Robotlar en çok kadınları işsiz bırakacak

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Mercer Çokuluslu Müşteri Grubu Global Lideri Pat Milligan, yapılan tüm çalışmalara rağmen cinsiyet eşitsizliğine yönelik rakamların değişmediğini söylüyor. Milligan, önümüzdeki 10 senenin kadınlar için daha kötü olacağını da ifade ediyor; çünkü hem en hızlı büyüyen sektörlerde kadın çalışan oranı çok az, hem de kadınların yaptığı işlerin büyük bir bölümü on sene sonra ya olmayacak, ya da robotlar tarafından yapılacak.

İnsan kaynakları yönetim danışmanlığı firması Mercer, her yıl yaptığı ‘Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça’ adlı araştırmasının Türkiye sonuçlarını Professional Women’s Network (PWN) İstanbul’un ev sahipliğinde gerçekleşen konferansta açıkladı.

PWN Global, uluslararası platformda ve sektörler arasında çevrimiçi ve yüz yüze ağların oluşumunu sağlayarak mesleki gelişime odaklı ve cinsiyet yönünden dengeli liderliğe ulaşmak için çalışan insanların oluşturduğu gönüllü bir global hareket. 4000’in üzerinde üyenin ve 90’ın üzerinde ulustan temsilcinin bulunduğu bu hareket, 27 şehir ağından oluşan bir topluluk içinde yılda 600’den fazla etkinlik yapıyor. PWN İstanbul, 22. şehir ağı. Yaklaşık 300 bağımsız üye ve 10’un üzerinde kurumsal sponsor ile Eylül 2013’te kurulu. PWN İstanbul Başkanlığını ise Sibel Yücesan üstleniyor.

Araştırma, Ekim ve Kasım aylarında yüzde 72’si uluslararası, yüzde 28’i ise lokal firmalardan oluşan toplam 40 firmanın katılımıyla anket yöntemiyle gerçekleştirilmiş. Amaç, kurumları ve liderleri cinsiyet çeşitliliği yönünde farklı düşünme ve hareket etmeye yönlendirmek.

Araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de şirketler giderek artan bir ilgiyle kadın temsilini artırma çabası içinde. Buna karşılık, çeşitliliğin temini yolundaki performans halen başarı kriteri olarak herhangi bir yaptırıma konu olmuyor.

Yüzde 32 ile dünya ortalamasının 6 puan gerisinde olan Türkiye’de kadın çalışan oranı, üst kademede global ortalamanın üzerine çıkıyor.

Araştırma, mevcut işe alım, terfi ve elde tutma oranlarının 2025’e kadar cinsiyet eşitliğini sağlamak için yeterli olmadığına, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2016 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre şu anki değişim hızıyla ekonomik anlamda cinsiyet uçurumunun dünyada 170 yıl daha kapanmayacağına dikkat çekiyor.

Kadın çalışan oranı ile şirket performansı arasında net bir bağın varlığına dikkat çeken araştırma, 2025’e gelindiğinde kadınların profesyonel kademede ve daha üstünde, işgücünün yüzde 40’ından daha azını oluşturacağını öngörüyor.

Konferansta dinlediğimiz Mercer Çokuluslu Müşteri Grubu Global Lideri Pat Milligan’ın yorumları ise, oldukça farklı aslında. Biraz da karamsar. Milligan, yapılan tüm çalışmalara rağmen cinsiyet eşitsizliğine yönelik rakamların değişmediğini söylüyor. Cinsiyet uçurumunun kapanması için 170 yıl gerekiyor; dünya genelinde yönetim pozisyonlarının yüzde 80’i erkeklere ait. Ev ve bakım işlerinin sadece yüzde 25’i erkekler tarafından yapılıyor. Ve bu rakamlar son beş senedir değişmiyor.

Pat Milligan’ın dikkat çektiği bir diğer konu da, önümüzdeki 10 senenin kadınlar için daha kötü olacağı. Bunun ilk nedeni, en hızlı büyüyen sektörlerde kadın çalışan oranının çok az olması. Bilgisayar ve matematik ağırlıklı iş alanlarında kadın çalışan oranı yüzde 23 iken; mimari ve mühendislik alanında kadınların oranı sadece yüzde 11.

