Sadeleşmeye dair
“Faiz koridoru bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı etrafında daha simetrik bir hale getirilecek ve daraltılacaktır.” (18 Ağustos 2015, Küresel Para Politikalarının Normalleşmesi Sürecinde Yol Haritası, TCMB)
Yerel para politikasında normalleşme-sadeleşme sürecine dair ilk ciddi yönlendirme 3 yıl önce yapılmıştı. O dönem TCMB Başkanı Sayın Erdem Başçı’ydı. Fed’in bu yönde adım atacağına dair ciddi sinyaller geliyordu. Küresel çapta yatırımcılar Mayıs 2013 sonrası karşılaştıkları ani şokun ardından artık gidişata yavaş yavaş alışma süreçlerini tamamlıyorlardı. Nitekim böyle de oldu. Aralık 2015’te FOMC tarafından 2006 sonrası ilk faiz artışı gerçekleştirildi. Böylece bir devrin de sonuna gelinmiş oldu.
Aradan geçen zaman dilimi içerisinde kısa vadeli düşünen yatırımcı kesimi için olmaz denilen ne varsa oldu. ABD tahvil faizleri uzun bir sıkışma ve yönsüz kalma sürecinin ardından göz ardı edilen yükseliş hareketini başlattı. Henüz tam anlamı ile süreç tamamlanmış değil. Üstelik korkulan olmadı; faizlerin yükseldiği ortamda hisse senetleri de primlenmeye devam etti. Gelişmekte olan ülke varlıklarından endişe edilen kadar para çıkışı olmadı; akış, dönem dönem yavaşlasa da devam etti. Hayatımıza ABD Başkanı sıfatıyla Donald John Trump girdi. Olmaz diyorduk, bu da oldu.
İlerlemeye devam edelim. İçeride “Yol Haritası” ile karşılaştığımız günün sonunda sepet kur kapanışı 3.0433 seviyesinde gerçekleşti. O zamanlar gösterge niteliğindeki 2 yıl vadeli tahvilimizde faiz yüzde 10.68, 10 yıl vadelide ise yüzde 10.29 seviyesinde oluşuyordu. Dolar endeksi ise bugün fiyatlandığı bölgenin üzerinde 97’li seviyelerde takip ediliyordu. Arada 100 bölgesinin üzerinde oluşum gösterse de yakın zamana dek “Amerikan doları ne kadar süre daha düşük kalabilir?” tartışmaları gündemi meşgul ediyordu. Şu an için bu süreç de geride kaldı.
Zaman dilimini daraltalım ve içerisinde bulunduğumuz döneme gelelim. 2017’nin tüm dünya varlık sınıflarına likidite akışı şeklinde gerçekleşmesinin ardından 2018 sanılan kadar iyi başlamadı. 26 Ocak sonrasında yatırımcı güveni sendelemeye başladı. İlk çeyrek sonrasında ise gelişmekte olan ülke varlıkları artık daha göze batar oldu. Yerel varlıklar da bu süreçte maalesef negatif yönde ayrışma sergiledi. Olumsuz haberlerin gelmesi sıklaşırken, şiddeti de artış gösterdi. Özellikle Mayıs ayı içerisinde yerel varlıkların tahribatı ciddi boyutlara ulaştı. Bilinen, uzun süredir tartışılan başlıklara bir kez daha değinmeyeceğim. Bugünün konusu TCMB’nin yaptığı “sadeleşme” hamlesi.
Küresel kriz sonrası inşa edilen para politikasına yeniden dönüş yaptık. 28 Mayıs itibarıyla 3 yıl sonra süreci tamamlamış olduk. 1 Haziran’dan geçerli olmak üzere haftalık repo faizi yüzde 16.50 seviyesinde belirlenecek ve ana politika faizi olma işlevi yeniden aktif hale gelecek. Faiz koridorunun alt ve üst bantları +/- 150 baz puan olacak şekilde ayarlanacak. Daha önemlisi, Ocak 2017 sonrasında hayatımıza “de facto politika faizi” olarak giren GLP ise eski mahiyetine dönecek. Yani, daha sade ve normal bir para politikamız olacak. 1 Haziran-7 Haziran arasında geçiş dönemi olacak ve faiz koridorunun üst bandı, haftalık repo ve GLP oranları yüzde 16.50’de eşitlenecek. Geç oldu, güç oldu ama oldu. TCMB, piyasa katılımcılarının kaygılarını daha fazla göz ardı edemedi. Ayrıca, bu tarz bir hamlenin yapılması için 7 Haziran tarihinin beklenmemesi de gayet yerinde ve doğru bir adım oldu. Aksiyon alınırken “iletişim kanalı” da sağlıklı çalıştı, gerekli yönlendirmeler yapıldı. Muhtemel stres birikimi sürecinin önüne şimdilik set çekildi. Para politikası cephesinde yapılabilecekler büyük çoğunlukla tamamlandı. Önemli bir belirsizlik başlığı gerek yerli gerekse yabancı yatırımcının elinden alındı. İyi de oldu. Eleştirdiğimiz gibi doğru hamleye de değinmek gerek. Son 1 haftalık süreç doğruydu. Pazartesi günü yapılanlar çok daha doğruydu.
Hamle silsilesini pozitif görmek en sağlıklısı. Yerel varlıkların boşlukta fiyatlanma süreçlerinin azalacağı kanaatindeyiz. Tahribatı artıran en önemli unsur olan “oynaklık artışı” meselesinde ivme kaybı beklentisi içerisindeyiz. Negatif süreç zamana yayıldığı için dönüşü de benzer şekilde olacak. Dış koşullardaki bozulma devam ettiği için içeride iyimserlik ilk etapta sınırlı kalabilir. Şu an için negatif ayrışmada momentum azalışı oldukça önemli. Seçim belirsizliği ve yapısal problemlerimize dair tartışmalar masadan kalkmadığı için tüm sorunlarımızı sadece para politikası adımları ile çözeceğimiz yanılgısına düşmeyelim. Umarım bir daha son 1 aylık dönemde karşılaştığımız belirsizlik ortamını görmeyiz.