Riskler rafa kalktı

Özgür HATİPOĞLU
Özgür HATİPOĞLU DERİN BAKIŞ [email protected]

Öncelikle geçen haftaya bir atıfta bu­lunayım; ortamın son derece hızlı bir şekilde ısınması ve liderlerin bir nok­tada mahallede delikanlılığa laf gelme­mesi için kesilmesi gereken raconlar ne­deniyle ‘’yannış olmasın, aklınızı alırım’’ manevraları, savaşa yakın hissettirse de özellikle Putin’in nükleer başlıksız ola­rak füzeleri göndermesi ve istediği anda bunları nükleer füzeye döndürebileceği­nin mesajını vermesi ortamın üzerine bir kova soğuk su attı.

Bu hafta herkes sandalyesinde sakince oturuyor.

Revizyona konu olmak kaydıyla yi­ne düşüncemi ifade edeyim; nükleer sa­vaş ihtimalinin hiçbir zaman uygulan­mak üzere masada olduğunu düşünme­dim, hala düşünmüyorum. Ocak sonunda Trump Oval Ofis’e geçene kadar herkes numaralarını çekiyor. Buna paralel ola­rak piyasa da kendi hareketini çekiyor. Normaldir.

Ana tema olarak ise Trump döneminde gerçekten Rusya – Ukrayna savaşına ve İsrail – Filistin savaşına bir son gelebi­leceğini düşünüyorum. Tarafların koşul­larda anlaşması kolay ve çabuk olmaya­bilir ama sonunda bir anlaşma olacağını sanıyorum. Ya da yabancıların dediği gibi “wishfull thinking” yapıyorum.

Bu senaryonun realize olması kıymet­li metallerde faizin düşüşünün getireceği yükseliş eğilimini yavaşlatabileceği dü­şünülebilir.

Hafta sonu ABD hazine bakanının Scott Bessent olarak açıklanması, seçim sonrası rallinin tam da enerji kaybetti­ği günlerde hisse senetlerine doping ola­cak. Ancak ne kadar sürer tartışılabilir. Çünkü ABD hisseleri özellikle kısa vade­ler için gerçekten pahalı seviyelere ulaştı – ulaşmıştı daha önceden. Bu nedenle bir miktar kar realizasyonu için hazırlardı ancak seçim yukarı bir bacak daha verdi. Şimdi de Bessent gündemi destek oluyor.

Tren giderken binmek lazım, karşı dur­mak olmaz ama fiyatlayacak bir şey kal­madığında kel görünecektir. O sırada hız­lı davranmak gerek.

Diğer yandan kelin görünmesi oldukça uzun zaman alabilir gibi duruyor. Çünkü Kasım PMI verilerine göre ABD’nin eko­nomik büyümesi hızını koruyacak gibi duruyor. Özellikle hizmet PMI verisinin önceki ayki 55 değerinden Kasım ayında 57’ye yükselmesi büyümeyi ciddi anlam­da destekleyici bir faktör. Yani yılın son çeyreğinde büyüme yine kuvvetli kalabi­lir.

2 paragraf önceye geri dönersek, Bes­sent’in dediği gibi gümrük vergilerinin artışı kademeli olacak olursa ve kamu harcamasını kontrol altına alarak büt­çe açığını azaltmayı başarırlarsa, her iki faktörün de faiz düşüşüne yapacağı pozi­tif katkı ile Fed’in faizi düşürmekte işleri biraz kolaylaşacaktır.

Fed’in başı dertte mi yoksa bu büyük bir yanılgı mı?

Hazır konu Fed’in işine gelince… Bu konuda da söylemek istediğim iki çift laf var doğrusu. Trump seçimi kazandığında birçok ekonomist, stratejist, analist enf­lasyonun yükseleceğini yazdı.

Bu argü­manı kısmen kabul etmekle birlikte ka­tıldığım TV yayınlarında şunu söyledim; bu adam piyasanın, ticaretin ciğerinden geliyor – gayri menkul piyasasından… yüksek faizin ekonomiye ve iş dünyasına etkisini bir çok ekonomistten daha iyi bi­lir, çünkü yazı da yaşamış, kışı da… ve so­nuçta o faizin düşmesi gerektiğinin far­kında. Sizce faizin yükselmesine neden olacak düşüncesiz adımlar atar mı? Ke­sinlikle atmayacaktır. Zaten Bessent’in takip edeceğini söylediği rota da bunun bir ispatı oldu.

Benim düşüncem petrol fiyatlarını sü­rekli baskı altında tutarak – ki zaten sa­vaşları sonlandırırsa zaten petrol düşe­cektir, enflasyon sepetine etki edecek. Bunu daha önce paylaşmıştım. Şimdi bir de kamu harcamalarını kontrol altında tutma işi çıktı ki bunun da etkisi çok bü­yük olacaktır.

Diğer yandan kamu harcaması olmazsa büyüme nasıl olacak? İşte bu da yeni dö­nem başkanlığın ilk yılında olmasa bile 2026’da konuşulacağını düşündüğüm bir diğer konu olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk, risk, risk 20 Kasım 2024
Ne hafta ama!! 05 Kasım 2024
Yine yeniden ralli? 17 Eylül 2024