Bir diğer neden ise kadınların yaptığı işlerin büyük bir bölümünün on sene sonra olmayacağı, ya da robotlar tarafından yapılıyor olacağı....

Sonuçta, cinsiyet çeşitliliğinin sağlanabilmesi için liderlerin, yöneticilerin ve erkeklerin katılımı şart.

Potansiyel önyargıları yeniden gözden geçirmek, işgücü havuzunun ve kariyer yollarının bütününe odaklanmak gerekiyor. PWN İstanbul Başkanı Sibel Yücesan’ın altını çizdiği gibi; “İş dünyasında kadın erkek eşitliği bir cinsiyet meselesi değil, bir zihniyet; bir itibar meselesidir. Ya harekete geçip bunu sağlayacağız, ya da 170 yıl bekleyeceğiz...”

Cinsiyet eşitliğine dayalı bir ekonomik düzen: Mor Ekonomi

Ekonomik alanda kadın-erkek eşitsizlikleri dünya çapında refah artışına rağmen derinleşiyor. Ekonomik alandaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin kaynağında ev içi ücretsiz bakım emeğinin kadınlar ve erkekler arasındaki dengesiz dağılımı yatıyor. İstatistikler, kadınların ev içi ücretsiz emeğe harcadıkları zamanın erkeklerinkinin ortalama iki buçuk katı olduğunu gösteriyor. Bu dengesiz dağılım kadınların ücretli çalışma hayatına eşit şekilde katılmalarına engel oluyor. Bazı feminist iktisatçılar, ekonomik sistemde kapsamlı bir değişikliğe gidilmediği takdirde “bakım krizi” olarak adlandırdıkları bir yeni krizin yaklaşmakta olduğuna dikkat çekiyor.

Mor ekonomi; bir yandan toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında önemli katkı sunacak ve kadınların ekonomik olarak güçlenmesine imkan oluşturacak; diğer yandan da bakım krizinin yanı sıra ekonomik krizlere ve işsizliğe de “mor işler” sayesinde çözüm oluşturacak bir model öneriyor.

Bakım emeğinin sürdürülebilirliği

Geçtiğimiz hafta New York’ta gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonu (KSK) toplantılarının 61’inde, Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) tarafından gerçekleştirilen oturumda, yeşil ekonominin tamamlayıcısı niteliği taşıyan ve doğanın sürdürülebilirliğinin yanı sıra bakım emeğinin de sürdürülebilir kılınmasını amaçlayan “Mor Ekonomi” tartışıldı.

Mor Ekonomi; bakım ekonomisinin görünür ve merkezde olduğu, bakım emeğinin aileler ve kamusal hizmetler, aile içinde kadınlar ve erkekler arasında eşit paylaşıldığı bir ekonomik düzeni tasvir ediyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İpek İlkkaracan’ın geliştirdiği Mor Ekonomi kavramı toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir ekonomik düzeni savunuyor.

Prof. Dr. İlkkaracan, “Yeşil’in ötesinde yeni bir düzen vizyonu: Mor ekonomi” başlıklı makalesinde, bu ekonomik düzeni özetle şöyle tanımlıyor: “Yeşil ekonomi ekolojik krize cevaben yeni bir ekonomik düzen vizyonu olarak önerilmişti. Son yıllarda, küresel ekonomik kriz bağlamında bu vizyon genişledi ve artan işsizliğe çözüm olarak yeşil meslekler önerildi.

Küresel kapitalizm 21. yüzyılda olgunlaşıyor, ancak, üretim ve yeniden üretimin sürdürülebilirliğini sağlayacak bir ekonomik sistem olma potansiyeli bir dizi krizle sarsılıyor. Uzun süredir devam eden çevre krizine yakıcı bir gıda krizi ekleniyor ve bazı feminist akademisyenlerin ‘bakım krizi’ dediği olgu ortaya çıkıyor. Bakım kriziyle kast edilen, toplumun insan refahının vazgeçilmez parçası olan bakım emeğini sunma istek ve kapasitesini giderek kaybetmesidir. Bakım emeği çocukların, yaşlıların, engellilerin, hastaların, hatta sağlıklı yetişkinlerin bakımı için gerekli ürün ve hizmetleri üretir.

