Rüzgar ihalesinde eksi fiyat ne anlama geliyor?

Mehmet KARA
Mehmet KARA ENERJİ GÜNDEMİ [email protected]

Enerji alanında yılın son haftasına rüzgar damgasını vurdu.

Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) tarafından 2130 megavatlık (MW) rüzgar santrali bağlantı kapasitesinin tahsisi için 25-29 Aralık 2017 tarihleri arasında yarışmalar yapılacağı çok önceden duyurulmuştu.

Önce teknik bir iki bilgi. Bu ihalelerde elektrik fiyatı teklifleri döviz cinsinden, yani kilovatsaat başına dolar/cent olarak veriliyor. Proje sahibi diyor ki, eğer bana lisans verirseniz, kuracağım santralde üreteceğim elektriği, 49 yıllık lisans süresinin ilk 10 yılı boyunca kilovatsaat başına en düşük fiyattan vermeyi taahhüt ediyorum. İhaleler hafta başından itibaren aşama aşama yapılmaya başlandı. İlk üç günde yapılan yarışmalarda isteklilerin çoğu, eksi (-) fiyatlarla kuracağı rüzgar santrali için şebekeye bağlanma hakkı elde etti. Bir kısım rüzgar projesi ise artı fiyatla yarışta ipi göğüsledi.

Şimdi, sadece sektör dışından değil, sektör içinden de sorular yağıyor. Nasıl oluyor da bir ihalede eksi fiyat teklif edilebiliyor? Yatırımcı rüzgar santralini kurup üreteceği elektriği sıfırın altında bir fiyatla mı satacak? Yani hem şebekeye elektrik verip hem de üste para mı ödeyecek? Eğer öyle yapacaksa, santrali kurmak için yapacağı yatırım harcamasını nasıl geri alacak? İşte birbiri ardına sıralanan sorulardan birkaçı bu. Baştan söyleyelim. Hiçbir yatırımcı, kuracağı santralin maliyetini cebinden karşılayıp babasının hayrına elektrik üretmeyi düşünmüyor. Artı fiyat teklif edenlerin durumunda bir karışıklık yok. Onlar, santrali faaliyete geçirdikten sonraki ilk 10 yıl içinde üreteceği elektriği şebekeye döviz cinsinden sabit bir fiyatla satmayı garanti altına almış oldular.

Gelelim eksi fiyat teklifinin ne anlama geldiğine. Eksi fiyat önerenler, üreteceği elektriği sabit bir fiyattan değil, piyasa fiyatına endeksli bir rakam üzerinden satmayı teklif etmiş oldu. Yani aslında onlar dediler ki, kuracağım santralde üreteceğim elektriği piyasa fiyatının şu kadar altında bir rakamdan şebekeye vermeyi taahhüt ediyorum.

Evet, hemen aklınıza şu soru gelmiş olmalı: Piyasa fiyatı nedir? Nasıl oluşur?

Geçmişte TEİAŞ bünyesinde işletilen, spot elektrik fiyatlarının oluştuğu bir piyasa mali uzlaştırma merkezi vardı. Son iki yıldır bu piyasa Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi’ne devredildi, orada devam ediyor.Enerji Borsası diye özetleyebileceğimiz bu borsanın altında, Gün Öncesi Piyasası, Gün İçi Piyasası ve Dengeleme Uzlaştırma Piyasası gibi piyasalar var.

Gün Öncesi Piyasası’nda, bir gün sonrasının spot elektrik fiyatı kabul edilen Piyasa Takas Fiyatı (PTF) oluşuyor. PTF, elektrik piyasası açısından en genel gösterge niteliği taşıyor.İşte dördüncü gününe giren RES kapasite tahsis ihalelerindeki eksi fiyatın sırrı tam da burada.Eksi fiyat teklif edenler diyorlar ki, biz kuracağımız santralde üreteceğimiz elektriği, ilk 10 yıl boyunca şebekeye (devlete) PTF’nin X ya da Z kadar altında bir fiyattan satmayı taahhüt ediyoruz.Yani özetle, biz piyasa fiyatlarına güveniyoruz, ileride oluşabilecek PTF rakamları, bizim yatırım maliyetlerimizi geri ödememizi sağlayacak bir seviyede oluşacaktır.Peki öyle mi olacak? Orasını zaman gösterecek.

Ama birim başına elektrik üretim maliyeti doğalgaz, kömür ve su başta olmak üzere diğer kaynaklara göre daha düşük olan rüzgara dayalı santrallerin sayısı giderek artarsa bu ileride piyasadaki elektrik fiyatlarının daha aşağıda oluşmasına hizmet etmeyecek mi?Edecek elbette. Peki teşbihte hata olmaz, bu durumda eksi fiyat teklif eden rüzgar santrali yatırımcıları aslında kendi kuyruğunu yiyen yılan misali bir konumda değil mi?Şaka bir yana, herkesin kendine göre bir hesabı vardır. Hiç bir yatırımcı, önce kendi maliyetini çıkarıp sonra kazandırmayacak projenin altına elini koymaz.

Peki bu yarışlarda ipi göğüsleyen isteklilerin hangilerinin ne tür bir gelecek projeksiyonu olabilir? Bu soruya da bir başka yazıda cevap aramaya çalışalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar