Riskler rafa kalktı
Öncelikle geçen haftaya bir atıfta bulunayım; ortamın son derece hızlı bir şekilde ısınması ve liderlerin bir noktada mahallede delikanlılığa laf gelmemesi için kesilmesi gereken raconlar nedeniyle ‘’yannış olmasın, aklınızı alırım’’ manevraları, savaşa yakın hissettirse de özellikle Putin’in nükleer başlıksız olarak füzeleri göndermesi ve istediği anda bunları nükleer füzeye döndürebileceğinin mesajını vermesi ortamın üzerine bir kova soğuk su attı.
Bu hafta herkes sandalyesinde sakince oturuyor.
Revizyona konu olmak kaydıyla yine düşüncemi ifade edeyim; nükleer savaş ihtimalinin hiçbir zaman uygulanmak üzere masada olduğunu düşünmedim, hala düşünmüyorum. Ocak sonunda Trump Oval Ofis’e geçene kadar herkes numaralarını çekiyor. Buna paralel olarak piyasa da kendi hareketini çekiyor. Normaldir.
Ana tema olarak ise Trump döneminde gerçekten Rusya – Ukrayna savaşına ve İsrail – Filistin savaşına bir son gelebileceğini düşünüyorum. Tarafların koşullarda anlaşması kolay ve çabuk olmayabilir ama sonunda bir anlaşma olacağını sanıyorum. Ya da yabancıların dediği gibi “wishfull thinking” yapıyorum.
Bu senaryonun realize olması kıymetli metallerde faizin düşüşünün getireceği yükseliş eğilimini yavaşlatabileceği düşünülebilir.
Hafta sonu ABD hazine bakanının Scott Bessent olarak açıklanması, seçim sonrası rallinin tam da enerji kaybettiği günlerde hisse senetlerine doping olacak. Ancak ne kadar sürer tartışılabilir. Çünkü ABD hisseleri özellikle kısa vadeler için gerçekten pahalı seviyelere ulaştı – ulaşmıştı daha önceden. Bu nedenle bir miktar kar realizasyonu için hazırlardı ancak seçim yukarı bir bacak daha verdi. Şimdi de Bessent gündemi destek oluyor.
Tren giderken binmek lazım, karşı durmak olmaz ama fiyatlayacak bir şey kalmadığında kel görünecektir. O sırada hızlı davranmak gerek.
Diğer yandan kelin görünmesi oldukça uzun zaman alabilir gibi duruyor. Çünkü Kasım PMI verilerine göre ABD’nin ekonomik büyümesi hızını koruyacak gibi duruyor. Özellikle hizmet PMI verisinin önceki ayki 55 değerinden Kasım ayında 57’ye yükselmesi büyümeyi ciddi anlamda destekleyici bir faktör. Yani yılın son çeyreğinde büyüme yine kuvvetli kalabilir.
2 paragraf önceye geri dönersek, Bessent’in dediği gibi gümrük vergilerinin artışı kademeli olacak olursa ve kamu harcamasını kontrol altına alarak bütçe açığını azaltmayı başarırlarsa, her iki faktörün de faiz düşüşüne yapacağı pozitif katkı ile Fed’in faizi düşürmekte işleri biraz kolaylaşacaktır.
Fed’in başı dertte mi yoksa bu büyük bir yanılgı mı?
Hazır konu Fed’in işine gelince… Bu konuda da söylemek istediğim iki çift laf var doğrusu. Trump seçimi kazandığında birçok ekonomist, stratejist, analist enflasyonun yükseleceğini yazdı.
Bu argümanı kısmen kabul etmekle birlikte katıldığım TV yayınlarında şunu söyledim; bu adam piyasanın, ticaretin ciğerinden geliyor – gayri menkul piyasasından… yüksek faizin ekonomiye ve iş dünyasına etkisini bir çok ekonomistten daha iyi bilir, çünkü yazı da yaşamış, kışı da… ve sonuçta o faizin düşmesi gerektiğinin farkında. Sizce faizin yükselmesine neden olacak düşüncesiz adımlar atar mı? Kesinlikle atmayacaktır. Zaten Bessent’in takip edeceğini söylediği rota da bunun bir ispatı oldu.
Benim düşüncem petrol fiyatlarını sürekli baskı altında tutarak – ki zaten savaşları sonlandırırsa zaten petrol düşecektir, enflasyon sepetine etki edecek. Bunu daha önce paylaşmıştım. Şimdi bir de kamu harcamalarını kontrol altında tutma işi çıktı ki bunun da etkisi çok büyük olacaktır.
Diğer yandan kamu harcaması olmazsa büyüme nasıl olacak? İşte bu da yeni dönem başkanlığın ilk yılında olmasa bile 2026’da konuşulacağını düşündüğüm bir diğer konu olacak.