Sağlık sektöründe yeni bir dönem başlıyor
DHL’in Almanya’nın Leipzig kentindeki dev lojistik üssünde düzenlediği ‘Geographic Tailwinds and Industry Sector Opportunities’ başlıklı medya buluşması, küresel tedarik zincirlerinin geleceğine ışık tuttu. Etkinlikte başta sağlık ve yaşam bilimleri olmak üzere çeşitli sektörlerdeki yapısal dönüşümler, yatırım eğilimleri ve lojistik çözümler masaya yatırıldı. Leipzig, DHL için yalnızca bir operasyon merkezi değil, aynı zamanda sağlık teknolojileri, ileri tedaviler ve hassas taşıma çözümleri açısından Avrupa’nın en kritik lojistik merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. Medya buluşmasının dikkat çeken konuşmacılarından biri de DHL Müşteri Çözümleri ve İnovasyon Yaşam Bilimleri ve Sağlık EMEA Başkan Yardımcısı İlhami Arslanoğlu oldu. Arslanoğlu, sağlık sektöründe yaşanan dönüşümün lojistik operasyonlara etkisini kapsamlı bir şekilde anlattı.
İlhami Arslanoğlu’na göre, sağlık alanında keskin bir dönüşüm yaşanıyor. Son beş yılda ‘Hızlı Tempo’ adı verilen bir döneme girildiğini vurgulayarak, “Bu süreç bizim gibi gruplar için büyük fırsatlar sunuyor. ARS İleri Terapiler (Advanced Therapies), işimizin önemli bir alanı ve önümüzdeki dört yıl içinde bu alanın yüzde 25 oranında büyümesi bekleniyor. Sanayide şu anda yapılan yatırımlara baktığımızda, oldukça büyük bir ölçeğe ulaştığını görüyoruz” diyor. Geleneksel tedavi yöntemlerinin yaşam döngüsünün sonuna yaklaştığını ve bazı bölgelerde hasta sayısının azaldığını belirten Arslanoğlu, yaşanan değişimleri şöyle sıralıyor:
● Hasta deneyimi değişiyor. Önceden hastalar ilaçları şirketlerin yönlendirmesiyle alırken artık kendi sağlıklarını daha fazla kontrol etmek istiyorlar. Diyabet hastaları için kullanılan insülin sistemlerinde olduğu gibi, teşhis ve tedavi süreçlerinin çoğu artık internet üzerinden yürütülüyor. Yeni ekosistemlerin geliştiği bu yapı birçok kişinin sağlık hizmetlerine daha kolay erişmesini sağlıyor.
● İş birliklerinin artırılması gerekiyor. Bu dönüşüm, yalnızca bireysel şirketlerle mümkün değil. Araştırma şirketleriyle iş birliği yapılması ve tedarik zincirinin dayanıklılığının artırılması gerekiyor. Son 5-10 yılda bu alanda ciddi değişimler yaşandı.
● Tedarik zinciri temel işlev haline geldi. Geçmişte tedarik zinciri kesintileri genellikle bölgesel etkiler yaratırken, artık küresel sonuçlar doğuruyor. Japonya’daki tsunamiler, Tayland’daki seller gibi olaylar geçmişte lokaldi; ancak bugün Covid-19 pandemisi, Ukrayna krizi ve Ortadoğu’daki gelişmeler gibi olaylar küresel sanayi üzerinde etkili oluyor. Bu nedenle sanayi lojistik hizmetlerine daha fazla ihtiyaç duyuyor.
● Çevresel etki göz ardı edilemiyor. Sağlık sektörü genellikle çevresel etkileriyle gündeme gelmese de gelişmiş ülkelerde toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 10’u bu sektörden kaynaklanıyor. Tek kullanımlık tıbbi ürünlerin çevreye etkisi ciddi boyutlara ulaşıyor. Bu nedenle DHL olarak 2050 yılına kadar karbon nötr olmayı hedefliyoruz.
● Piyasa yeniden şekilleniyor. Geleneksel ilaç şirketleri, tüketici sağlığı firmaları ve reçetesiz ilaç üreticileri arasında farklılaşan stratejiler gözlemleniyor. Farmasötik şirketlerin büyüme hızı önümüzdeki yıllarda yüzde 5-6 düzeyinde kalacak gibi görünüyor. Buna karşın, biyoteknoloji ve ileri tedavi yöntemlerinde çok daha hızlı bir büyüme bekleniyor.
● Bölünmeler ve yeniden yapılanmalar artıyor. Şirketler bu değişime uyum sağlamak için yeniden yapılanıyor. Johnson & Johnson gibi firmalar, tüketici sağlığı birimlerini ayırarak yeni şirketler kurdu. Bu yaklaşım, şirketlerin daha yüksek kâr marjı vadeden ileri tedavi alanlarına yönelmesini sağlıyor.
● Biyoteknoloji yatırımları büyüyor. 2021’den bu yana biyoteknolojiye yapılan yatırımlar istikrarlı biçimde artıyor. Özellikle mRNA bazlı yeni aşı teknolojileri, lojistikte soğuk zincirin ne kadar kritik olduğunu ortaya koydu. Pfizer ve Moderna gibi firmalar, aşılarını -70 ila -80 derece sıcaklıkta saklamak zorundaydı. Bu durum, tedarik zinciri yönetiminde devrim niteliğinde dönüşümler gerektirdi.
● Regülasyonlar kritik önemde. Tıbbi ürün taşımacılığı, bir iPhone ya da otomobil yedek parçası taşımaktan çok daha farklı. GxP (İyi Üretim Uygulamaları) ve diğer düzenleyici standartlara tam uyum şart. Bu da tüm paydaşlar arasında güçlü bir iş birliği gerektiriyor.