Rüzgâr, bulutlar ve yarın

Cem KÜTÜK
Cem KÜTÜK Tersi Düzü [email protected]

2023, her şeye rağmen pandemi şoku sonrasında ekonomilerde bir miktar normalleşebildiğimiz bir yıl olarak akılda kalacak. ABD’de resesyon ve Çin ekonomisinin pandemi sonrası açılmasıyla emtiada yeni zirve beklentileri gerçekleşmedi. Yıla tüm ekonomilerde tarihsel ortalamaların oldukça üzerinde enflasyonla başladık. Pandemi döneminde bolca sağlanan likiditenin piyasadan çekilmesi paralelinde yavaşlayan ekonomiler, enerji fiyatlarının ve navlunların görece normalleşmesini sağladı.

Başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerde perakendeciler yeni siparişleri kıstı, stokları eritmek için çabaladı, talep normalleşmesi emtia piyasasında spekülatif artışların yerini gerçek arz talep dinamiğine bırakmasına imkan verdi. Mevcut küresel gerginlikler (Rusya-ABD-Avrupa, Çin-ABD-Tayvan, İsrail-Hamas-İran) psikolojik ve ticaret üzerindeki etkileri üzerinden kuşkuları gündeme getirse de, dünya ticaretinde akut bir sorun gözükmüyor. ABD ekonomisinde beklendiği gibi bir yavaşlama her şeye rağmen henüz gözükmüyor.

Geçmiş veriler, faiz artışlarının reel ekonomiye yansımasının 10-18 ay arasında gerçek anlamda yansıdığını gösteriyor. Bu nedenle gelecek yılın ilk altı ayında gelecek veriler önem arz edecek. Bloomberg’de yayınlanan konsensüs beklentileri, ABD için yılın ilk yarısı için yüzde 1’in altında, ikinci yarısı için ise yüzde 1.5 düzeyinde iken; bizim asıl ihracat pazarımız olan Euro Bölgesi için yüzde 0.5 düzeyinde.

Ancak ABD sanayi üretimi verilerinin beklentilerin aksine olumlu trendini de hatırlamakta fayda var. Enerji fiyatları mevcut seviyeleri - o veya bu nedenle – korursa, gelecek yıl için petrol üretmeyen ekonomilerin anlamlı oranlarda büyümelerini de beklemek makul olmaz. Gelişmiş ekonomilerin merkez bankalarının faiz oranlarını kademeli olarak düşürmesinin etkisiyle, riskli varlıkların değerlerinin mevcut düzeylerden çok uzaklaşmadan dalgalanması beklenebilir.

Haber akışlarının da etkisiyle ve psikolojiye bağlı olarak aşağı ve yukarı yönelimler olacaktır. Hâlihazırda 7 teknoloji şirketi dışarıda bırakılırsa, S&P500’ün çarpanları tarihi ortalamaların üzerinde değil, tercihli tüketici ürünleri üreten şirketlerin çarpanları 2014-2019 dönemi ortalamasının (12 ay sonrası beklenen kârın 16 katı) epeyce altında.

Russell 3000 şirketlerinin karlarına göre, pahalı olduklarını söylemek de zor. Çok yüksek değerlemeler ile dikkat çeken Hindistan (ortalama 20.3 F/K) ile canlı ve kuvvetli büyüme dinamiklerine sahip bir pazar olan Endonezya (13.2 F/K) gelecek yıl da hızlı büyüyen ekonomilerin başında yer alacaklar.

Bir yandan parasal sıkılaşmanın talebi kısan etkileri, diğer yandan ise faizleri düşürmenin beklentiler ve değerlemeler üzerindeki zıt yönlü etkileri ile 2024’de farklı varlık sınıfları için tek yönlü bir eğilimden ziyade dengelenme süreci olarak geçmesi muhtemel görünüyor. Gözün gördüğü, gönlün çektiğinden iyidir. Öngörülerimizi olgular üzerinden oluşturmakta, ancak olumsuz haberlere aşırı odaklanmadan, katma değer yaratmaya bakmakta fayda var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yıl biterken manzara 12 Kasım 2024
Yeni altına hücum 06 Haziran 2024
Bilançoların dili olsa 07 Mayıs 2024