Riskleri "içimize yolculuk" yaparak kontrol ederiz...
Riskleri tartışma gündemine getirmenin, içselleştirmenin, alternatif yolların belirlemenin zor yanı "görünmezlikleri" dir.
Ünlü Alman Sosyolog Ulrich Beçk, çeyrek yüzyıl önce "Risk Toplumu/Başka Bir Modernliğe Doğru" adlı kitabında bu konuda insanlığı uyarıyor:
"Risklerin bilimselleşmesiyle birlikte, şimdi de sonuçlarının tahmin edilebilirliği dışsal sorundan içsel soruna, uygulama sorunundan bilgi sorununa dönüşüyor. Dışarısı artık mevcut değil. Sonuçlar, içsel hale geldi. Ortaya çıkış ve kullanım bağlamları birbirine geçiyor. Araştırmanın özerkliği, böylece hem bilgi sorunu hem de uygulama sorunu oluyor. Tabuların yıkılıp yıkılmadığı iyi araştırmayı kötü araştırmadan ayıran bünyevi bir şarta dönüşüyor."
Gelişmekte olan ülkelerde, iş yöneticileri, alışkanlık haline getirdikleri zihni modellerini ve modelleri oluşturan varsayımları sorgulama konusunda daha isteksiz davranıyor.
Dünya genelinde iş çevresindeki hızlı değişmeler, varsayımları hızla eskitiyor. Gerçeklikten uzaklaşan varsayımlara dayalı zihni modellerle alınan kararlar işyerlerinin risklerini artıyor; Krizlere sürüklenmelerine yol açıyor.
Kayıt ve analiz özeni
İş yerlerimizin çok küçük ölçekli oldukları bilinen bir gerçek... Küçük ölçek, düzenli kayıtlarla iş yerinin gidişatını analiz edemiyor. Ülke ekonomisinin sistemi ve sistemlerin sistemi bağlamında bakıldığında kayıtlılığı özendirici etkenlerden çok caydırıcı etkenler ağırlık kazanıyor.
İş dünyasında "sonuçlar içsel hale geldi" uyarısı yeterince içselleştirilmiş değil. Çözümü dışarıda arayanlarımız çoğunlukta.
Öncelikle, kayıtlarımızı, vergi denetçileri için değil, kendi işimizin nasıl gittiğini anlamak için tutmalıyız.
Kayıt tutmak,düzgün veri oluşturmak da yetmez, verileri analiz ederek, sonuçlar iyi de olsa kötüde onlarla yüzleşme özgüveni göstermeliyiz,
Kayıtlarımızı kendi kendimize analiz etmemiz de eksikli olabilir, iş yeri dışında uzmanlara da analizlerimizi paylaşmalıyız.
Çift yönlü
Krizleri yaratan etkenlere doğru tepkiler geliştirmek,öncelikle işyerinin kendi olanak ve kısıtlarını iyi bilmesini gerektiriyor. İş çevresinde şeffaflık artıyor. Bilgiye erişebilirlik kolaylaşıyor. Kirli bilgilerin ayıklanarak işimize yarayan bilgiler edinmemiz geçmişe göre daha kolay. Yönetişim üzerine çalışanlar, kurumsallaşmamış işyerlerinde, insan doğasından kaynaklanan iç dirençleri aşmanın daha zor olduğunu söylüyor.
İşyerlerinde riskleri kontrol etmek çift yönlü bir olgu. İş yerinin çevresindeki gelişmeleri izlemek kadar, belki de ondan önemlisi bünyedeki gelişmeleri nesnel biçimde tanımlayabilmektir.
Riskleri kontrol etmek istiyorsak, onları kabul edilebilir sınırlar içinde tutacaksak, iş yerindeki bütün hareketleri analiz eden yapıyı kurmalıyız. Yapının işleyişini, kültürünü ve kendini sürekli yeniden üretmesini güven altına almalıyız. Günümüz dünyasındaki oluşumlar, kendi içimize yolculuk yapmanın önemini artırıyor. Çok ivedi sorumumuz, kendimizi sorgulama konusunda gerekeni yapabilme düzeyine gelmektir.