Sadece döviz ve borsa ile ekonomi izlenemez!...
Bilindiği gibi; ekonomi bilimi, sosyal hayatın ve bilimlerin önemli konularından birisidir.
İnsanlığın topluluklar halinde yaşamaya başladığından beri aslında ekonomi vardır. Yani; insan topluluklarının olduğu, devlet ve benzeri yapılanmaların bulunduğu her yerde ve zamanda ekonomi olagelmiştir.
Ekonomi, aslında her şeyde ve her yerde vardır: savaşın, barışın, kıtlığın, bolluğun, doğal afetlerin… kısacası her şeyin ekonomisinden bahsedilir. Dolayısıyla bir gerçektir ekonomi.
Ekonomiyi üç çerçevede tanımlar ve algılarız.
Birincisi reel ekonomi, Yani özel piyasalarda mal ve hizmet üretiminin söz konusu olduğu ekonomi. Bu alana sanayici, tüccar, çiftçi, esnaf ve hatta birey girer. Bunların birbirleriyle sürekli alış verişine bağlı “fayda” ve “kar” maksimizasyonu söz konusudur.
İkincisi kamu ekonomisidir. Özellikle kamusal ve yarı kamusal mal ve hizmet üreten kamu kesimidir. Burada kamusal faydaya yönelik kamu hizmeti asıldır ve özellikle yönetenler için “oy” maksimizasyonu geçerlidir.
Üçüncüsü ve ekonominin bir diğer önemli boyutu da mali kesim. Yani mali piyasalar.
Mali piyasalar da deyince akla borsa, döviz, faiz, bono-tahvil, kredi, altın geliyor. Mali piyasaların en tipik özelliği “küresel” boyutlu olmasıdır. Zira mali piyasalarda sermaye ve para hareketleri serbesttir.
Ekonominin bu üç çerçevesi adeta birbirini tamamlayan puzzle gibidir. Hepsi bir arada resim bütünlüğünü verir. Biri olmadan diğeri olmaz. Kamu kesiminin olmadığı ekonomi yoktur; hatta kamu ekonomisinin kurumlarının ve kurallarının olmadığı ekonomi yoktur. Aynı şekilde başta para olmak üzere, bir ekonominin kan dolaşımını ifade eden mali piyasaların olmadığı ekonomi de yoktur. Hatta günümüz gelişmiş ekonomilerinin başat sektörüdür mali kesim.
Ancak; gelin görün ki ekonomi sanki sadece mali piyasalardan ibaret ve sadece ona endekslenmiş durumda. Yani; varsa da yoksa da mali piyasalar. Sanki her şeyin başı sonu mali piyasalar. Reel ekonomide ne olmuş bitmiş kimsenin umurunda değil.
Malum artık tüm gazetelerin ekonomi sayfaları var. Bu sayfaların ağırlıklı kısmını yukarıda bahsettiğimiz mali piyasaların konuları ve hareketleri oluşturuyor. Televizyonlarda ve özellikle bazı yerli ve yabancı ekonomi kanallarında sadece mali piyasalar işleniyor.
Hayatında belki de bakkaldan ekmek bile almamış 30 yaş altı gençlerin çok derinlikli (!) analizleri adeta ekonomideki oyunculara ışık tutuyor. İnsanlar bu gençlere bakıp pozisyon alıyor.
Açıkçası mali piyasalar çok belirgin bir şekilde ekonomiye hakim. Diğer piyasalar sanki yok gibi. Öyle ki; örneğin; ABD’deki tarım dışı istihdam, Japonya’daki iş gücü piyasaları ve benzeri uzak dünyadaki en küçük gelişmeler bile Türkiye’deki para ve sermaye piyasalarını veya bir başka ifadeyle mali piyasaları etkiliyor.
Galiba çok küresel bir oyuncu olduk!...
Açık söylemek gerekirse sadece borsa, döviz, faiz ile ekonomi izlenemez. Gelişmelere sadece mali piyasalar açısından bakanlar, bu durumda resmi tam göremezler. Asıl ekonominin lokomotifi reel kesim ve yılların ihmalini yaşayan kamu kesimi göz ardı edilemez.
Ya fotoğrafı tüm olarak görmek veya diğer parçaların da varlığını göz ardı etmemek gerekir. Ünlü analistler, reel ekonomiyi algılamak adına fabrika, tarla, bahçe, işyeri görmeliler.