Mor ekonomi bakım emeğini sürdürülebilir kılma amacıyla, bakım maliyetlerinin yeniden bölüşüm temelinde sistemin işleyişine dahil edilmesi esasına dayanan bir ekonomik düzen; aynen yeşil ekonominin doğanın sunduklarını sürdürülebilir kılmak için, çevresel maliyetleri üretim ve tüketim kalıplarına dahil etmesi gibi.

Yeşil ekonomi fikri, dünyanın doğal kaynaklarına bağımlı olduğumuzu, dolayısıyla da ekosistemin bütünlüğüne özen gösteren bir ekonomik sistem yaratmamız gerektiğini kabul eder. Mor ekonomi ise insan refahının ayrılmaz bir parçası olan bakım emeğine bağımlı olduğumuzu kabul ederek, bakım emeğinin değerini hesaba katan ve onu -toplumsal cinsiyet, sınıf ve köken eşitsizliklerini yeniden üreten mekanizmalara başvurmadan- sürdürülebilir kılan bir ekonomik sistem yaratmamız gerektiğini vurgular. Nasıl yeşil ekonomi önceliklerin yeniden sıralanıp doğanın merkeze konmasını savunuyorsa, mor ekonomi, insanların bakımının merkeze konmasını talep ediyor.”

‘Sen bizden daha iyisini yaparsın!’

Bu hafta sizlere TurkıshWIN ve Binyaprak Kurucusu Melek Pulatkonak’ı anlatmak istiyoruz. Kadının kadından ilham aldığı bir dünya hayali ile yola çıkan Melek Pulatkonak’ın hayatının dönüm noktası anne ve babasını boşanmasının ardından, halasının annesine sen yaparsın desteği vermesi. Bu sayede 40 senedir kızkardeşlik bağı ile büyüdüğünü anlatan Pulatkonak, ilk rol modellerinin kendisine sürekli ‘bizden daha iyisini yaparsın’ dediğini anlatıyor.

Avusturya Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra London School of Economics & Political Science’da İktisat okuyan Melek Pulatkonak; Columbia Business School’dan MBA derecesini almasının ardından New York Borsası’nda araştırmacı olarak çalışmaya başladı. Bir dönem İMKB Başkanı Osman Birsen’in danışmanlığını yaptıktan sonra finansı bırakmaya karar vererek Hakia adındaki arama motorunda genel müdür yardımcısı olarak çalışmaya başladı.

6 sene önce Microsoft Türkiye’nin Genel Müdür Yardımcısı olarak Türkiye’ye geri döndüğünü anlatan Melek Pulatkonak, TurkıshWIN ve BinYaprak’ta tam zamanlı hayallerini gerçekleştiren bir girişimci olmaya ise 4 sene önce karar verdi. Pulatkonak, merakının peşinden gitmesi sayesinde hayallerini nasıl gerçekleştirdiğini aktarıyor bizlere. TurkıshWIN’ın kuruluş hikayesini anlatırken gözleri ışıl ışıl. TED konferanslarında farklı kültürleri ve fikirleri paylaşan insanların bir arada olmasından çok etkilenerek aynı vizyonla, birbirine destek vermek isteyen kadınları bir araya getirmek için yola çıktığını anlatırken ki heyecanına ise ortak olmamak mümkün değil Pulatkonak’ın.

Kızkardeşlik serüveni ile birlikte içindeki inancın da büyüyerek arttığını ifade eden Pulatkonak, daha büyük hayaller kurmayı öğrendiğini anlatıyor. “Cömertlik, merak ve ilham bulaşıcıdır” diyen Pulatkonak, BinYaprak projesini anlatırken bir kişiden yaprak yaprak milyonlara ulaşmak için herkese ihtiyaç olduğunu söylüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar