Sabancı: Temiz enerji dönüşümü kadın katılımının artması ile mümkün
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, enerji sektörünün işgücü açısından cinsiyet dengesizliğinin en fazla izlendiği sektör olduğunu söylüyor.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (CGFT) ve Hello Tomorrow Türkiye işbirliğiyle düzenlenen “Temiz Enerji, Bilim ve Teknolojide Kadın Liderler” konulu Uluslararası Konferansı’nda enerji sektörünün işgücü açısından cinsiyet dengesizliğinin en fazla izlendiği sektör olduğu vurgulanırken, temiz enerji dönüşümünün kadın katılımının artması ile mümkün olacağı ifade edildi.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın dile getirdiği gibi, kadınların güçlendirilmesine yönelik önemli girişimler olsa da kadınlar, hala temiz enerji, bilim ve teknolojideki işgücünün yarısından daha azını oluşturuyor, karar verme düzeylerinde yeterince temsil edilmiyor.
Temiz enerji alanında kadın istihdamı daha yüksek
Sabancı, enerji sektöründe kadınların toplam işgücünün yüzde 20'sini oluşturduğunu, bu oranın temiz enerji alanında yüzde ise 32 ile daha iyi durumda olduğunu belirtirken, şu bilgileri veriyor: “Kadınlar enerji sektörünün yüzde 24’ünü oluştururken, yüzde 17’si yönetsel pozisyonlarda yeralıyor. Ayrıca, dünyanın acilen ihtiyaç duyduğu bir temiz enerji dönüşümünün, ancak yeni bakış açıları ve yenilikçi iş modelleri getirebilecek kadınların daha fazla katılımıyla gerçekleşebileceğine yürekten inanıyorum. Yapılan çalışmalar şunu gösteriyor: Kadınların karar alma süreçlerine dahil etmeleri çalışanları daha çok motive ediyor, daha iyi bir çalışma ortamı yaratıyor ve daha başarılı bir risk yönetimi sağlıyor. Enerji sektöründeki cinsiyet çeşitliliği, kârlılığı artırıyor, verimliliği yükseltiyor.”
Türkiye’nin enerji politikasının, daha güvenli, rekabetçi ve verimli bir enerji geleceği için dayanak teşkil eden enerji güvenliği, yerelleştirme ve öngörülebilirlikten oluşan üç temele dayandığını belirten Sabancı, “Enerji verimliliği de bu üç temel alandaki başarıyı destekleyecek bir diğer önemli politika alanını oluşturuyor. Türkiye'nin daha çeşitli ve daha rekabetçi insan kaynakları ile birlikte yerel enerji kaynaklarındaki güçlü potansiyeli sayesinde, bu hedeflerin gerçekleştirileceğine gerçekten inanıyorum” diyor.
Engelleri bizler yaratıyoruz
Enerji sektöründe kadın katkısının karşılaştığı sorunlar, engeller ve fırsatlar başlıklı oturumda dinlediğimiz GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy, kadınların karşılaştıkları zorlukları kültür, önyargılar ve kadın rol modellerin yetersizliği başlıkları altında özetliyor. Harvard Üniversitesi kapsamında gerçekleştirilen ve 200 bin kişinin katıldığı bir araştırmanın sonucuna dikkat çeken Özsoy, şöyle diyor: “Araştırmanın sonucu oldukça düşündürücü, çünkü katılımcıların yüzde 76’sı, iş dünyasının erkekler için daha uygun olduğunu ve ev işlerinin ise kadınların görevi olduğunu düşünüyor. Dolayısıyla, engelleri bizler yaratıyoruz aslında…”
Canan Özsoy’un verdiği örnekten yola çıkarak, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda öncelikle zihinsel bir değişime ihtiyacımız olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Kadınların bilim, teknoloji, mühendislik gibi alanlarda daha fazla olmaları, kendilerine güvenmeleri gerekiyor.
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Dr. Melsa Ararat’ın da ifade ettiği gibi; “Merak kediyi öldürür, ama merak kadınların aya çıkmasını sağlayabilir.”
Fatih Birol: Hidrojen ve off shore rüzgar enerjisi yükseliyor
“Temiz Enerji, Bilim ve Teknolojide Kadın Liderler” konulu Uluslararası Konferans’a video bağlantısıyla katılan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, IEA’nın dört yılda bu yana modernizasyon çabaları çerçevesinde kadın çalışan oranını yüzde 49’a çıkardığını söylüyor. Birol, “Bunu sadece adil olmak için yapmıyoruz. Hepimiz, kadınların sonuçları ve karar verme süreçlerini daha iyi etkilediklerini biliyoruz” diyor.
Dünya genelinde işgücünün yüzde 49’unu kadınların oluşturduğunu, ancak geleneksel enerji sektöründe kadınların toplam işgücünün sadece yüzde 25’ine ulaşabildiğini kaydeden Birol, yenilenebilir enerji alanında bu işgücünün biraz daha fazla olduğunu ve üçte bire yükseldiğini söylüyor.
IEA üye ülkelerinin büyük bir bölümünü gelişmekte ülkeler oluştururken, bugün Asya ve Afrika kıtalarından da üyeler eklendiğini kaydeden Birol, yenilenebilir enerjilere yönelik yatırımların gün geçtikçe artığına dikkat çekiyor. Birol, özellikle hidrojen enerjisi ve off shore rüzgar enerjisi alanlarının önümüzdeki dönemde en fazla gelişme vadeden alanlar olduğunu belirtiyor.