Rüzgârın kaç Ec/kWh? (*)
Rusya Federasyonu ile imzalanan nükleer santral anlaşması, tesis inşa edilecek arazinin Türkiye toprağında bulunması hariç, neredeyse tümüyle taraf ülkenin lehine hak ve imtiyazlar içeriyor.
Anlaşma, çalışma süresi uzatılan TBMM'nin 'sıkıştırılmış' gündemine alındı; iki gün önce komisyondan hızla geçirildi, birkaç gün içinde genel kurula onaylanması bekleniyor.
Bugünün sorusu şu: Enerjide Rusya'ya mevcut ve ağır bağımlılığı 'katmerleyecek' olan nükleer santral anlaşmasını TBMM'den bir an önce geçirmek için yürütme ve yasama düzeylerinde gösterilen gayret ve telaş, yerli, temiz ve dışa bağımsız enerji üretimini düzenleyen Yenilenebilir Enerji Kanunu'ndan (YEK) neden esirgeniyor?
Bu soruyu merak hanemize kaydederek devam edelim. 2005 yılında gayet isabetli bir icraatla çıkarılan YEK aradan geçen sürede hidro elektrik dışındaki yenilenebilir yatırımlarını özendirmede yetersiz kaldığı gerekçesiyle 2009 yılında elden geçirilmek istendi ve sektör temsilcilerinin de katılımıyla tasarı taslağı oluşturuldu.
Garip bir durum
Ancak, bu taslak o gün bugündür tasarıya dönüşemedi! Başlangıçta çalışmalara katılan Enerji veTabii Kaynaklar Bakanlığı'nın bir süre sonra kendini 'geri plana' çekmesinin ve YEK değişikliklerinin hükümet tasarısıyla düzenlenmemesinin sebepleri de meçhul kaldı.
Nitekim, başta rüzgârcılar olmak üzere, yenilenebilir sektörünün beklediği fiyat teşviklerini içeren değişiklikler parti grubunun ve hükümetin bilgisi dahilinde AKP Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un yasa teklifiyle TBMM'ne sunulabildi.
Doğrusu garip bir durumdu; hâlâ da öyle… Yapılabilecek tek açıklama, hükümetin, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın 'alım fiyatlarını artırmak Hazine'ye yük getirir' direncini aşamaması olabilir.
Peki, ekonomiden sorumlu Babacan direnmekte haklı idiyse, yenilenebilir yatırımlarda alım garanti fiyatlarını artıran Aksoy teklifi, parti grubundan ve hükümet katından nasıl destek aldı? Parti grubunun ve hükümet katının desteklediği bir yasa teklifi nasıl oluyor da bugüne kadar sürüncemede bırakılabildi? Bu da izaha muhtaç başka bir soru.
Bizde yük ama…
Yenilenebilir enerji kaynağı denilince akla rüzgâr gelse de, devletin YEK çerçevesinde bu yatırımlar için öngördüğü alım garantileri jeotermal, foto voltaik güneş, biyokütle, dalga, akıntı, gel-git enerjilerine dayalı elektrik üretim yatırımlarını da kapsıyor.
Gene de rüzgâr halen mevcut ve başlatılmış yatırımlar da dikkate alındığında Türkiye şartlarında 'olabilirlik' bakımından ilk sırayı alıyor. Bu sürecin, diğer kaynaklarla birlikte desteklenmesi Türkiye'nin 'ulusal enerji çıkarları' açısından zorunlu.
Hükümetler olmadık alanlara 'teşvik' saçar, nasıl kullanıldığına bile bakmazken yenilenebilir elektrik üretimi yatırımlarının orta ve uzun vadede sağlayacağı faydayı kaprislere feda edemezler!
Elektrik Üreticileri derneğe Başkanı Önder Karaduman'ın verdiği şu bilgilere bakınız: Almanya'da rüzgâr alım tarifeleri 20 yıl için 8,5 Ec/kWh, Belçika'da 7,68 Ec/kWh, Hollanda'da 7,71 Ec/kWh, İtalya'da 7,37 Ec/kWh, Avusturya'da 7,3 ile 10,9 Ec/kWh arasında değişiyor.
ABD'de rüzgâr elektriğine 2 cent/kWh vergi teşviki; Yunanistan'da güneş enerjisine 20 yıl için 45,82 Ec/kWh artı düşük faizli yatırım kredisi ve yüzde 40'a varan hibe desteği. Avusturya'da güneş elektriğine 29,99 ile 45,99 Ec/kWh arasında; Bulgaristan'da tesis gücüne göre 36,7 Ec/kWh'dan başlayan alım fiyatları.
Şimdi bir soru daha: Bu ülkelerin enerji politikalarını yapanlar ve yönetenler akılsız mı da bizimkiler rüzgâra 6.5 Ec/kWh'dan santim fazlasını vermiyor?
(*) Ec/kWh: Euro-cent/kilovatsaat