Risklerin fiyatlanışı
Geride kalan hafta içerisindeki işlemlerde Temmuz ayını uğurlayıp Ağustos’u karşıladık. Geçiş, beklendiği üzere, veri yoğun hafta içerisinde belirsizliğin artışı ve yatırımcıların yön arayışına girme istekleri çerçevesinde şekillendi. BoJ’a yönelik bir önceki hafta başlayan spekülasyon Salı günü boşa çıkarken, getiri eğrisine yönelik yapılan yeni yönlendirmenin mesajlarını iyi okumakta fayda var. Gelecek dönem içerisinde hem piyasa oyuncuları BoJ’u test edecek, hem de BoJ kendi çizgisinin nerede çizili olduğunu gösterecek. Yüzde -0.2 ile yüzde 0.2 aralığının yönlendirmesi aynı zamanda yatırımcılar açısından risk barındırıyor. Öyle ki, BoJ’un koşulların normalleşmesi durumunda çıkış için kademeli hazırlık yaptığı konusu da speküle edilebilir. Henüz değil ancak ihtimal dışı demek de yanlış.
Bir süredir gelişmekte olan ülke varlıklarının karşılaştığı oynaklık ve satış baskısını konuşuyoruz. Yılın başlangıcı ile ortasındaki iklim yaz ile kış mevsimleri arasındaki hızlı geçiş kadar sert oldu. Artık yeni döngüde gelişmekte olan ülke merkez bankalarının para politikaları daha sıkı bir çerçevede şekilleniyor. Arjantin, Türkiye ve Endonezya’nın girdiği faiz artırım döngüsüne hafta içerisinde Hindistan ve Çekya’nın da hamleleri eklendi. Brezilya, artırım tarafında yer almazken, yakın dönem seçimleri öncesinde yatırımcıların risk algısından kaçış ihtimali durumunda bu tarz bir adımın çok da uzak bir ihtimal olduğunu düşünmek için erken.
Öte yandan gelişmiş ülke merkez bankalarının da duruşları değişiklik göstermiyor. Doğru yönlendirme dahilinde BOE 25 baz puan politika faizi artışına giderken, Fed ise büyümeye dair vurgu değişikliği ile yılı içeren toplamda dört faiz artışı yönlendirmesini kuvvetlendirmiş oldu. Tüm bu iklim içerisinde yerel varlıkların karşılaştığı politik belirsizlik riskinin fiyatlaması ise atılmış doğru adımları da gölgeledi. Örneğin, ABD kaynaklı siyasi krizi fiyatlamaya çalışırken aynı gün içerisinde BDDK tarafından yayımlanan kredi ve taksitlendirme taslaklarını konuşma fırsatı bulamadık. Oysa ki her iki adım da iç tüketimi dengeleyici, ithalat ve onun üzerinden ödemeler dengesine bir miktar pozitif yansımalar yaratacak gelişmeleri içeriyor. Borçlanmaya yönelik düzenlemeler aynı zamanda bir süredir eleştiri konusu olan iç tüketimdeki iştahı artırıcı adımlara karşı beklenen-alınmak istenen doğru mesajları içeriyordu.
Yerel varlıklar açısından bir önemli doğru hamle de Hazine cephesinden geldi. Ağustos-Ekim döneminin ilk iki aylık kısmı için daha önce ilan edilen rakamın 2.3 milyar lira aşağısında borçlanmaya gidileceği açıklandı. Benzer şekilde BDDK hamlesi gibi bu adımın da tam anlamıyla fiyatlandığını ve üzerine yapıcı tartışmaların yapıldığını söylemek güç. Borçlanmada daha az ihtiyaç duyulacak gelişmelerin önünün açılacağına yönelik sözlü yönlendirmenin hayata geçmesini ilk etap için pozitif sinyal şeklinde okumayı doğru buluyoruz. BOTAŞ’ın fiyat ayarlaması maalesef faizler için zamanlama sorunu yarattı.
Gerçekleştirilen son PPK toplantısı sonrası yapılan tartışmaların odak noktası daha sağlıklı bir iletişim mekanizmasının kurulmasıydı. Yukarıda özetlemeye çalıştığım gelişmelerin tamamında yatırımcılardan gelen dönüşlere göre bu konunun eksikliği hissedildi. Doğru adımlar atılmıyor değil ancak daha fazla anlatmalı ve paylaşmalıyız.