Sadece AB'mi suçlu kardeşim…

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

 

 

Hem AB, hem ABD ticari ilişkilerimizde olumsuzluklar söz konusu. AB ticaretinde Zafer Çağlayan'ın söylediği gibi AB'nin engelleri ve olumsuzluklar söz konusu. Ancak, bunların bir bölümü geçmiş dönemde bizim tutumumuzdan da kaynaklanıyor. ABD ile 2009 yılında Model Ortaklık kurduğumuz söylenmesine karşın dünya ithalatında yüzde 19.4 payı olan bu ülke ithalatında bizim payımız sadece binde 3. Bu tablo hem AB hem de ABD ticaretimizi yeniden ele alıp masaya yatırıp geliştirmemizi gerekli kılıyor.       
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Amerikan büyükelçisi Ricciardone ve Türkiye'de yatırımı olan Amerikalı firma yetkilileriyle dün bir araya geldi. Çağlayan, bu buluşmada Amerika, AB arasında başlayacak Serbest Ticaret Anlaşması görüşmelerine paralel olarak Türkiye-ABD arasında da STA anlaşması yapılması için masada yer almamız gerektiğini vurguluyor.
Çağlayan, 1996 yılında AB ile yaptığımız Gümrük Birliği anlaşmasından bu yana geçen 17 yıllık sürede birçok ülke ile STA imzalayan AB'nin Türkiye'ye karşı samimiyetsiz ve ikiyüzlü davrandığını iddia ederek,"Bir yandan iş adamlarımıza vize uyguluyor, bir taraftan malların serbest dolaşımına engel getiriyor, bir taraftan da 17 yıldır başka ülkelerle yaptığı STA'da bizi dışarıda tutuyor. Bunun sonucunda ticareti ihlal edici, bozucu bir sonuç ortaya çıkıyor. Gümrük Birliğini masaya yatırmanın zamanı geldi" değerlendirmesini yapıyor. 
Çağlayan'ın Gümrük Birliği anlaşması içersinde olduğumuz AB ile ilgili serzenişleri haklılık içeriyor. Hatta onun söylediklerine TIR şoförlerine vize ve Tır'larımıza sınırlı sayıda  geçiş belgesi verilmesiyle "Malların serbest dolaşımının engellenmesi" gibi olumsuzlukları da ekleyebiliriz. Zamanında başka hak için emeğin serbest dolaşımın engellenmesi gibi konulardan da söz edebiliriz.
Ama şunu bilmeliyiz ki, AB'nin 50'nin üzerinde ülke ve ülke grubu ile STA anlaşması imzalamasında bizim dışarıda kalmamızda bizim tutumumuzdaki olumsuzluk ta rol oynadı. Bu STA'lara AB yönetimi bizi davet ettiğinde biz, "Bunun Kıbrıs Rum yönetimini resmen tanıma" anlamına geleceği için AB'nin üçüncü ülkelerle yaptığı anlaşmalar paralelinde tek tek bağımsız STA imzalamayı esas alan bir tutum gösterdik. Ama AB ile STA imzalayan birçok ülke bizden AB benzeri gümrük indirim avantajını  otomatik elde eden ülkeler bize AB ile imzaladıkları STA imkanlarını vermek yerine, bizi üçüncü ülke olarak gümrük duvarları arkasında tutmayı çoğunlukla ticari avantaj olarak gördüler, bizle STA imzalamaktan uzak durdular.
Bunun sonucunda biz, grup olarak EFTA ve 12 ülke ile STA imzalayabildik. Üç ülke ile yaptığımız STA'da bu ülkelerin onay süresini bekliyoruz. 21 ülke ve 5 ülke grubu ile de müzakere sürecini devam ettiriyoruz.
AB'nin STA için müzakere başlatacağı belirtilen ABD ile 2009 yılında Model Ortaklık içinde olduğumuz iki ülke lideri tarafından açıklanmasına karşın, o ülkenin birçok ülkeyle serbest ekonomi bölgeleri QEZ anlaşmalarında gümrüksüz satış imkanının benzeri bir anlaşmaya bizimle yanaşmadı. Bunun sonucunda dünya ithalatında yüzde 19.4 paya sahip olan ABD'nin ithalatında bizim payımız sadece binde 3 seviyesinde. 2002 yılında Türk Amerikan dış ticaretinin büyüklüğü 6 milyar 307 milyon dolar iken. İhracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 106 iken, 2011 yılında 20 milyar 618 milyon dolara yükselen dış ticarette ihracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 22.2 seviyesine düşmüş durumda. 
Aynı dönemde dünya ticaretinden 2000 yılında aldığımız pay binde 42'den 2010 yılında binde 84'e yükselmesine karşın, dünya ticaretinde büyüklük sıralamasında 40.'lıktan ancak 33.'lüğe yükselebildik, Dünya nüfusu içindeki yüzde1'lik büyüklüğünüz payına ticaret alanında sahip olamadığımız için Dünya ticaretinde ilk 30 ülke içersinde yer alamıyoruz.
Bütün bunlar bir bölümü bizim hatalı tutumuzdan da kaynaklanan AB ile Gümrük Anlaşmasından doğan AB ile haklarımızı talep etmek, AB'nin uyguladığı anlaşmalara aykırı engelleri aşmak için mutlaka masaya oturup hak aramalı ve hakkımızı almalıyız.
Aynı şekilde ABD ile de Model Ortaklık konusunun içini dolduracak yeni imkanlara sahip olmak için siyasal girişimlerde bulunarak yeni haklar elde etmeliyiz…
NOT: Pazartesi günkü Turquality konulu yazımla ilgili Cihan Ürtiş bir değerlendirme notu gönderdi. Sunmak istedim:"Sayın Kürşat Tüzmen ile birlikte adı anılacak biri varsa , o da şimdiki Gümrük ve Ticaret Müsteşarı Ziya Altunyaldız'dır. DTM'da Daire başkanlığından DTM'de müsteşar yardımcısı görevinden ayrılıncaya kadar sürecin işletilmesinde ve sıfırdan evraklar içinde boğuşan, dosyalarda kaybolan  ve iyi işleyen bir sistem için çok fedakarla çalışan Emel Emirlioğlu gibi cefakar bürokratlar adına Ziya Bey ve ekibi de kutlanmalıdır. 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar