Sabun köpüğü piyasalar
Geçtiğimiz günlerde Bakü’de bir eğitim verdim. Eğitimin konusu, ‘‘Finansal Piyasalar ve Portföy Yönetimi’’ idi. İki finansal varlık arasındaki ilişkinin derecesini gösteren korelasyonla ilgili eğitimde çok sayıda soru geldi. Korelasyonlardan yola çıkarak, iyi getirili bir portföyün hazırlanıp hazırlanamayacağını tartıştık. Türkiye’de verdiğim eğitimlerde de benzer sorular geliyor. Mevcut piyasa koşullarında, korelasyonu veya başka bir risk ölçütünü merkeze koyarak bir portföy optimizasyonu (getirinin maksimize, riskin minimize edilmesi) yapmanın oldukça zorlaştığını düşünüyorum.
Piyasaların dengesi iyice bozuldu. Öncü göstergelerden yola çıkarak tahmin yapmak yanlış sonuçlar verebiliyor. Farklı piyasalarda zaman zaman oluşan ilişkiler sabun köpüğü gibi uçup gidiyor. Bir finansal varlıkla ilgili yorum yapıyorsunuz. Aynı kategorideki diğer varlıkla birlikte hareket edeceğini düşünüyorsunuz. Bir ilişkisizlik durumu beliriyor. Örnek olması için, geçtiğimiz cuma günü yayımlanan ABD istihdam raporundan sonraki fiyat hareketlerine bakalım. Veriden sonra, Amerikan ekonomisinin zayıfl adığı düşüncesiyle bakır düşerken, diğer önemli endüstriyel metal olan platin son haftaların en hızlı yükselişini gerçekleştirdi. Doktor bakır gerçek bir uzmandır. Platin büyümeye duyarlıdır. Hangisi doğruyu söylüyor? Diğer taraftan, dolardaki yükselişe rağmen, petrol yüzde 6 civarında artabiliyor. Her harekete göre hikayeler yaratılabilir. Ama bunlar, piyasalardaki dengelerin darmadağın olduğu gerçeğini değiştirmez.
Fed’in faiz artırımıyla ilgili görüşlerim değişmedi. Haziranda bir artırım senaryolarımda yok. Fakat Fed bu sene bir kere de olsa artırım yapmak istiyor. Geçen haftaki istihdam verisinden sonra bile bazı Fed üyeleri, ‘‘Zayıf geçen ilk çeyrek, faiz artırımını engellemez’’ mesajını verdiler. Fed kanadında ilginç gelişmeler de yaşanıyor. Fed’in parasal operasyonlarını New York Fed yönetiyor. New York Fed yetkilileri son günlerde piyasa profesyonelleriyle buluşuyor. Para politikasının normalleşmesi amacıyla kullanılan araçlarla ilgili beyin fırtınası yapılıyor. New York Fed, uygulanacak politikanın kısa vadeli faizler üzerindeki olası etkileri üzerine kafa yoruyor. Fed bu sene en azından bir kere faiz artırarak, sıfır faiz politikasından kurtularak, son bir senede yarattığı politika araçlarının gerçek etkisini görmek istiyor. Fed’in çekincesi, faiz artırımının piyasa faizlerine yansımamasıdır. İktisatçıların, ‘‘Merkez Bankası politika faizini değiştirerek, ikincil piyasada oluşan kısa vadeli faiz oranlarını etkiler’’ gibi yorumları aklınıza gelebilir. Normal şartlarda doğrudur. Ancak Amerikan bankacılık sektörünün, Fed’de tuttukları rezervler 2.5 trilyon dolara yükseldi. Fed bir yandan piyasaların faiz artırımına inanmasını isterken, diğer yandan ‘‘Rezervler bu kadar yüksekken, bankacılık sektörünün kısa vadeli finansman ihtiyacı olur mu’’ mevzusunu tartışıyor. Fed’in para piyasasının içine bu kadar girmesinin dengeleri değiştirip değiştirmeyeceği ayrıca konuşuluyor. New York Fed her şeyden emin olsa, piyasa oyuncularıyla bu kadar yoğun bir fikir alışverişi yapmaz. Bu, piyasalardaki oynaklık seviyelerinin aniden artabileceğini gösteriyor. Bu risk hiç fiyatlanmıyor.
Finansal araçlarla ilgili yorum yapmak zorlaşıyor. Bugün yaşanan hareket, sabun köpüğü gibi ertesi gün kaybolup gidiyor. Fed’in faiz artırımlarının, küresel piyasalardaki oynaklığı artıracağı düşünülüyor. New York Fed’in üzerinde kafa yorduğu gibi, atılacak adımların istenen etkiyi yaratmaması durumunda ne olur? Olaylar daha karmaşık bir hal alabilir. Amerikan şirketlerinin kazanç tahminleri zaten düşüyor. Hisse senetleri bunları henüz yansıtmıyor.