Sadece 6 ülkede kadın ve erkekler eşit yasal haklara sahip
Dünya Bankası Raporu’na göre 2,7 milyar kadının erkekler ile aynı şekilde iş tercihi yapmaları yasal olarak kısıtlanmış durumda. Rapor, sadece Belçika, Danimarka, Fransa, Letonya, Lüksemburg ve İsveç’i kapsayan 6 ekonominin, tüm alanlarda kadınlara ve erkeklere eşit yasal haklar tanıdığını ortaya koyuyor.
Birleşmiş Milletler, 1921 yılından bu yana ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kutlanan 8 Mart’ın temasını bu yıl ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” olarak açıkladı. 8 Mart’ın sloganı ise “Düşünürken eşitlik ilkesini, hayatı kurarken aklın rehberliğini, değişim için yenilikleri hiç unutma” olarak belirlendi.
Kadınlarla erkeklerin hem kamusal hem de özel alana eşit oranda, eşit olanaklar sağlanarak katılmaları anlamına gelen toplumsal cinsiyet eşitliği, insan hakları açısından çok önemli bir alan.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, güçlü bir siyasi irade ile birlikte, hükümetler, sivil toplum, uluslararası kuruluşlar ve diğer taraflar arasında uyumlu çabalar gerektiriyor. Yasal ve düzenleyici reformlar bunun başarılmasında önemli bir ilk adım olarak ön plana çıkıyor.
Dünya Bankası tarafından açıklanan yeni bir endekse göre, kadınlar erkeklerin sahip olduğu yasal hakların sadece dörtte üçüne sahipler. Bu durum, kadınların işe girme, iş kurma ve kendileri ve aileleri için en iyi ekonomik kararları alma olanaklarını kısıtlıyor.
“Kadınlar, İş Hayatı ve Hukuk 2019: On Yıllık Reform Dönemi” adlı çalışma kapsamında tanıtılan endeks, son on yıllık dönemde önemli ilerlemeler kaydedildiğini, fakat bu ilerlemelerin yeterli olmadığını ortaya koyuyor. Öyle ki 56 ülke 10 yıldır kadınlar için hiçbir reform yapmamış durumda.
Endekste 100 puana sahip olan, yani ölçülen tüm alanlarda kadınlara ve erkeklere eşit yasal haklar tanıyan ülke sayısı ise sadece 6. Bu ülkeler, Belçika, Danimarka, Fransa, Letonya, Lüksemburg ve İsveç.
Dünya Bankası Grubu Geçici Başkanı Kristalina Georgieva, “Eğer kadınlar potansiyellerinin tamamını kullanabilmek için eşit fırsatlara sahip olurlarsa, dünya sadece daha adil bir yer olmakla kalmayacak aynı zamanda daha müreffeh hale gelecek. Bir değişim yaşanıyor ancak bu yeterince hızlı değil. Halen 2,7 milyar kadının erkekler ile aynı şekilde iş tercihi yapmaları yasal olarak kısıtlanmış durumda. Kadınları geri planda tutan engelleri ortadan kaldırmamız çok büyük önem taşıyor” diyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun ‘Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2018 Raporu’nun da ortaya koyduğu gibi, toplumsal cinsiyet eşitliği siyaset, ekonomi ve eğitim alanlarında çok ciddi bir sorun olmaya devam ediyor ve bu şekilde devam edersek, eşitliğin ücret alanında sağlanabilmesi için en iyi ihtimalle 200 yıl geçmesi gerekiyor. Eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşma, siyasi ve ekonomik alanda temsiliyet gibi her alanda yaşanan eşitsizliğin giderilmesi için, bütçelerin toplumsal cinsiyet temelli değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye özelinde ise kadın istihdamının önündeki en önemli engellerden biri olan çocuk bakım ve eğitim kurumlarının yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor.
TÜSİAD, AÇEV ve PwC tarafından hazırlanan “İş ve Özel Yaşam Dengesi Yolunda Çocuk Bakım ve Eğitim Kurumlarının Yaygınlaştırılması” başlıklı rapor, kadınların çalışma hayatına girmesinin ve çalışma hayatında kalıcı olabilmesinin önünde eğitim dışında engeller olduğuna işaret ediyor. Çocuk bakımı bu engellerin başında geliyor.
Raporda yer alan önerilerin başında; Türkiye’de kreş arz ve talebini geliştirmeye yönelik bütüncül bir kamu politikasının hayata geçirilmesi; gerek kamunun doğrudan destekleri gerekse özel sektöre yönelik teşviklerle, her ailenin erişebileceği kaliteli çocuk bakım ve eğitim hizmetlerinin yurt çapında yaygınlaştırılması; kreşlerin kurulum ve işletme giderleri için belediyelerin desteklenmesi yer alıyor.