S-400'lerin ekonomi politiği
2019 ilk yarısı biterken Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde başını ağrıtan ilk sorun Suriye ise, ikincisi Rusya’dan S-400 füze sistemlerini satın alma girişimidir. Tarafların bu çatışmada kullandığı temel tezler şöyle özetlenebilir: ABD, bu füze koruma sisteminin NATO silahları ile uyumlu olmadığını, üstelik F-25 uçak teknolojisinin de sistemin kurulması ile birlikte Rusya’nın eline geçebileceğinden iddia etmekte. ABD’ye göre temel amacı eski SSCB’ye, şimdi Rusya’ya karşı üye ülkeleri korumak olan bir örgütün (NATO) üyesi olarak Türkiye örgüte ihanet etmekte.
Türkiye ise bu sistemi almakla silah teminin de ülke çeşitliliği yaratacağını, üstelik S-400’lerin ikamesi olan patriot füze sisteminin kendisine satılmadığını söylemekte. Sorun öyle bir hale geldi ki, ABD Türk pilotlarını F-35 eğitiminden dışladı, Türkiye’yi askeri ve ekonomik yaptırımlarla tehdit etmeye başladı. Türkiye şu ana kadar buna gerekli karşılığı verecek bir tez üretemedi. Sadece Edirne’yi geçmeyecek, yurtiçindeki seçmen kitlesini konsolide edecek basit söylemlerle işi idare etmeye çalıştı Ancak bu hafta ABD artık soruna yönelik olarak yeni sert adımlar atacağını gösterdi.
İki ülke arasındaki bu kavga sadece basit bir silah alışverişi tartışmasından kaynaklanmamakta. İşin özünde dünya silah pazarının lordlarının (bunlara savaş lordları da diyebilirsiniz) çatışması yatmakta. Bundan dolayı analizimize bu pazara ilişkin birkaç not düşerek devam edelim.
Dünya silahlara 1.8 trilyon dolar harcadı
Dünya askeri harcaması 2018’de 1.8 trilyon dolara ulaştı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü'nün (SIPRI) son yeni verilerine göre, toplam dünya askeri harcaması 2018 yılında 2017 yılına göre da %2.6 artarak 1 trilyon 822 milyar dolara ulaştı. Dünya askeri harcamalarının %60'ını ABD, Çin, Suudi Arabistan, Hindistan ve Fransa yapmakta. ABD’in askeri harcaması 2018 yılında 648 milyar dolarlı buldu. Çin’in askeri harcaması da 250 milyar dolara ulaştı. Toplam dünya askeri harcamalar, 2018 yılında, 1988'den bu yana ki en yüksek düzeyine erişti. 2018’ yılında dünya askeri harcaması, dünya gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH ) %2.1 olurken, kişi başına askeri harcamada 239 dolar oldu.
NATO üyesi ülkelerin toplam askeri harcaması, 2018 yılında dünyadaki toplam askeri harcamalarının %53'ünü oluştururken, rakamda 963 milyar dollar oldu. Böyle büyük bir pazarın önemli müşterilerinden birisi de Türkiye. AKP iktidara geldikten sonra askeri harcamaların GSYH içindeki payını azaltmaya başladı. 2002 yılında %3.9 olan oran 2015 yılında %1.8’e kadar geriledi. Başkanlık sistemine geçiş ile birlikte askeri harcamalarda artmaya başladı. Bunun sonucunda da askeri harcamalar/GSYH oranı 2016 ve 2017 yılında %2.1’e, 2018 yılında da %2.5’e yükseldi. Türkiye, askeri harcamalarını 2018’de %24 artırarak, dünyanın en büyük 15 askeri harcamasını yapan ülkeler arasında yer alırken, harcama rakamı da 19.0 milyar dollar düzeyine erişti. Diğer yandan 2018 yılında Türkiye, askeri harcamalar/GSYH oranında %2.5 ile NATO içinde en fazla harcama yapan ikinci ülke oldu.
ABD bu tablo karşısında S-400 tercihine karşı çıkarken, aynı zamanda yağlı bir silah müşterisi olan Türkiye’yi yitirmekte de istemiyor. Yani işin ucunda Başkan Trump’ın kayırılmış sektörleri arasında yer alan silah sanayini koruma güdüsü de var.
Askeri harcamalardaki artışa bakarak Türk halkı başkanlık sistemine geçerek tankı, tüfeği, tereyağına tercih ettiğini söyleyebiliriz. Bu önemli bir dönüşümdür. Hafife alınmamalı. Alınırsa da bedeli yüksek olur.