Rusya kaynaklı jeopolitik riskleri yönetmeliyiz

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM [email protected]

Hep söylüyorum, bu coğrafyada risk yönetimi artık şirket yönetim prati­ğinin bir parçası olmak durumunda. Özel­likle jeopolitik, ekonomik ve siyasi riskler her daim stratejilerimizi ve işimizi etkili­yor. Yakın zamanda derinleşen Batı- Rus­ya krizi de bunlardan birisi. Krizin derin­leşerek, bölgesel bir savaştan, genel bir savaşa dönüşmesi ihtimali hepimizi endi­şelendiriyor.

Olası Rusya- Batı savaşı şirketlerimizi nasıl etkiler?

Hepimizin kafasında bu soru var. Önce­likle bu riskin ciddiye alınması ve hazırlık yapılması gerekiyor. Evet, ben de pek çok uzman gibi büyük bir dünya savaşı bekle­miyorum. Soğuk Savaş döneminde dahi böyle bir durum yaşanmadı, kapitalizm dü­zeni kendisine zarar verecek büyük bir sa­vaşa 1945’den sonra asla izin vermedi. Yi­ne vereceğini sanmam. Ancak dünya tah­min edilebilir bir noktada değil. Otoriter eğilimlerin tüm seçimleri kazandığı bir dö­nem bu. Dolayısıyla, savaş her zaman bir olasılık. Peki biz böyle bir duruma nasıl ha­zırlanacağız? Ne tür riskler ile karşı karşı­yayız?

Jeopolitik riskler

Çatışma bölgelerine yakınlık nedeniy­le tedarik zinciri kesintileri, ticaret yolla­rında güvenlik sorunları (örneğin, Kara­deniz'deki deniz taşımacılığı), Türk şir­ketlerinin AB, ABD veya Rusya tarafından hedef alınabilecek yaptırımlarla karşılaş­ması, lojistik maliyetlerin yükselmesi, ça­tışma bölgelerindeki müşteriler ile ilişki­lerin bozulması, bölgesel enerji krizleri ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ilk akla gelen riskler.

Önerim, eğer bölgeden tedarik sağlı­yor ve satış yapıyorsanız, tedarik zincir­leri ve ticaret ortaklıklarını çeşitlendir­meniz olacaktır. Yalnızca Rusya veya Batı pazarlarına bağımlı kalmamak gerekiyor. Çatışmanın derinleşmesi halinde alter­natif pazarlar, tedarikçiler ve lojistik ro­taları oluşturmaya yönelik bugünden kafa yormak gerekiyor. Eğer bölgede üretim te­sisleriniz veya yerleşik ticari aktiviteleri­niz varsa, bunların olası savaştan nasıl et­kilenebileceğini, burada çalışan insanlar için neler yapabileceğinizi analiz edin ve tedbirler alın. Hükümetimizin de yerel ve uluslararası düzeyde ticaret odaları ve iş birlikleri aracılığıyla devletlerle iş birliği geliştirmesini beklemeliyiz. Türkiye taraf­sız tutumunu koruyarak, ticari ve ekono­mik zararları minimize edebilir.

Finansal riskler

Döviz kurlarında aşırı dalgalanmalar, yaptırımlar nedeniyle finansal araçla­rın (Swift gibi) kullanılamaması, enerji ve hammadde fiyatlarındaki ani artışlara dik­kat etmeliyiz.

Döviz ve emtia risklerini azaltmak için türev ürünler kullanmanızı, likiditeyi ar­tıracak tedbirler alarak, zor durumlar için nakit rezervleri oluşturmanızı, ayrıca Tür­kiye’de veya diğer dost ülkelerde yeni fi­nansman kaynakları geliştirmeye yöne­lik çalışmalar yapmanızı öneriyorum. İşin enerji tarafında teşvikler, destekler ve ye­şil finansman dahilinde yenilenebilir kay­naklara yatırım yapmayı düşünebilirsiniz.

Yasal riskler

Uluslararası yaptırımlar nedeniyle söz­leşmelerin iptali veya hukuki uyuşmazlık­lar, ihracat ve ithalat üzerindeki düzenle­melerin değişmesi, yeni ticaret kısıtlama­ları ve vergiler ilk aklımıza gelen riskler. Bu riskler, bizim farklı regülasyonlara tabi olmamızı ve uyum sağlamamızı gerektire­bilir.

Bu riskleri yönetmek için yasal değişik­likleri takip edecek bir uyum birimi oluş­turmanız ilk adımdır. Bunu önerim çatış­ma olmayan dönemler için de geçerli. Özel­likle uluslararası ticaret hukukunda uzman danışmanlarla çalışmak riskleri azaltma­nızı sağlar. Tüm ticari sözleşmelerde yap­tırımlara ve çatışma risklerine karşı koru­yucu hükümler eklemeniz de sizi bir dere­ce koruyacaktır.

Sadece jeopolitik değil tüm risk türleri için iyi risk yönetimi lazım. Bu konuda şir­ketiniz ne durumda? Risk yönetimi siste­miniz var mı?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Eyvah torunlar büyüdü! 12 Kasım 2024