Rusya Suriye’ye yerleşiyor, kaybeden taraf Türkiye

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Rusya’nın Suriye’deki müdahalesini birdenbire tırmandırmasının Türk siyasi liderleri arasında yarattığı şaşkınlık, Cumhurbaşkanının ifade ettiği hayal kırıklığı, olayları uzun vadeli bir perspektifl e değerlendirmediklerini, günlük gelişmeleri bir araya getirerek bütünselliği olan yorumlar yapamadıklarını gösteriyor. Rusya Suriye’deki varlığını giderek artırıyor, Esat rejiminin düşmemesi ve kendisine giderek daha bağımlı olmasını öngören uzun vadeli bir politika izliyor. Tabii, bu politika Rusya’nın daha geniş bir dış politika hedefine bağlanıyor. Sovyetler’in çöküşü ile süper güç olmaktan sadece sıradan büyükçe bir güç statüsüne gerileyen Rusya, tekrar süper statüsüne kavuşmak istiyor. Bunu iktisat alanında yapacak gücü bulunmuyor. Dolayısıyla rekabeti askeri gücü sayesinde Amerika ile daha eşit şartlarla yarışabileceği jeopolitik alanına taşıyor. Üstelik son yıllarda, başta ABD olmak üzere Batı ittifakı bu alanda genel bir isteksizlik sergilediği için işinin daha kolay olacağını da düşünüyor. Suriye, Rusya’nın Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’daki konumunu güçlendirecek önemli bir üs. Tartus’ta bir deniz üssüne sahip, bunu geliştiriyor. Bazı hava üslerinden de yararlandığı görülüyor. Haberlere bakılırsa, kurmakta olduğu bir hava savunma sistemi ile hava saldırılarına karşı korunaklı bir bölge de inşa ediyor. Kısacası Rusya Suriye’ye yerleşiyor. Esat gibi ülkesine hakim olmak için Rus desteğine muhtaç bir yönetici, Rusya için bulunmaz bir nimet. 

Her ne kadar Batı İttifakı Rusya’nın Suriye’de oynadığı faal rolü sınırlamayı arzulasa da, bu konuda kendisini kısıtlayan faktörler var. 

İlkin, Birleşik Devletler’in dikkati daha çok Pasifik yöresinde Çin’i dengelemeye dönük. Batı Avrupa ülkeleri ise Amerikan liderliği olmadan birlikte hareket etme kabiliyetine sahip değiller. Dolayısıyla, Rusya’yı caydırıcı bir karşı güç oluşmuyor. Sadece Türk hava sahasının ihlali dahil bazı konularda Rusya’yı frenleyici bir rol söz konusu. 

İkinci olarak, Rusya ve Batı İttifakı, Suriye-Irak bölgesindeki en ciddi tehlikenin İŞİD olduğu üzerinde anlaşıyorlar. Bu çıkar birlikteliği Rusya ile uzlaşmazlığı belirli sınırlar içinde tutma temayülünü güçlendiriyor. 

Üçüncü olarak, Rusya yapabileceğinin sınırlarını sürekli test ederek ilerliyor. Batı ile ilişkilerinde kesin cepheleşmeye girmek istemiyor. Bu yaklaşım Batı’nın tepkilerini yumuşatıyor, etkisizleştiriyor. 

Dördüncü olarak, Batı Avrupa’nın da Rusya’ya enerji bağımlılığı var, en yüksek bağımlılık da, aynı zamanda Rusya ile en fazla ticaret yapan ve AB’nin önderi konumunda olan Almanya ile. Bu gerçek de, Rusya ile Batı ilişkilerinin belirli bir kalıbın dışına çıkmaması yönünde baskı yaratıyor. 

Beşinci olarak, Rusya bölgede yalnız değil. İran ile yakın işbirliği yapıyor. Bu ikiliye Çin’in de destek vermeye karar verdiği anlaşılıyor. Sonuç olarak, Rusya’nın Suriye’deki belirleyici rolü devam edeceğe benzer. 

Türkiye, Suriye’deki gelişmeleri değerlendirmekte zorluk çekti, çekmeye devam ediyor. Özgür Suriye Ordusu ile Esat’ı devirmek planı hayal çıktı. Daha radikal unsurlara verilen destek Türkiye’yi de sıkıntıya sokacak aşırılıkçı İslami hareketlere zemin hazırladı. Yerine kimin geleceği belirsiz olduğu sürece Esat’ın gitmesi üzerinde ısrarcı tutum destek bulamaz oldu. Korunmuş bölgeler ihdası, özellikle karadan askeri unsurlarca desteklenmediği sürece, inandırıcı bulunmadı. Türkiye’nin Suriye politikası sonuç getirmeyen, onu bölgede yalnızlaştıran bir mecraya girmiş bulunuyor. Türkiye Suriye’de kaybetmektedir. Kısa vadede bu durumun değişmesini beklememiz için inandırıcı bir neden de bulunmuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019