapmak istiyoruz. Sizin bu alanlardaki yönetiminizi biz devralalım. Hastanın, hastaneden girdiği andan itibaren randevu yönetimini, anjiyoya gelmesini, malzeme yönetimini teknik alan yönetimini biz yapalım.”
Amaç verimliliği artırmak
Sağlık sektörü dünyanın en gelişmiş ülkeleri dahil çok sorunlu… Bu sorunlar sağlık hizmetlerinin hastalara erişimini de engelliyor. Ayhan Öztürk, bu konuda şunları söylüyor: “Integrated Healtcare Solutions (IHS) dediğimiz Entegre Sağlık Çözümleri’nin amacı şu: Sistemdeki hastanede var olan verimsiz alanları tanımlamak, oradaki verimsiz alanları çözmek, hastanenin tedaviye odaklanmasını sağlamak, tedavi dışındaki süreç akışları, randevu sistemi, malzeme yönetimi gibi alanlardaki verimsizliği bizim çözmemiz. Dolaysıyla hastanenin aynı kapasiteyle daha fazla hasta tedavi edebilmesi, fire noktalarını azaltmak, maliyetleri düşürmek ve onların karlılığını artırmak... İki tarafın da birbirleriyle aslında kazan kazan üzerine, uzun yıllara dayalı bir çözüm modeli öneriyoruz."
Tabii bir de işin doktor tarafı var. Öztürk buradaki fonksiyonel yapı için şunları söylüyor: “Doktorluk bizim işimiz değil. Burada örneğin sadece kalp pilimizi vermiyoruz, bu takılma işleminin tüm sürecini devralıyoruz. Orada cihaz değil, orada biz tüm süreci ele alıyoruz. Tabii teşhisi yine doktor koyuyor. Evet ama ne oluyor mesela? Hastanelerde bir yerde yığılma oluyor. Bir bakıyorsunuz, bir hastanenin anjiyo laboratuvarında günde 5 ameliyat veya anjiyo yapabilirken, diğeri 8 yapabiliyor. Ne oluyor, nerede fark var? Biz buralardaki süreçleri ele alıyoruz, bizim işimiz optimizasyon.”
Türkiye’de de ilk örnek başlıyor
Ayhan Öztürk bu konudaki çalışmaların Avrupa’da özel, devlet ve üniversite hastaneleri ile devam ettiğini söylüyor. Avrupa’da İngiltere’de Imperial College, Hollanda’da Maastirch Üniversitesi’ni bunlar arasında sayıyor. Öztürk, “Bu hastaneler girişimsel işlemlerin yapıldığı, kardiyolojik işlemlerin yapıldığı yerler. Buraları biz işletiyoruz. Türkiye’de de buna benzer girişimlerimiz var. Medicana Hastaneleri’nin iki tane merkezini aktive ettik, önümüzdeki aylarda yeni yeni merkezleri de aktive edeceğiz” diyor. Ben burada özellikle yeni başlatılan şehir hastanelerini soruyorum: “Şöyle oldu, ocak ayında CEO’muz Türkiye’ye geldi ve Sağlık Bakanı’nı ziyaret ettik. Medtronic aynı zamanda Başbakanlık Yatırım Danışma Konseyi üyesi. O zaman Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu’nu ziyaret ettik ve bu konudaki isteğimizi dile getirdik. Burada 70-80 tane anjiyo laboratuvarı olan hastane var. Dev kapasiteli hastaneler bunlar... Bilkent Hastanesi’ne günde 60 bin kişinin girip çıkması bekleniyor. Buralarda teknolojik süreçleri optimize etmezseniz verimlilik düşer. Fakat orada şu andaki yüklenici Sağlık Bakanlığı, kontratın dizaynı açısından baktığınızda bizim üçüncü taraf olarak girmemiz çok olası görünmedi. Ama diğer devlet hastanelerinde bu modelin uygulanabilirliği konusunda çalışmalar yapıyoruz şu anda, iki tane devlet hastanesiyle ilk görüşmelerimiz başladı.”
‘3-4 yıldır teknolojide geriye gidiyoruz’
“Medikal cihaz sektörü Türkiye’nin sağlıkta yaşadığı başarılı ivmenin ki son 12 yılda sağlıkta çok başarılı bir dönüşüm yaşandı gerçekten, arkasındaki gizli kahramandır. On binlerce teknisyeni ve mühendisi ile her vakaya gitmesi, gelmesi cihaz desteği sağlamasıyla. Ama tabii hasta bunu bilmiyor. Çünkü baktığınızda bir film izlemek gibi… Siz filmi seyrediyorsunuz ama arkada biliyorsunuz ki birileri var bunu hazırlayan. O biziz işte…”
Medtronic Türkiye ve Orta Asya Başkanı Ayhan Öztürk’ün bu değerlendirmesine ben de katkı yapayım istedim. Özel sektörün gelişmesi, cihazlara, yeni teknolojilere yatırımdan söz ediyordum ki farklı bir değerlendirme ile karşılaştım: “Bir noktadan haklısınız. İki cevabım var aslında bu soruya. Bir tanesi eğer radyoloji açısından tanı, teşhis koyan cihazlara bakıyorsak evet… Burada son teknoloji MR’lar, tomografiler, ultrasonlar, robotik teknolojiler var. Burada ciddi bir yatırım var. Ancak implant-uygulama cihazları tarafında, sarf tarafında, yani hastanın vücudunda kullanılan ya da takılan teknolojiye geldiğimiz vakit aslında Türkiye son 3-4 yılda yeni teknolojilerin girişi konusunda çok da iyi bir performans sergilemedi.”
25 milyon dolarlık eğitim merkezi
Medtronic Türkiye ve Orta Asya Başkanı Ayhan Öztürk kurdukları eğitim merkezinden ve bu alandaki çalışmalardan şöyle bahsediyor: “Türkiye’de 25 milyon dolar harcayarak eğitim merkezi kurduk. Tedavi prosedür eğitim merkezi. Sağlık personeline prosedürleri en doğru şekilde uygulaması ve en az komplikasyonla en iyi sonuçları alması ve hastanın en iyi faydayı görmesi için eğitimler veriyoruz. Aldığı eğitim jenerik eğitim oluyor. Bizim ya da başka bir ürünü kullandığında fark yaratıyor. Sağlık çalışanlarının son teknolojiye göre eğitimlerini güncellemesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığı ile protokol imzaladık. 3 ay önce kamuyla eğitim işbirliği protokolü imzaladık. 55 eğitim ve araştırma hastanesindeki personelin eğitimini biz yapacağız. Protokolün uygulama aşamasına yeni geçtik, birkaç eğitim yapıldı. Her eğitimin uygulamasını biz yapacağız. Önümüzdeki günlerde ihtiyaca yönelik eğitimler yapacağız. Daha çok terzilik gibi, bakanlık ve üniversitenin ihtiyacı olan eğitimler tasarlanacak. Buna göre de ücretlendirme modelleri yapılacak. Ümraniye’de bu merkezimiz. Biz ticaretin ötesine geçmek isteyen bir firmayız, Medtronic’in geldiği noktayı çok iyi anlatıyor. Ürettiğimiz teknolojilerde ‘care link’ dediğimiz uzaktan erişim, datayı inceleme analiz etme gibi teknoloji de oluşmaya başladı. Dünyada buna yönelik girişimlerimiz var. Bazı kalp pillerimiz, diyabet pompalarında var. Bundan sonra daha da hızlı gelişecek.”