Riskli sektörlere “sigorta” umudu ama!...
Plastikçiler, boyacılar, ahşap üreticileri ve bunlar gibi yangın riski yüksek başka işletmelerin sigorta yaptırması son yıllarda sorun oldu. Sigorta şirketleri yıllarca prim telaşı ile sigortaladığı bu işletmeleri zararları katlanılamaz boyutlara geldiğinde sigortalamamaya başlamıştı. O zaman yer yerinden oynadı, ben de bu konu ile ilgili birkaç yazı yazmıştım. Yıllarca aynı riskler varken bu işletmeleri sigortalayan sigorta şirketleri de, her şeye rağmen sırtını sigorta şirketine dayayarak hiç bir risk önlemi almayan işletme sahipleri de bu konuda sorumludur. Bu süreç sonrası işletmeler sigorta şirketlerini Rekabet Kurumu dahil birçok kuruma hatta siyasiler kanalıyla Hazine ye şikayet ettiler. Rekabet Kurumu yaptığı incelemede sigorta şirketlerinde bir ortak hareket tespit edemedi.
Ben yıllarca yazılarımda “sigortalanamayacak risk yoktur, her riskin bir primi vardır” diye yazmıştım. Fakat bu aşamadan sonra görüldü ki paranı da versen risk önlemini almıyorsan tesisin sigortalanmıyor. Çünkü çökmek üzere olan çatını tamir yerine, sigortalatmayı, tesislerinde yangın önlemini bahçe hortumu ile baştan savarak, göstermelik alıyorsan, kimse seni sigortalamaz. Bu çok açık bunun için ağlayıp sızlamaya gerek yok.
Bir yol bulundu
Hazine Sigortacılık Genel Müdürlüğü gerek sektörlerden gerekse siyasi telkinler artınca “Sigortalanmayan riskler” için çare arayışına girdi. Bu riskli poliçelerin özel bir şekilde yurtdışı reasürörlerin desteğini alarak bir kurum tarafından sigortalanması fikri ortaya çıktı. Sigorta sektörü bu noktada fikir ayrılığına düştü. Kimi sektör yöneticisi “Bu işletmeleri tüm risk önlemlerini almaya teşvik etmek yerine, her riski sigortalarız diye ortaya çıkmanın sektöre zarar vereceği” düşüncesinde. Kimi sektör yöneticisi de “ben sigortalamayayım da kim sigortalarsa sigortalasın” yaklaşımında.
Aslına bakarsanız son iki yıldır sigortalanmama alternatifi de ortaya çıktıktan sonra tesislerinin sigortalanmadığını görerek risk önlemlerini almaya başlayan işletme sahiplerinin sayısı bir hayli fazla. Doğrusu bu değil mi ? Soma da yaşanan facia sonrası gelişmiş ülkelerdeki maden ocaklarındaki önlemler bu kıyaslamaya bir örnek değil mi ? Sigortacılar bu tesisleri bu risklerle sigortalayarak geçmişte büyük hata yapmışlardı. Sigortalanmadıklarını iddia eden işletmeler de gerekli risk önlemlerini yıllarca almadıkları için hatalıdırlar.
Önlem almayana sigorta yine yok
Bu yeni uygulama ile Hazine’nin üzerindeki baskı giderilmiş oldu. Hazine artık kendine gelen şikayetlere “ben bir yol buldum, onların istediği önlemleri al, sigortanı yapsınlar “ diyecek. Yeni uygulama ile risk önlemi almadan sigorta yapılacağını zanneden varsa yanılıyor. Yeni uygulama ile 6 aylık sigortalılık sürecinde işletmelerin risk önlemlerini alması isteniyor. Risk önlemlerinin alınmadığı görüldüğünde ikinci altı ay için poliçe yenilenmiyor. “Gama Over” yani.
Sözün özü, riskli sektör işletmelerinin yöneticileri ve sahipleri bu işi ciddiye almalılar. Tesislerinde oluşacak riskleri sadece mal kaybı olarak görmemelidirler. Allah korusun can kaybı, iş gücü kaybı, zaman kaybı , tüm bunları alt alta koyduğumuzda bence tesislerinde riskleri minimuma indirmenin maliyeti çok daha az olduğu görülecektir. Sigorta şirketleri özel işletmelerdir. Kar amaçlı kuruluşlardır. Alt katlarında para basma makinesi yoktur, Merkez Bankası’ndan düzenli para aktarılmaz buraya. Fakat tabii ki sigorta şirketlerine de sorumluluk düşüyor. Risk önlemini doğru almış işletmeleri de sigortalamaktan da kaçınmamalılar.