Sadeleşme nereye kadar?
Dönemin son küresel riski bu gün (Perşembe) karara bağlanıyor. İngiltere’nin (Britanya) Avrupa Birliği ile ortaklığının geleceği (Brexit) hakkında karar oluşturacak olan halk oylaması bu gün yapılıyor. Bu yazı yazılırken oylama sürüyordu. Dolayısıyla kararın ne yönde oluştuğuna dair elimizde henüz bir bilgi yok. Ama siz bu yazıyı okurken büyük olasılıkla halk oylamasının sonucunu öğrenmiş olacaksınız. Halk oylamasının sonuçları sadece AB ya da İngiltere’yi etkilemekle ile sınırlı kalmayacak. Brexit’den çıkacak her kararın küresel sonuçları olacak. Brexit daha bir süre gündemde kalacak.
Son haftada Birliğin içinde kalalım, AB ile yola devam edelim diyenlerin oylarının ufak bir marjla Birlikten çıkalım diyenlerin önüne geçtiği gözleniyor. Kişisel görüşüm de bu yönde. İngilizlerin AB de kalacaklarını ama birlik içindeki pozisyonlarını yeniden müzakere edeceklerini düşünüyorum. Küresel etkiler açısından bu olumlu bir sonuç sayılır. Birlikten çıkma (Brexit) sonucunun üreteceği belirsizlikler ve risk algısı başlamadan bitmiş olacaktır. Bu tabii taraflar açısından olduğu kadar küresel piyasalar için de gerilim ve riskin azalacağı anlamına geliyor bu. Eğer sonuç bu yönde olurda FED’in faiz yükseltme kararını (muhtemelen) sonbahara ertelemesinden sonra İngiltere’nin Birlikten ayrılmama kararı stresi daha da azaltacaktır. Yaz aylarının görece düşük risk algısı, artan risk iştahı ve göreli bir sakinlik içinde geçeceği anlamına gelir bu. Tersi olursa hep beraber yazı terleyerek geçireceğiz demektir.
Risk algısının yumuşaması yaygın bir olumlu etki yaratacaktır. Bu sürecin bizi daha da çok etkileyeceğini düşünüyorum. Malum, para politikamızı sadeleştirme sürecindeyiz. Bu ifadenin kaba Türkçesi faiz oranını düşürme peşindeyiz diye okunabilir. Bu sadeleştirmeyi TCMB’nin küresel kriz sürecinde başlattığı “faiz koridoru” uygulamasını terk edip, tek faize dönerek gerçekleştireceğiz. Bunu da koridorun üst bandını oluşturan Merkez Bankası’nın borçlanma, yani ekonomiyi fonlama faizini (Merkez Bankası buna marjinal fonlama faizi diyor) düşürerek yapacağız. Böylece borç alma ve borç verme faizlerini yakınlaştırıp, aralarında ufak (ve olağan) bir marj olan tek (ve düşük) bir faize dönmüş olacağız. Sadeleştirme olarak tarif edilen süreç bu.
Sadeleştirme olumlu bir işlem kuşkusuz. Ama öyle haydi yapalım diye yapılacak bir işlem de değil bu. Ciddi riskler içeriyor. En önemli risk de faizi düşürelim derken döviz kurunu tahrik edip, faizi daha da yükseltmek zorunda kalmak. Bu tür süreçler genellikle krizle sonuçlanıyor. Esas risk bu.
Kısacası, sadeleşelim derken faizi enflasyon artı risk pirimi toplamının altına (yani algılanan riski taşıyamayacak bir düzeye) indirince sermaye çıkışı, döviz kurunun yükselmesi, dengelerin bozulması, ekonominin istikrarsızlaşmasın gibi bir sürecin düğmesine basılıyor. Bu riskin realize olması halinde türbülanstan krize yayılan olasılıkları içeren bir gelişme tetikleniyor. İşin ironik yanı bu sürecin sonunda, risk algısı yükselmiş olacağı için, faizin de başlangıç noktasındaki düzeyinin üstüne çıkması. Tam bir “kaş yapayım derken göz çıkartmak” durumu bu.
TC Merkez Bankası bir süredir faizi düşürüyor. En son 21 Haziran tarihli toplantısında marjinal fonlama oranını yüzde 9.5 dan yüzde 9 a indirdi. Yani, kriz tehdidi içeren tehlikeli bir ip üzerinde yol alınıyor. Ekonominin koşulları şimdiye kadar bu süreci destekledi sayılır. Pozitif bir büyüme kulvarında yol alınırken enflasyon, dış denge vb gibi kritik noktalarda iyileşmeler oldu. Seçim zincirinin bitmesi ile siyasi risk geriledi. Risk algısı yumuşadı. Bizim dışımızdaki risk olasılıkları da uyumlu yönde gelişti. FED’in faiz artırımının ertelenmesi bu yönde çok önemli bir adım oldu. Küresel risk algısı geriledi, risk iştahı körüklendi. Brexit’in ret edilmesi de bu yönde bir gelişme olacak. Kısacası, son dönemde içeride ve dışarıdaki olumlu gelişmeler TCMB’nin faiz indiriminin yolunu açtı, sürecin taşıdığı türbülans-kriz olasılığını azalttı, sadeleştirme yönünde bir adım daha atılmasını yapılabilir hale getirdi. Brexit’in bizi herkesten çok ilgilendiriyor olmasının nedeni bu.
Kendi adıma Brexit’de olumsuz bir karar çıkmaz, süreç içinde ciddi bir olumsuzluk yaşanmazsa bizim de yaz aylarını göreli bir sükunet içinde geçireceğimizi düşünüyorum. Ancak, sonbaharla birlikte bu hava değişecektir. İç ve dış koşulların ön açan-yol veren niteliği tersine dönecek diye düşünüyorum. Haziran toplantısındaki faiz düşürme kararından sonra sadeleştirme sürecine bir süre ara verilmesinin gerekeceği anlamına geliyor bu. Bu noktadan sonrasında faizi zorlamak alınan mesafeyi de tersine çevirme riski taşır.