Sadece unvan karın doyurmaz

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

Bir olay

Danışmanlık yaptığım bir projede fabrikayı geziyordum. Üretim hattındaki genç mühendise “Günaydın” dedim. Sonra da “Hayırlı olsun; duydum ki vardiya amiri olmuşsun” diye ekledim. Genç mühendis “Teşekkür ederim” dedi, ama sesi coşkulu değildi. Bunun üzerine “Hayrola? Çok mutlu gelmiyor sesin. Nedir sorun?” dedim. Genç mühendis şöyle konuştu: “Hocam, anlatayım. Mühendis olarak çalışırken işe sabah herkesle birlikte geliyordum. Şimdi erken gelip biten vardiyanın amirinden işi devralıyorum. Akşam da paydos düdüğü çaldığında evin yolunu tutuyordum.

Ama şimdi gelen vardiya amirine işi devrediyorum, eve daha geç gidiyorum. Yani eve daha az zaman ayırır oldum. Karım bundan rahatsız.” Bunun üzerine ben de “Normal. Sorumluluğun arttı. Ama eve gelen maaşın da arttığını görünce karın yeniden mutlu olacaktır,” dedim. Genç mühendis taşı hemen gediğine koydu: “İşte sorun da burada Hocam. Sorumluluk arttı, ama maaş artmadı.” Elimde başka veri olmadığından genç mühendise fazla bir şey söyleyemedim.
Fabrika turumun sonunda şirketin patronunun yanına gittim. Hal hatır sorduktan sonra konuyu genç mühendise getirdim. “Geçen sözünü ettiğimiz genç mühendise rastladım fabrikada. Sorumlulukları artmış. Ama maaşı artmamış” dedim. Patron şaşırmadı. “Ama hocam onu ‘Vardiya Amiri’ yaptık” dedi.

Bir alışveriş

Ücret, iş gören ile işveren arasında bir alışverişin sonucudur. İş gören, beşeri sermayesini kullanma hakkını işverene verir; kiralar. Beşeri sermaye, kişinin bilgi, beceri, yetenek, davranış ve tutumunun oluşturduğu bir portföydür. Kişi, bu beşeri sermayesini kullanarak kendisine verilen sorumlulukları üstlenir, işin verdiği yükü kaldırır. İşveren de bunun karşılığında kişiye bir ücret paketi verir. Paketin içinde iki paketçik vardır. Bunlardan biri finansal, diğeri ise finansal olmayan paketçiktir. Finansal paketçiğin maliyeti, işverenin cebinden çıkan paradır. Bu paranın bir kısmı, iş görenin cebine doğrudan para olarak girer; maaş, prim gibi. Bir kısmı da işverenin cebinden para olarak çıkar, ama iş görene mal veya hizmet olarak gider. Örneğin, öğlende yenen yemek ve sağlık sigortası gibi. Paketin finansal olmayan kısmı ise, kişinin işten ve iş ortamından sağladığı memnuniyettir. İşin sağladığı prestijdir, unvandır.

Sadece unvan yeter mi?

Yukarıdaki olayda kişinin pozisyonu değişmiştir. İş görenin sorumlulukları, dolayısıyla taşıyacağı yük artmıştır. Sözünü ettiğimiz alışverişteki kira süresi uzamıştır. Bu nedenle, karşılık olarak verilen pakette de artış olması gerekir. İş görenin beklentisi, paketin finansal kısmındadır. İşveren ise, paketin finansal olmayan kısmındaki artışı dile getirmektedir. Başka bir deyişle, genç mühendise sorumluluk ve unvan vererek artan yükün ağırlığını unvan ile dengelediğini düşünmektedir.

Bir alışverişte iki taraf da mutlu olmalıdır; iki taraf da kazanmalıdır; seve seve almalı ve seve seve de vermelidir. Eğer iş göreni mutlu etmezseniz, ondan alacağınızı düşündüğünüz hizmeti alamazsınız. Hele hele, kişinin performansını somut verilerle ölçemiyorsanız, alamadığınızın farkına da varamazsınız. Bu nedenle, iş görenin sorumluluklarını artırdığınızda, onu terfi ettirdiğinizde, terfi ettiğini cüzdanında da hissettirmelisiniz. Bunu yapmadan, unvanı, kişiye çekilen bir kıyak gibi görmek ve göstermek yanlıştır.

Son söz

Genç mühendisin maaşı arttı sonunda. Ama baştaki kırgınlığı yaşatmaya değmezdi. Çalışanın kesesine dokunan konularda gecikmelere meydan vermemek gerekir. Gönül, çabuk kırılır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019