Saat sektöründe 21.4 milyar dolar ihracat
"En büyük biziz" diye abartma ne kadar tehlikeli bir tutumsa, "bizden adam olmaz" diye kendini vurmaya dönük bir algının yönettiği zihin de o kadar tehlikeli ve zararlı olabilir. Yaşadığımız evrenin bir "denge sistemine" dayandığını unutmamak gerekiyor. İşin sırrının dengede olduğunu gerçeğini içselleştirmeden gelişme yaratma neredeyse olanaksız gibi...
Son dönemde AB'yi küçümseyen, Yunanistan'da olup biteni reel verileri karşılaştırmadan yorumlayanların "abartma tuzağına" yakalandıklarına inanıyorum.Net bilgiye sahip olmadan yapılan genellemelerin tehlikeli ezberler yaratarak, kendi yerimizi yanlış belirlemeye yol açtığını gözlüyorum.
Hürriyet'te Demet Cengiz Bilgin'in "Kriz saate yansımadı, İsviçre 21.4 milyar dolarlık satış yaptı" başlıklı haberini ilgiyle okudum. İsviçre 7.6 milyonluk nüfusu olan küçük bir ülke... Geçen yıl 308 milyar 300 milyon dolarlık ihracat yapmış... Bu ihracat içinde kimya sektörü 44 milyar 800 milyon dolarla ilk sırada yer alıyor. Makine sektörünün ihracatı ise 31 milyar 100 bin dolar ...
Kilogramını 15 dolara satabilme
İsviçre'de Nicolas Hayek'in ayağa kaldırdığı ve şimdi de oğlunun yönettiği Swatch Group 7 milyar 400 milyon dolarlık ciroya ulaşmış... Bu cironun yüzde 98'ini dış dünyaya yapılan satışlardan sağlanıyor.
Arkadaşımız Talip Aktaş, Google'dan son verileri indirerek kaba bir hesap yaptı... Saat, sağlık gereçleri ve mücevher sektöründe ürünlerin kilogramının 15 bin dolar dolaylarında satıldığını hesapladı.Ayrıntı verilerine sahip olanlar daha net rakam verebilir. Bu genel hesaplama bile "gelişmenin" ne anlama geldiğini kanıtlıyor.
Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın desteklediği Magazine Deutschland Dergisi'nin Sayı 4/2011'de "Altı büyük trend Almanya'nın lider olduğu alanlar" başlıklı tanıtım yazısına göz attım: Çevre teknolojisi, makine sanayisi, motorize ulaşım ve trafik teknolojisi, tıp teknolojisi, nanoteknoloji ve biyonik alanında gelişmeler özetleniyor.
Birkaç yıl önce Alman makine sanayisinin toplandığı bölgeler ve firma sayısı hakkında bilgi verilmişti. Yanlış anımsamıyorsam 9 bin firmanın makine ürettiği söyleniyordu. Bu yeni tanıtım yazısında makine üretimiyle uğraşan firma sayısının 6 bine düştüğünü saptıyoruz... Makine üretim sektöründe 900 bin insan çalışıyor... Makine sektörünün cirosu ise 173 milyar euro... Cironun yüzde 75'inden fazlası ihracattan sağlanıyor.
Bizde ise rakamlar konusunda kimse emin değil ama, 8 bin firmanın makine üretimiyle uğraştığını biliyoruz... Ciro ve ihracatın ise Almanya ile kıyaslanacak gibi olmadığı da ortada...
Başımızı kaldırıp bulunduğumuz yeri kontrol edelim
Ülkelerin ihraç ürünleri içinde "ileri teknolojinin payı" gelişmişliğin göstergesi. AB'yi küçümseyenler, Yunanistan'ı önemsemeyerek "karpuz keserek yürek ferahlatanlar" başka pencerelerden de bakmayı öğrenmeli. İhraç ürünlerde ileri teknoloji payı Filipinler'de yüzde 65.5, Malezya'da yüzde 47.1 Çin'de yüzde 30.9, ABD'de yüzde 22.9, İsrail'de yüzde 22.9, Almanya'da yüzde 15.5 Yunanistan'da yüzde 11.2 Türkiye'de ise sadece yüzde 1.8. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Ülkemizde 1980'lı yılların başında ciddi "mikroekonomik liberalizasyon reformları" yaptığımız tamam... Yirmi yıl sonra 2000'lı yılların başında " makroekonomik stabilizasyon reformu" ile belli bir mesafe aldığımız da inkar edilemez... Siyasi iradenin, bürokrasinin, STK'ların ve bireylerin dışa ve dünyaya açılma konusunda açılımlarının yarattığı bir " girişimci enerjisine" sahip olduğumuz da öğünebileceğimiz gelişmeler... Demek ki yapabildiklerimiz, yapamadıklarımızın yanında çok küçük şeyler oluyor...
Ünlü Güney Amerika atasözünü anımsayalım: "Başını kaldır yukarılara bak, kendini en yüksek yerde sanma!"
Hepsi işte bu kadar!