Riskleri azaltma fırsatı...
ARKA PLAN / Mehmet Uğur Civelek Yalnızca son bir yıl içinde, gıda ve enerji fiyatlarında yaşanan gelişmelere bakılır ise İkinci Dünya Savaşı sonrasında gündeme gelen en ciddi krizle tanıştığımızı kabul etmemiz gerekir. Sebepleri ne olursa olsun sonuç ortadadır; azalan gelirler, tempolu şekilde artan zorunlu ihtiyaç maddesi fiyatları ve daha fazla yükselmeyen ya da gerileyen varlık değerleri önümüzdeki aylarda yaşanabilecek sıkıntıları algılamayı kolaylaştırıyor. Sınai ürünlerde yaşanan krize ek olarak bireysel bütçelerde yaşanacak deprem küresel kırılganlığı dayanılmaz boyutlara ulaştıracak potansiyeli bünyesinde taşıyor. Gıda ve enerji gibi zorunlu ihtiyaç maddelerinde talebin fiyat elastikiyeti sıfıra yakındır. Başka bir deyişle söz konusu ürünlerin fiyatı hangi düzeyde olur ise olsun talep tarafında ciddi bir değişiklik yaşanmaz. Zorunlu ihtiyaç maddelerine gelirden ayırlan pay artmak zorunda kalıyor ise ya diğer mallara yönelik tüketim talebi tempolu bir şekilde gerilemek zorunda kalır, ya da borçlar büyür ve koşullar değişmediği sürece geri ödenmesi imkansızlaşır. Eğer diğer ürünlere yönelik talep daralır ise, sınai üretim cephesindeki kriz derinleşir, yok eğer borçlar büyüyorsa tahsil edilemeyen alacaklardaki seri tırmanış mali sektörün dengesini bozar. Bu olasılıklar doğal olarak enflasyon ve işsizliği hızla yükseltirken, uzun süreli ve yıkıcı durğunluk ihtimalini artırır. Asıl önemlisi beklenti yönetimine dayalı günü kurtarma yaklaşımlar iflas bayrağını çekmek zorunda kalır. Zira mevcut olumsuzlukların sebebi durumundaki talep daralmasını önlemeye çalışan bu tercih kendi korkularına yenik düşer. Doğal olarak birey ve kurumlarda krizin derinleştiği bir ortamda, ekonominin iyi gittiğini iddia edenlerin de etkili ve güvenilir olması pek mümkün olamaz. Zorunlu ihtiyaç maddelerinde yaşanan fiyat değişimlerinin kalıcı olması durumunda son beş yıl içinde bireyleri ve kurumlara kullandırılan kredilerin geri dönüş oranı hızla düşecek; menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerleri; daha fazla yükselemediği için faaliyet dışı gelir yaratılamayacak ve olumsuzluk telafi edilemeyecek. Risk algılaması arttıkça riskten kaçınma ve ekonomik daralma eğilimleri güçlenecek; bütçe gelirleri azalırken kamu açığı büyüyecek; dış açık azalmazken dış ticaret hacmi daralacak. Bu eğilimler tek tek ve birlikte kredi krizini derinleştirecek. Kredi krizinin derinleşmesini engellemek için yapılanlar ve yapılacak olanlar zorunlu ihtiyaç maddesi fiyatlarının gerilemesini engelleyip tam aksine yükselmesine sebep olarak sorun ve dengesizliklerin ağırlaşmasına katkı yapmayı sürdürecek. Beklentileri pembeleştirip borçlanmayı kolaylaştırmak, paranın devir hızının yüksek kalmasını sağlayıp talep daralmasını kısa vadede önlese bile bu durum kalıcı olamayacak. Büyük bedeller ödenmeden içine düşülen kısır döngüden çıkılamayacak. Yanlış yapanları ödüllendirip doğru yapanları cezalandırmanın, bu adeletsizliğe tepki vermemenin bedeli büyük ve uzun süreli bir istikrarsızlık olacak. Mevcut koşullarda riskleri azaltarak tedbirli olmaya çalışmak dışında bir fırsat bulunmuyor...