Rüzgâr, sponsorluk, antik kentler...

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

Şimdi bir rüzgâr geçti buradan/ Koştum ama yetişemedim, / Nerelerde gezmiş tozmuş / Öğrenemedim.  // Besbelli denizden çıkıp / Kıyılar boyunca gitmiştir, / Tuz kokusu, katran kokusu, ter kokusu / Yüreğini allak bullak etmiştir.

Cahit Külebi’nin ilk iki dörtlüğünü aldığım "Rüzgâr" şiirinin tamamını bir solukta, ezberden okuyuverdim... Çanakkale’de, Siemens’in rüzgâr santrallerinden birinin tam altında, dev pervanelerin seslerini dinliyorum... Başım arkada, kanatların dönüşlerinden büyülenmiş gözlerim yukarıda, gökyüzünün maviliğinde uçuşan hayallerimi seyrediyorum...

İşte uçurtma peşindeyim, elimde rengârenk rüzgârgülleri hayranlıkla dönüşlerini izliyor, koştura koştura onları hareket ettirecek rüzgârı oluşturmaya çalışıyorum...

Uçan balonlara hayranlığım başka bir hikâye konusu...

Ya yeldeğirmenleri?

Bodrum’un tepelerindeki o terk edilmiş beyaz yapıların hüzünlü görüntüsü, hiçbir zaman dönemeyecek olan kırık dökük kanatların yalnızlığı... Amsterdam’da çalışan bir yeldeğirmeni ile ilk kez tanışmam ve masalların gerçek olması...

Tabii onlarla savaşan benim de kahramanım Don Kişot!

Yıllar geçse de, büyüsem de rüzgâr ve onun hareket ettirdiklerine, uçurduklarına ilgim eksilmiyor, artıyor...

Bozcaada’da kurulmuştu sanırım ilk rüzgâr santralleri, izin verildiği kadar yaklaşmış, sesleriyle ilk kez orada tanışmıştım... Hamburg’un kırsalına çıktığımızda gözlerimi ayıramazdım onlardan... İşte şimdi tam altındaydım, birazdan o beyaz, dev çelik kulenin içine de girebilecektim...

Dünya enerji üretimindeki payları giderek artıyordu bu santrallerin... Türkiye'nin 2023 vizyonu içinde rüzgâr santrallerinde kurulu gücün 20 gigavata ulaştırılması hedefleniyordu. Ülkemizde şu an 980 dikili santral vardı ve 4 bin gigavatın üzerinde lisanslı proje mevcuttu.

Gözlerimi yumdum, haziran sıcağında rüzgârın tadını çıkarabileceğim sınırlı zamanı en iyi şekilde değerlendirebilmek, hayallerimin asla bitmemesi için, yavaş yavaş yere doğru çöktüm... (Buraya kadar anlattıklarım televizyondaki o malûm reklamdan çok önce konuşulmuş ve zaman zaman yazılmıştı.)

Sıcaktı, çok sıcaktı... Sanki birisi klimanın düğmesini kapatmış, hava bir anda boğuculaşmıştı... Dalga dalga rüzgâr değil, sıcak ve nem geliyordu...

Gözlerimi açtığımda "Likya’ya hoşgeldiniz" dedi Kumluca Belediye Başkanı olduğunu sonradan öğrendiğim zat... Adı, Hüsamettin Çetinkaya’ymış... Kazıevinde hemen yanındaki Tekfen’in kurucularından Nihat Gökyiğit’e anlatıyordu: "Oraya Gavurluk derlerdi benim çocukluğumda, yaz tatillerinde mutlaka bir kez olsun gider, koca koca sarnıçların bulunduğu mekânlarda dolaşırdık."

Üçüncü kez başkanlık görevini üstlenen ve o Gavurluk’un, yani antik Rhodiapolis’in ülkemizde ve dünyada tanınması için bugün büyük uğraş veren Çetinkaya, bağış olarak alınan 2 dönüm araziye yapılan o güzel kazıevinin inşası sırasında her türlü lojistik desteği sağladıklarını gururla söylüyordu...

Biz, birazdan Rhodiapolis antik kentinde bin yıldır suskun olan tiyatroya geçecek Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın konserini dinleyecektik...

Konser öncesi konuşan Kazı Başkanı Yard. Doç. Dr. İsa Kızgut’un ses tonundan yaptığı işe inancını ve umutlarını okumak mümkündü... Opramoas, kenti yaratan isim diyebileceğimiz hayırsever zengindi... Birkaç bin sene önce o, bugün Tekfen Vakfı destek olmuşsa, yarın niye özel sektörün büyük firmaları yardım etmesindi ki...

Baraj yapılana kadar Kumluca’yı etkileyen su sıkıntısı, antik kentte de yaşanmıştı... Şehirde başka kaynak olmadığı için yağmur sularını oluklara, olukları sarnıçlara yönlendirip depoluyorlardı... Kentteki sarnıçların kapasitesi, 10 bin tona yakındı...

Antalya’nın boğucu sıcağında sarnıçlarda bugün birikmeyen suyun serinliğiyle yüzümü yıkamaya çalıştım... Tarihöncesi dönemin ünlü kenti Troya’da ise denize açılabilecek rüzgârsız günler sayılıydı... Bugün, onun birkaç kilometre ötesinde rüzgâr santralleri muhteşem görüntüler vererek dönüyorlardı... Oradan yüzlerce kilometre uzakta Rhodiapolis ise onu ayağa kaldıracak Opramoasları bekliyordu...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar