Sadeliğimizi başkaları takdir eder

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

İnsanın içgüdüleri ile aklının çelişkisi hiç de küçük değil.

İçgüdülerimiz, "…her şey benim olsun" diye bizi sürükler; aklımız "…paylaşmadan bir şeylere sahip olunmaz" diye uyarıda bulunur.

İçgüdülerimiz güçlü olmamızı, başkalarından üstün durmamızı öğütler… Aklımız; gücümüzün sınırlarını bilmenin erdem olduğunu söyler.

İçgüdülerimiz gücümüzü kullanırken acelecidir; aklımız gücü kullanma zamanını iyi seçmemiz gerektiğini anlatır.

İçgüdülerimiz gücü kullanmanın etkilerini göz ardı eder; aklımız gücü kullandıktan sonra bize nasıl geri döneceğini hesaplamamızın uzun soluklu çıkarımıza olduğunu uyarır.

İçgüdülerimiz saldırgan öze sahiptir; aklımız birlikte yaşamının dengeleri üzerine kuruludur.

İçgüdülerimiz kendimizi önemsetir; önemli olmamız için bizi zorlar; aklımız değerli olmanın erdemine koşma çağrısı yapar.

Sade yaşamın özü

Hepimiz sade yaşamın ne denli anlamlı olduğunun farkındayızdır. O farkındalığa rağmen, şan, şöhret, desinler rüzgârı onca insanı neden sürükleyip götürür?

Atalarımız binlerce yıllık birikimi, akıl süzgecinin ince gözeneklerinden geçirerek, "Mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla doludur!" dememiş mi?

Mütevazılık, sadelik, dengeli yaşam bizim kendi kendimize takdir edemeyeceğimiz davranışlarımız.

Ne kadar sade olduğumuzu, karşılıklı-bağımlılık içinde olduğumuz başka insanlar belirler.

Kendinizi anlamının yolu, bütün varlıklardan, güçlerden, makamlardan ve mevkilerden arınıp, sade bir insan olarak sokağa indiğinizde, karşılaştığınız insanların bize nasıl baktığını kavramadan geçer…

Önce kendimize ayna tutmamız gerekir. İnsanların gözlerine gözlerimizi dikerek kırpmadan bakabilecek kadar özgüvene sahip miyiz? Ama bu özgüven aşırı değerlendirilmiş güven olmamalı. Çevrenin yargılarından beslenen güven olmalı…İnsanlar gücü kullanma şeklinizi takdir etmeli.

Sonra da şu hususa bakmalısınız: Herkes sizin için "baba" diyorsa, asla doğrusu olmayan bir "idare-i maslahatçı" olma olasılığınız çok yüksektir… Herkesin sizi "kötü" diye andığı birisi iseniz, değer ölçülerimizde bir sakatlık vardır…Çoğunluğun size "iyi insan", azınlıktakilerin da "…şu hatası da vardı" demesi en doğru olanıdır. Çünkü insan, hataları ve sevapları ile bütündür.

Başkalarını da ciddiye alalım

Şu yaz sıcaklığında, serin bir yerde bu yazıyı okuyorsanız sıkılmayın… Kendimizi mutlaka ciddiye almamız gerekir; ama asıl önemlisi başkalarını ciddiye almaktır. İnsan bir toplumsal varlıktır… Öğrendiğimiz ne varsa, içinde yaşadığımız toplumun ürünüdür. Böylesine sıkı alış-veriş içinde olduğumuz toplumun bakışını ciddiye almamak, aslına kendimizi aşırı abartmaktır…Abartı hayatın tadını bozan algılamadır…Ona başvurmanın gereği yoktur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar