Sağduyunun zembereği...

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

ANKARA'DAN / Taylan Erten [email protected] 7 büyük meslek kuruluşunca 81 ilde aynı anda açıklanan "sağduyu" çağrısı muhataplarınca "cehennem yoluna döşenen iyi niyet taşı" gibi algılanır ve öyle kalırsa yazık olur! Çağrı çevresinde birleşen meslek kuruluşları liderlerinin, Türkiye'nin eşiğine doğru sürüklendiği "kaosa" karşı gösterdikleri duyarlılığı, endişeleri; hatta korkuları paylaşan ve bu ortak paydada gittikçe büyüyen bir kesim var. Bu kesimi merak edenler 22 Temmuz 2007'de AKP'ye oy vermeyen yüzde 53 seçmen çoğunluğunu hatırlamalılar: Yüzde 53 halen bu ülkede yaşıyor! Hatta, yüzde 53'ü "adam yerine" koymazken, yüzde 46 küsuru Türkiye'nin tek "demokrasi ölçütü" sayarak iktidarın etrafında "savunma mevzileri" kazanlara şu da tavsiye edilir: Bir de oraya bakarlarsa, oylarını AKP çizgisine yatıranlar arasında da hayal kırıklığının ve umutsuzluğun yaygınlaştığını görebilirler. "Sağduyu" çağrısının 22 Temmuz 2007'de yüzde 53-yüzde 46 bölünmesiyle ayrışan geniş seçmen kesiminde "ağırlıklı ortalama nabzı" yansıttığı söylenebilir. Ağırlıklı ortalama "basit ortalamadan" farklıdır: "Uçların" etkisini azaltır, sapmaları törpüler, eğilimin yönünü berrak gösterir. İşte bu ortalama, çağrının iki cümlesine şöyle yansıyor: "Geçen yıldan beri devam eden kısır politik süreç, ne yazık ki genel seçimlerden sonra da devam etmektedir. Toplumda umutsuzluğu ve karamsarlığı artırmakta; siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarı tehlikeye atmakta ve toplumun enerjisini boş yere tüketmektedir." 5 N - 1 K Bizim mesleğin temel haber kurallarından biri "5 N-1K"... Açılımı şöyle: Ne? Nasıl? Niçin? Nerede? Ne zaman? Ve Kim? 7 meslek kuruluşunun "sağduyu" çağrısı bu formülle tahlil edildiğinde, geçen yıldan beri devam eden; toplumda umutsuzluk ve karamsarlık yaratan kısır politik süreci, öznesi, yüklemi ve fiiliyle tam açıklamıyor. Türkiye neden böyle bir sürece nasıl ve niçin sürüklendi; kim sürükledi? Bunların açık cevabı yok. Süreç, Nisan 2007'de Cumhurbaşkanı seçim takvimiyle başladı. Sonrası biliniyor: AKP iktidarının, bu konuda her türlü siyasi uzlaşmayı ret ederek "tek seçicilik" yolunu tercih etmesi ve bir "Anayasa krizini" başlatmaktan kaçınmayışı dikkate alınmaz ve vurgulanmazsa, bu olayın, şimdiye kadar Türkiye'nin yaşadığı tüm siyasi gerilimlerin tetikleyicisi ve yeniden üreticisi olduğu da gözden kaçar. Çağrı, süreci tarif ederken, "özneyi" ihmal ettiği ve dışarıda bıraktığı için eksik kalıyor. Çağrının uyarı niteliği taşıyan şu paragrafı: "Kuvvetler ayrılığı ilkesinin kuvvetler arasında uyum sağlaması, çatışmaya neden olmaması, toplumdan yaratılmak istenen kamplaşmayı beslememesi ve kuvvetlerin bağımsızlığını temin etmesi esastır" diyen paragrafı da "özneden" yoksun. İlke olarak son derece yerinde olan bu tespit ve uyarı, bu çağrıya yol açan sürecin asıl müsebbiplerini de muğlak bırakıyor. Oysa, 7 meslek kuruluşu, gelinen aşamada toplumun "ağırlıklı ortak nabzını" yansıtır; umutsuzluğu, karamsarlığı vurgular; siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarın "tehlikede" olduğuna dikkati çekerken, tespit ve uyarılarını çok daha somut ve sürecin sorumlularının açıkça algılayacağı bir dille yapabilseydi, çok daha güçlü bir etki yaratabilirdi. Sağduyunun zembereğini yeniden kurmak için, önce zembereğin neyin boşalttığını bilmek gerekmez mi? Gene de, bu kadarı hiç yoktan iyidir!----------------------

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013